|
Kürtler mutlu olursa...
|
2012-07-30 21:56
|
Yıldıray Oğur
|
|
Endişeye mahal yok. Suriye’de yıllardır bir diktanın zulmü altında vatandaş bile sayılmamış Kürtler sonunda haklarını geri alıyor. Buna ancak sevinilebilir. Endişeye mahal olmadığını anlamak için Irak Kürdistan’ı ibret olarak da yeter. Türkiye yıllarca Irak’ta bir Kürdistan kurulacak korkusuyla yaşadı. Kuzey Irak diye bir şey uydurdu. Barzani aşiret reisi diye aşağılandı. Ama son karede Türkiye’nin en sık görüştüğü komşusu Barzani oldu. Hükümet Barzani’ye o kadar güveniyor ki, PKK meselesini onunla birlikte çözmeye çalışıyor, Irak’taki hükümet krizinde onunla birlikte hareket ediyor, onun bölgesinde büyük yatırımlar yapıyor.
“Suriye’de PKK devlet kuruyor” korosunun mezzo-soprano ve baritonlarının Türkiye’nin Suriye politikasına Baas kalanlar olması da sürpriz değil. Neyse ki şimdilik hükümetin Kürt meselesinde gerisinde kalmış durumda bu çığlıklar. Çünkü Türkiye, Suriye krizinin başından beri Suriye’deki Kürtlerin haklarını almasından yana durdu. Daha nasihatler aşamasındayken Esed’e reform olarak Kürtlere vatandaşlık verilmesini önerdi. Yine Dışişleri İstanbul’daki Suriyeli muhalifleri Kürt muhaliflerle birleştirmeye, onların Arap milliyetçiliğini törpülemeye çalıştı. Suriye Ulusal Meclisi’nin başına bir Kürt’ün geçmesini ise en kötümser tahminle teşvik etti. Barzani’nin Kürt muhalefetini birleştirme çabalarını da destekledi. Başından beri Suriye halkının yanında duran Türkiye hükümetine düşen bu mezhepçi, antiemperyalist kör testereli Baas yanlısı “Eyvah Kürdistan kuruluyor” tahriklerine kapılmadan Suriye halkının bir parçası olan Kürtlerin haklarına kavuşmasını desteklemek, onlarla iyi ilişkilerini korumak, güvenlik sendromuna yenik düşmemek.
Ama önce neyle karşı karşıya olduğumuzu daha net anlamalıyız.
Suriye Kürdistan’ında ayaklanma başladığından bu yana üç temel görüş var. Biri Suriye Ulusal Meclisi yani resmî Suriye muhalefetiyle birlikte hareket eden Kürtler. Bunlar arasında şimdiki konseyin başkanı Sayda da var, isyanın başladığı aylarda öldürülen Meşal Temo’nun liderliğindeki liberal eğilimli Gelecek Hareketi de. Suriye Kürdistan’ında özellikle şehirlerde güçlü olan Temo, İstanbul’a gidip konseyin yönetimine girmeye hazırlandığı sırada öldürülmüştü.
Bu grubu da içine alan daha büyük koalisyon ise İstanbul’daki muhalefetle yıldızı barışmayan yeni Suriye’de Kürtlere federasyon isteyen Barzani’ye yakın partinin de içinde olduğu 22 partili Kürt Ulusal Konseyi. Konsey, Esed’e karşı Kürt bölgelerindeki gösterileri düzenledi ve bu sırada pek çok kayıp da verdi. Yani eğer yeni Suriye kurulurken en çok söz hakkı onların olacak.
Üçüncü güç de 2003 yılında PKK’nın siyasileşme faaliyetleri çerçevesinde kurduğu Demokratik Birlik Partisi PYD. Öcalan 19 yıl Şam’da yaşadığı için Suriye’de PKK güçlü. Ailesinden en az biri PKK saflarında savaşarak ölmüş binlerce aile var. Fakat PYD Suriye ayaklanması başladıktan sonra aldığı pozisyonla büyük prestij kaybetti. El Muhaberat’la PYD kavga edince sürgüne giden Salih Müslim’i Esed, isyanın başladığı günlerde Kandil’den Suriye’ye geri çağırdı. PYD lideri Salih Müslim İTÜ mezunu bir kimya mühendisi. Esed’le görüşen Müslim, isyana karşı pozisyon aldı. Bunun karşılığında da aralarında özel Kürtçe televizyon Ronahi’nin olduğu bir dizi kazanım elde etti. Suriye Kürtleri arasındaki tek silahlı güç olan PYD El Cezire’nin yayınladığı Baas belgelerinde görüldüğü gibi Kürt bölgelerinde Esed karşıtı ayaklanmaları bastırmak konusunda Baas’la işbirliği yaptı. Adı Kürt Şebbiha’ya çıktı. Meşal Temo’yu işbirlikçilikle, Türkiye’nin adamı olmakla suçladı. Ama sonunda Esed’in kaybedeceği anlaşılınca 11 temmuz günü Erbil’de Barzani’ye biat edip, Kürt Ulusal Meclisi ile birlikte hareket etme kararı aldılar. O günden beri de yeni Suriye denkleminde yerlerini alabilmek için 180 derecelik dönüşler yapmaktalar. PKK Suriye’de böylece sivilleşiyor, sivil siyaseti, uluslararası aktörlerle oturup konuşmayı öğreniyor, gayet de iyi oluyor.
Esed’in Kürtlerle uğraşacak lüksü kalmadığı için askerleri çektiği Efrin, Kobane, Amude, Tirba Spi ve Sare Kani gibi şehirlerden, kasabalardan gelen fotoğraflarda devlet binalarından sallanan birden çok bayrak dikkat çekmiştir. O bayraklar arasında Öcalan resimleri, PKK bayrakları, Demokratik Özerklik bayrağı Suriye’deki PKK, PYD’nin. Ortasında sarı güneş olan kırmızı yeşilli bayrak ise Irak Kürdistan’ının da kullandığı Kürdistan bayrağı. Bu aslında iki farklı gücün ve görüşün de yansıması. Erbil’deki anlaşma uyarınca aslında sadece Kürdistan bayrağının kullanılması gerekiyor. Ama PYD bu anlaşmaya uymuyor. Barzani’nin Rudaw gazetesine konuşan Kurdish Birlik Partisi’nin sözcüsü bundan şikâyet ediyor ve “ama ne yapalım onlar silahlı bizimkileri ele geçirdiğimiz binalardan dışarı atıyorlar” diyor. Bu silahlı silahsız eşitsizliği de Barzani’nin kendisine yakın grupları silahlandırması ve eğitmesiyle bozulmakta.
PYD ile Kürt Ulusal Meclisi arasında Suriye Kürdistanı ile ilgili görüş ayrılığı var. Kürt Ulusal Meclisi Irak’taki gibi bir federasyondan yana. PYD ise Türkiye’den bildiğimiz Demokratik Özerklik istiyor. Sınırların olmadığı bir demokratik özerklik dediklerinde ne demek istedikleri pek anlaşılmıyor ama “Demokratik Suriye” diye pozisyonlarını ortaya koyan PYD de dahil Suriyeli Kürtler içinde şimdilik bağımsız devlet isteyen yok.
Bu bölgenin en politize olmuş halkı Kürtler. Dört devlet içinde yaşam mücadelesi vermekten politikayı en iyi yapan halk da onlar. Kürtlerin heyecana kapılıp bağımsız devlet ilan edeceğini düşünmek onların bu politik zekâsına hakaret olur.
Türkiye, Kürt komşularla dolu bir apartmanda oturuyor artık. Onlarla sıfır sorun istiyorsa önce kendi evindeki Kürtleri mutlu etmek zorunda.
Kürtlerin mutlu edilmesi demek hepimizin mutlu edilmesi demek. Yani güneyimizde de gayet iyi şeyler oluyor.
26 Tem. 12, Taraf
|
|
|
|