|
Umur Talu |
|
|
|
|
|
|
|
Devlete her yer 1 Mayıs’tı o zaman!
|
2012-05-09 22:53
|
Umur Talu
|
|
Umur Talu
Konular o kadar hızlı patlayıp tüketiliyor ki…
Bazen inatla aynı şeyleri yazmak gerekiyor.
Bu sütundaki ısrarlı, inatçı yazılar; o yüzden.
İnsanlar tükenmeye devam ederken; birer konu olarak ağızda çiğnenip tüketilmesinler diye.
***
Jet hızlı konulardan biri de 1 Mayıs 77 tartışması.
Devletin o zaman dediğini, 35 yıl sonra “Tarihçi” Halil Berktay da söyledi…
Kimi tam, kimi yarım hak verdi; kimi kökten reddetti, öfkelendi.
Taraf’ın tavrını, “Her türlü solun karalanması” diye eleştiren yazarlarından Ümit Kıvanç da veda etti.
***
İki açıdan müdahil olabilirim.
1. O gün ben de oradaydım. O gün orada ölenlere hafıza ve hakikat borçlu olanlardanım.
2. O gün orada olan Ümit de, o günler benim omzomuza arkadaşımdı.
***
Tarihçilerin, talihçilerin; yazarların, bozarların kışkırtıcı, aykırı şey söylemesine; özellikle hakikatin az konuşulmuş kısımlarını, büyük kısmı görmemek pahasına da olsa, büyütmesine kafadan itirazım yok.
Ama Berktay’ın yaptığı kışkırtma olsa bile, tarihçilikten epey azade.
Dün “ancılık” demiştim.
Birkaç manada:
Elbet her an değişen tespit, teşhis, görüş, görmeyiş manasında…
Esas, bir dönemin karmaşık tarihi içinde okunması, anlaşılması, adlandırılması gereken tarihi bir olayı, günün tarihine indirgemek manasında:
Sadece o gün olan bitene bir açıklama getirip kriminal değerlendirme yaparak; “Devlet değil; solcular birbirini halletti” diyerek sadece o güne, o meydana sıkıştırmak, sokuşturmak.
***
O zaman adına toptan “Sol” denen, sonradan bazısının hiç de öyle olmadığı anlaşılan yahut içlerinde çok sayıda provokatör barındıran; bunlar olmasa da, “fraksiyon, cephe” çelişkisini öncelikli çatışma yapan; ezilen sınıflardan kopmak için adeta can atan akımların eleştirisi, hele özeleştiri elbet şart.
Ama Allah aşkına…
1 Mayıs 77, takvimdeki bir 1 Mayıs gününden mi ibaret?
1 Mayıs 77, kendinden mi ibaret?
1 Mayıs Meydanı, sadece birbirine saldıran “sol” gruplardan mı ibaret?
1 Mayıs’ta patlayan silahlar, sadece “solcular”ın birbirine çektiklerinden mi ibaret?
Devletin, CIA ve Gladio’nun, kontrgerillanın, Özel Harp’in, onların kullandığı faşistlerin veya kimi “sol tetikçi”nin hiç mevcut bulunmadığı, tamamen hayal, uydurma olduğu bir huzurlu bir tarihin sürprizi miydi 1 Mayıs?
Doğru; meydandan Intercontinental Oteli önündeki resmi polislere ateş eden gördüm. Miting katılımcısı mı kışkırtıcı mı olduğunu bilemem.
Ama otelin üst katlarından açılan ateşi de gördüm.
İki adımım kala geri döndüğüm Kazancı’ya yığılmanın, onca insanın birbirinin cansızlığına sarılmasının bir sebebi buydu zaten.
Sadece Tarlabaşı’ndan girip birbirine girenler değil. Kimine göre, Sular İdaresi üstünden açılan ateş de vardı.
Başkalarının da benzerlerine tanıklık ettiği, gözümle de gördüğüm, ateş açarak giden “Beyaz Renault” da.
Bunlar da “derin kriminal” hususlar. Bir de esas tarih var.
1 Mayıs onun asli parçası. O yüzden önemli, o yüzden simge.
Beyazıt, Balgat, Bahçelievler, Çorum, Maraş katliamları; Malatya bombası, sağdan soldan onca insanın katli; “Ecevit’e suikast”; 1 Mayıs 77 sonrası CHP mitingine Demirel’in ihbarı: Devlete her yer 1 Mayıs’tı o zaman!
“Darbenin olgunlaşmasını bekledik” diyen Paşalar, Maşalar; 1 Mayıs’ın huzur ve barış içinde geçmesi uğruna büyük fedakârlık yapmıştı çünkü!
“Olgunlaştırma”; başta işçi hareketi, sol namına ciddi her şeyi ezme; kıyım ve katliamları azdırma; yok etme, sindirme tarihi olmasaydı…
1 Mayıs da kendinden menkul bir tarih diye kalırdı; bir kaza gibi.
Ama altına, üstüne, bagajına dinamit döşenmiş iki araba azıcık çarpışıp kocaman infilak ettiğinde, buna sadece “trafik kazası” mı dersin Hoca?
Ya da İspanya İç Savaşı’nı sadece “Solcular birbirine saldırdı, öldürdü; Stalinistler anarşistleri ezdi… Bir de baktılar faşizm geldi” diye mi anlatırsın?
***
Şu da var:
Öyle ya da böyle; 1 Mayıs 77’de orada ölenler ve orada olanlar, herhalde çoğunlukla, şiddet elemanından ziyade, tarihin ve o tarihin her cins şiddetine maruz insanlardı.
Onlardan bakiye, ne kaldı, ne kadar kaldı, tartışılır!
Ama devletten bakiye, yine devlet; 1 Mayıs’tan bakiye, hala 24 Ocak-12 Eylül; o gün var olan, uğruna mücadele edilen ekonomik-sosyal haklardan bakiye, yığınla haksızlık, onca hak gaspı kaldı.
Ve bütün bunlar, meydandakiler birbirine girdi diye değildi!
***
Gerçi tüm yazdıklarım biraz da o sebeple ama, Ümit’e bizzat çok yer kalmadı; ama hep hatıramda, kalbimde eski bir arkadaşım o.
Keşke Taraf’ta veya başka tarafta yazmaya devam etse; çünkü kalbiyle yazan, sağda solda mertliği dert eden fazla yok usta!
08 Mayıs 2012, Habertürk
|
|
|
|
|
|
|