|
HAK-PAR 6. Kongresi
|
2014-11-03 00:24
|
Necla Çamlibel
|
|
Değerli okuyucularım, bildiğiniz üzere HAK-PAR 6. Kongresi 26.10.2014 tarihinde gerçekleşti. Söz konusu kongreye ben de partinin kurucu üyesi sıfatı ve doğal delege hakkımı kullanmak aynı zamanda, yurtdışına geldiğimden bu güne sürekli kurcu üyesi olduğum partinin Almanya HAK-PAR Destekleme Derneği yöneticiliği adına kongreye katılma kararı aldık.
Söz konusu kongreye katılmak üzere yola çıktım. Kongreyle ilgili izlenimleri sizinle en kısa zamanda paylaşacağım. Ancak, özet olarak şunu söylemek isterim. Kurucu üyesi olduğum partinin delegeler listesinde ismim yazılmadığı için oy kullanma hakkım da olmadı. Ve derneğim adına da başkanımız mesaj yazınca ben de konuşma ihtiyacı ve kongredeki ortama baktığımda bu konuşmanın pek de faydalı bir konuşma olmayacağına karar verdim, bu konuşmayı o salonda yapmadım ancak önemli belirlemeler olduğu için siz okuyucularımla paylaşmak istedim.
Kongreye katıldım, üç adayla ve tüm taraflarla, delegelerin birçoğunun nabzını tutma imkanım oldu. Üç aday ve kongreyle ilgili izlenimlerimi detaylı şekilde siz okuyucularımla yakında paylaşacağım.
Sayın Divan,
Sayın Delegeler,
Saygıdeğer Misafirler
Sözlerime başlamadan önce, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülke ve dünya olarak, tarihi bir süreçten geçiyoruz.
Sanayileşmiş ülkelerle geri kalmış ülkeler arasında, sömürenlerle- sömürülenler, ezenlerle- ezilenler, zalimlerle- mazlumlar arasında yaşanan onurlu mücadele tüm zorluklara rağmen devam ediyor.
Kürtler olarak, kutsal topraklarımız üzerinde kimliksiz yaşamaya mahkum edilişimiz de hala devam ediyor. Halkımız, boynuna geçirilen kölelik zincirini kırmak için, asırlardan beridir sömürgecilere karşı, başkaldırıyor ve savaşıyor. Buna rağmen hala kurtulmuş değiliz. Acaba neden?
Düşmanlarımız hem çok, hem de acımasızlar. Bilinç karartarak, hedef şaşırtması vererek, önümüze tuzak projeler koyarak, bizi aldatıyor zaman zaman uç noktalara itmeye çalışıyorlar. Halkımızı umutsuzluğa sürüklüyorlar. Bunların hepsi doğru. Peki bu konuda, bizim hiç mi suçumuz yok?
Var, hem de çok var.
Örneğin, Kürt sorununun ne olup ne olmadığı konusunda kafamız hala netleşmiş değil.
Klasik deyimle, eğer hastalığa doğru teşhis koyamazsak, doğru tedavi de yapamayız.
Kürt sorunu, bazılarının dediği gibi feodalizm, geri kalmışlık, sınıf, cins, dil, din ve mezhep sorunu değildir. Bunların hepsini içinde barındıran “Ulusal kaderini belirleme” sorunudur.
Bu nedenle, Kürt sorununu çözmek isteyenlerin, Kürt ulusal çıkarını, her türlü çıkarın önüne koyması gerekir. Kalıcı bir ulusal birlik oluşturması, var olan tüm ulusal değerlerini eşgüdüm halinde mücadele alanına sürmesi gerekir.
Bunu yaparken, sınıf, cins, dil, din ve mezhep kimliklerimizi, ulusal kimliğimize kurban etmemeye özen göstermeliyiz.
Çünkü ulusal kurtuluşla toplumsal kurtuluş, birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Bu iki mücadeleyi, iç içe götürmemiz gerekir. Yani ulusal kurtuluşa ulaştığımızda, sınıf, cins, dil, kültür, din ve mezhep sorunlarımızın da çözüm yoluna girmiş olması gerekir.
Sayın delegeler!
Değerli konuklar,
Bildiğiniz gibi HAK-PAR, Sosyalist sistemin dağıldığı, 12 Eylül rejiminin tahribatlarının onarılmaya başlandığı ve Öcalan’ın teslim alındığı süreçte kuruldu.
Bu üç konu, ülke gündeminin baş sırasına oturmuştu. Bu konu, üyesi olduğumuz BDP içinde de, enine boyuna tartışıldı ve bazı tesbitler yapıldı. Bu tesbitlerin başlıcaları şunlardı:
Devlet Kürt ulusal mücadelesini, kendine yakın kürtler ve onun lideri aracılığıyla tam denetim altına alacaktır. Kurduğu tuzak projeler aracılığıyla Kürt ulusal mücadelesini yanlış kanallara yönlendirecektir.
Yeni bir siyasi alternatif sunulmaması, yeni bir çıkış yolu gösterilmemesi halinde, Kürt ulusal kurtuluş mücadelesi, ciddi bir dar boğaza gireciktir. Bu nedenlerle, sürece müdahale etmek gerekir.”
Ve sonuçta, Kürt ulusal mücadelesini merkezine alan, Kürt ulusal çıkarını her türlü çıkarın önüne koyan, toplumsal sorunları siyasi yöntemlerle çözen, çok renkli, çok sesli, çoğulcu, katılımcı, paylaşımcı HAK-PAR kuruldu.
HAK-PAR’ın bu tarihi misyonunu, yerine getirdiğini söylemek mümkün değil. Bunun bizden, ve dışımışdan kaynaklanan çeşitli nedenleri var. Tüm eksiklik ve beceriksizliklere rağmen, HAK-PAR’a ihtiyacımızın olduğu bir gerçek.
O halde, ne yapmalıyız?
Ulusal birlik, ulusal çözüm, kadın, çocuk ve azınlık hakları, demokrasi, hukuk, barış içinde bir arada yaşama, sorunları barışçı diyaloglarla çözme gibi stratejik konulardaki çalışmalarımızı daha da güçlendirmeliyiz.
Parti üyelerini daha donanımlı hale getirmek için, örgüt içi eğitim çalışmaları yapmalıyız.
Halkımızla etkileşmek için, yeni iletişim kanalları açmalıyız.
Partimizi ve çalışmalarımızı tanıtan bir yayın çıkarmalıyız.
Genel Merkez, her partiliye bir görev vermeli ve yapılan çalışmaları takip etmelidir.
Her birim, çalışma ve etkinliklerini aylık raporlar halinde genel merkeze yollamalıdır. Çalışmayan birimler uyarılmalıdır.
Önemli konularda partiye danışmanlık yapacak, rapor düzenleyecek dost uzmanlardan komisyonlar oluşturulmalıdır.
Ve, her hangi bir mücadeleye fikri öncülük yapanların, zaman içinde kitliselleşip, sorun çözen konumuna geldiğini asla unutmamalıyız.
HAK-PAR çoğulcu yapısına progamına uygun bir yapılanmanın hayat bulması konusunda daha zorlayıcı olmalı.
Tekçi anlayış kendi içimiz de de olsa o anlayıştan uzak kalmak, kürt ulusal mücadelesine ve Hak-par’ın gelişimini hızlandıracaktır.
Tekçi kadın anlayıştan, gençlik, ve örgütsel anlayıştan uzak
Emir komuta zincirini kıran, birilerinin karakaşı kara gözü değil, emeğe saygılı, üreten yetene saygılı anlayış örgütsel çalışmalarda ön plana alınmalı.
Kölelik zincirini ağalık feodal değerleri sosyalist ve çağdaş normları önüne koyan örgütlenme anlayışı kişilerin ve yöneticilerin istemlerine göre değil, parti programına göre hareket edilme anlayışı geliştirilmeli.
Üretene emektera saygı, adalet eşitlik duygusu anlayışı parti çalışmalarının her aşamasında kendi içinde yer edinmeli.
Her üye, emektar dinlenmeli, dedikodu, çok konuşan ve bağıranın doğruluğuna değil. Adelet ve çağdaş normlarla disiplin işlenmeli. Taraftarcılık anlayışı bu partide yok edilmeli. Ulusal değerlere katkı anlayışı geliştirilmeli.
Partimiz, kadın çalışmaları kadın üye ve emektarlarla yürütülmeli. Kadını yöneten kadın kılıklı erkek anlayışlı cinslerle değil. Kadın hak ve hukukunu önüne koyan. Kendi kişisel egolarını tatmin değil, kürt kadın özgürlüğüne hizmet edecek anlayışlar ve çalışmalar önüne koymalıdır.
Kadın mücadelesine ve partinin hedeflerine uygun çalışmalar ve eylemlilikler geliştirilmelidir. Büyüktür doğrudur anlayışı yerine. Birbirini dinleyip kim haklı ve doğrudur anlayışına yer verilmeli.
Küfür hakareten uzaklaşıp, gerek kendi iç çalışmalarında gerekse de dışımızdaki dost güçlere karşı yumuşak yapıcı dil ve davranışlar içinde olmak Hak-Par’ın güçlenmesine gelişip büyümesine katkı sunacaktır.
Yeni seçilecek yöneticilerimizi şimdiden kutluyor ve başarı dileklerimi sunuyorum. Almanya-Hak-Par Destekleme Derneği yönetimi adına Necla Çamlibel
26.10.2014
|
|
|
|