|
Kovid-19 ve kültür
|
2021-01-07 17:03
|
Necla Çamlibel
|
|
“Kanlı ve ihanetli ellerini gidip yıkayacakları bağışlayıcı nehirlerimiz, gidip yıkadılar kanlı ellerini bağışlayıcı bir nehirde derinlerinde sonsuz Fırat duruyordu, hiç değişmeden. - Gılgamış Destanı”
Korono-19"un etkileri ve insanlık üzerindeki, ekonomik, sosyal ve kültürel ve tabi yeni siyasal bakış açıları üzerinde de etkili olduğudur. Bu nedenledir ki, son kaç ay içinde basına yansıdığı kadarıyla, yirminin üzerinde parti kurulmuş. Bu demokrasinin bir göstergesi gibi görünse de demokratik ülkelerde. Türkiye"de bunun böyle olmayacağı, geçmiş deneyimlerden biliniyor. Başta Kürtler ve egemen anlayışa karşı olan, güçleri durdurmak, ülkenin egemenlerin başka isimlerle, hatta eşitlik özgürlük temelinde, sorunları çözeceğini söyleyerek yeniden halkları kandırmaya yönelik adımlardır.
Bir toplumun duyuş ve düşünüş birliğini oluşturan, gelenek durumundaki her türlü yaşayış, düşünce ve sanat varlıklarının tümü kültürdür.
Bir toplumun; tarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan her türlü değerlerle bunları kullanmada, sonraki kuşaklara iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların tümünde kültürel izler yer alır.
Son bir yıldır, egemenlerin yarattığı kausun içinden çıkmayı başaranlar, tüm olumsuzluklardan yaşananlardan ve sonuçlarından dersler çıkaran kesimler, kendi siyasal, sosyal, toplumsal katmanlarındaki kültürel yapıyı koruyup, kendini hızlı şekilde toparlayanlar kazanaçlı çıkacaklar. Birçok şeyin hızlı birşekilde mutasyona uğradığı bir çağda; sağlıklı ve ciddi mutasyona uğramayan çekirdek hücreleri ve anlayışını koruyan siyasi kültüre sahip olmak bu nedenle çok daha kıymetlidir.
Milyarlarca yıl ömrü olan yerküre, bugüne kadar çok uygarlıklara ev sahipliği yaptı. Bu uygarlıkların tarih sahnesinden silinenlerin yanında, bugün dünyada güçlü kültür ve yazılı edebiyat ve sanatlara sahip olanlar kendi kültürlerini, kendinden sonraki nesillere bırakmayı başaranlara baktığımızda, siyasal olarak da gücü elinde bulunduranlar olmuştur.
Hızlı gelişen insanlık ve hızlı şekilde değişen yaşam, düşünce ve ekonomik, sosyal yaşam içinde, en etkin ve köklü olarak insan yaşamına etkisi olan kültürdür. Gelişmiş çağdaş demokrasinin yaşandığı ülkelerin de üzerinde durduğu ve ilk Avrupa"ya gidildiğinde göze çarpan nokta da, çok kültürlülüktür. Kültürlerin kaynaşması birbirinin içine geçişidir. Bu konuda Avrupa birliği ülkeleri bir sonraki yüzyılın ön çalışmalarını kanunlarıyla da, siyasal olarak da, bunu yaşamın içine yerleştirmek için büyük bir çaba içindedirler. Bununla hem kendi kültürlerini, inançlarını korumayı hem de kendi siyasal ve yaşam koşullarını daha güçlendirdi. Aynı zamanda o ülke halkının ve o ülkede yaşayan tüm farklı inanç, ırk ve kültürlerin özgür yaşamasını özgür düşünmesinin önünü açtı. Çok kültürlülüğün bir zenginlik ve yaşam tarzı olduğunu biliyorlar.
Küreselleşen yeni dünyada; kültürlerini koruyanlar, her türlü şiddeti red eden anlayışlar, sosyal devlet anlayışı. adalet ve eşitlik ilkesini hayata geçiren yöneticiler, siyasi anlayışlar kazançlı çıkacak. Kovid-19 insanlığı büyük karamsarlığa sürükledi gibi görünse de, bu karamsarlık ve batış olarak görülen dünyanın yeniden dizaynını siyasal ve sosyal olarak getirecektir. Bizim gibi özgürlüğüne henüz kavuşmamış halkların da bu süreçte önemli fırsatlar yakalayacağı kaçınılmaz görünüyor.
İnsanlığı endişeye sürüklese de tüm bu yaşananlar, diğer bir yandan da insanlığı büyülüyeci bir yönü olduğunu da unutmamak lazım. Onca batışlar, savaşlar, katliamlar yokoluşlardan sonra, yeniden insan aklı, yeniden ayakağa kalkıp yeniden inşaa etti yaşamı.
Öncekine uymayan, bir yaşam anlayışı, kültürü ve sayasal ekonomik olarak farklılık gösteren , eskinin üzerine yeni şeyler eklenerek, insanlık kendini tarih boyunca yeniledi.Bu da varolmanın ve değişmeyen tek şeyin değişim olduğu ilkesiydi.
Kültür, insanın toplumsal birliğinin en ayırıcı özelliklerinden birisidir. Kültür; birikimli ilerlemekle birlikte, çok yavaş bir değişim geçirir. Gelenek, örf ve adetler buna en iyi örnektir. Anaerkilden, ataerkile geçiş sonrasındaki doyumsuz kültür, toplumsal yapıların tüm kademelerinde etkisini gösterirken. İnsanın davranış kodlarını veya davranış şeklini de değiştirdi. Bu değişimin olumsuzlukları toplumsal katmanların her alanında yaşanıyor.
İnsanlar, dünyayı anlamak ve denetlemek için bilim ve teknolojiyi geliştirdiler. İnanç, efsane, gelenek, değer ve toplumsal kurallar insanın ve toplumsal hayatında önemli bir etken olan kültürü oluşturdular. Milyarlarca insan son bir yıldır büyük bir efasene ve değişim içine girdi. Önceden sinyallerini verse de o değişim. Tıpkı bir annenin dokuz ay sonrası doğucak bebeğin sancılarıydı. Ve o bebeğin geldiği yer, eski yaşanan coğrafik alan olsa da, ilk karşılaşacağı şeyler, teknoloji ve teknolojinin büyülü dünyasıdır.
İnsanlık yeni bir evrim geçiriyor. Her türlü bilgiye daha hızlı ulaşım ağı oluştu. Dünyanın en ucra yerine dahi, teknoloji girmiş durumda. Ve hızlı etkileşim, hızlı gelişimi, hızlı tüketimi beraberinde getirdi. Bu yeni sosyal ve kültürel yaşam, toplumsal katmanlardaki yapıyı da, örf adet, alışa gelidiğimiz, anadan çocuğuna, babadan oğula, aile içinde edinilen, eş dost akrabadan edinen, temel insani değerler, kesinlikle sarsıldı. Onun yerine daha bireysel ve öz irade yerine özgür iradenin kısıtlandığı, evrimleşmiş nesil geliyor.
İnsan, ister amipten, ister maymundan, isterse Adem yada Hava"nın (!) kaburgasından doğmuş olsun. Gilgamıştan, Mem û Zîn "den günümüze değişen siyasal, sosyal, siyasal kültürel değişimler insanlığa kültürlere çok şeyler kattı. En hızlı dönüşümü de bu yüzyılda yaşıyor.
Asıl konu; siyasi, sosyal ve kültürel değişimde, Kürtler hangi siyasal anlayışla bu değişimin içinde yer alacak. Küreselleşen dünyada, bugüne kadar savunulan idealist düşünceleri nasıl yeni küresel yapıyla uyumlu hale getirebilecek.
İnsanlık ailesinin doğduğu Mezopotamya"da, insan çığılığını siyasal ve kültürel olarak nasıl bir devletleşmeye göstürecekler Kürt siyasi partileri. Ah! Vah! edip, sürece seyirci mi kalınacak. Yoksa, gücünü yer altı ve yerüstü zenginliklerini kullanarak, Ortadoğu"da ana unsur olmayı başaracak gücünü iyi kullanamanın önündeki engelleri ortadan kaldırabilecek mi?
Türkiye parçasında yaşayan Kürtler, egemen siyasal rejimin ve onun kopyası hizmetkarı olan muhallefetin Osmanlı"dan bu yana yaptıkları tekrarlara takılmayı mı tercih edecek? Yoksa kendi yol haritasını çizip, tüm olumsuzluklara rağmen, halkımızın beklentilerine siyasal farkındalık ve güç yaratarak yoluna devam mı edecek.
Diğer önemli bir nokta, tüm bu olup bitenden ders çıkarılacak siyasi iradeyi gösteren, yaklaşık yarım yüzyıllık birikim ve demokratik ve çağıdaş siyasi kültüre sahip partimizin az biraz reorganizasiyonuyla, bu gücü elde edebilecek siyasi ve kültürel birikimi olan anlayışımız bu dönüşümde nasıl yer alacak. Fikir cimlasitiği niteleliğindeki görüşlerim,
Devam edecek
|
|
|
|