|
Necla Çamlibel |
|
|
|
|
|
|
|
“Kral çıplak”
|
2021-03-22 19:47
|
Necla Çamlibel
|
|
Dünkü Newroz kutlamalarını izlerken, çoğunuzun bildiği; Hans Christian Andersen"in “kral çıplak” hikayesi direk aklıma geldi. Hikaye deyip geçmedim. Hikaye ve özlü sözlerdende alınacak çok ders olduğuna inanıyorum. Dün alanlarda yapılan kutlamalarla ilgili görüşümü yine siz sayfa arkadaşlarımla paylaşmanın sessiz düşünmekten daha iyi olacağı kanısına vardım.
Ulusal bayramımızı alanlarda kutlamak, seyrangahlara çıkıp davul zurna eşiliğinde, yakılan ateşlerin üzerinden atlamak, keyifle kutlamak ulusal duyarlılığa sahip her bireyin gönlünden geçer. Geçer geçmesine de, bu süreçte dünyayı kasıp kavuran bir belaya rağmen bu organizasyonu yapmak. Neye kime hizmet edecekti? Hiç lafı uzatmadan. Kral çıplak hikayesine geçeyim.
„Ülkenin birinde giyimine düşkün, kendini beğenmiş bir kral varmış. Kendini çok akıllı sanan kral, giyim kuşamdan başka bir şey düşünmezmiş.
Günlerden bir gün komşu ülkenin kralı kendisini ziyaret etmek istediğini bildirmiş. Elbette ki, bizim kralın ilk aklına gelen yine ne giyeceği olmuş. Hemen adamlarını çağırtmış.
“Tüm dünyaya haber gönderin” demiş. “Öyle bir elbise istiyorum ki, dünyada bir eşi daha olmasın. Bana böyle bir elbise dikecek terziyi zengin edeceğim. Misafirlerimi karşılarken bu elbiseyi giyeceğim.”
Kısa bir süre sonra, haber her yana yayılmış. En iyi terziler, ellerindeki kumaşlarla, saraya gelmişler. Hepsi yapacaklarını krala anlatıyormuş. Ama kral anlatılanlardan hiç birini beğenmiyor; “Çok daha güzel olmalı !” diye bağırıp duruyormuş. Sonunda çok genç bir terzi çıkmış kralın karşısına. “Sen ne getirdin bakalım” diye sormuş kral. Terzinin genç ve tecrübesiz duruşu kralın umudunu iyice kırmış. “Benim getirdiğim çok özel sayın kralım” demiş genç terzi. “Size öyle bir kumaş dokuyup, öyle bir elbise dikeceğim ki, sizden önce kimse böyle bir elbiseyi giymemiş olacak.”
Kral bu sözlere çok şaşırmış. “Ancak bir şartım var” demiş genç terzi. “Giysiyi bitirene kadar işimize hiç kimse karışmayacak.” Kral aradığını bulmanın sevinciyle kabul etmiş bu şartı. Hemen iki kese altın verip; “Çabuk olun o zamana!” diye emretmiş.
Genç terzi hemen başlamış çalışmaya. Ertesi gün iki kese altın daha istemiş kraldan. Kral hiç itiraz etmeden vermiş altınlarını. Aradan günler geçtikçe, kral genç terzinin dokuduğunu söylediği kumaşı merak etmiş. Sonunda dayanamayıp, çalıştığı odaya girmiş. Genç terzi tezgahın başında harıl harıl çalışıyormuş. Kral sessizce bir süre izlemiş, bir şey göremeyince; “Demek bunca zamandır boş oturdun ha!” diye kükremiş. “Kese kese altınları ben boşuna mı verdim sana!” Terzi sakin ve kendinden emin; “Saygıdeğer kralım” demiş. Bu kumaşı sadece akıllı insanlar görebilir. Bakın ne kadar da güzel oldu. Öyle değil mi?” Kral ne diyeceğini şaşırmış. Aptal durumuna düşmemek için; “Evet evet çok güzel” demek zorunda kalmış ve hızla çıkmış odadan.
Kralın elbisesi memlekette kulaktan kulağa dolaşır olmuş. “Sadece akıllılar görebilir!” İnsanların merakı bunu duydukça daha çok artıyormuş. Sonunda tören günü gelmiş. Halk toplanmış, hazırlıklar bitmiş. Terzi kralı soymuş ve gerçekten varmış gibi üzerine bir elbise giydirmiş. Sonrada karşısına geçip;
“Çok şık oldunuz efendim” demiş. “Muhteşemsiniz.” Kral genç terzinin bu iltifatları karşısında, aynada gördüğü çıplak bedene hiç aldırmadan; “Eline sağlık, çok güzel olmuş” demiş.
Kral yeni elbiseleri ile çıkmış saraydan. Dışarda toplanan halk kralı çıplak görünce çok şaşırmışlar. Ama kimse cesaret edip krala gerçeği söyleyememiş. Birden küçük bir çocuk haykırmış; “Kral çıplak!!!” Ardından cesaretlenen halk, şaşkın bakışlarla krala bakmışlar. Kral geç de olsa gerçeği böyle acı bir şekilde anlamış.“
Nezaketen veya aynı düşünmesek de insanların birbirlerin düşünce ve bakış açılarına zaman zaman saygı duyar. Ben de bu hikaye ve kısa bir eklemeyi siz sayfa arkadaşlarımla paylaştığıklarımla, sosyal, siyasal ve kültürel yaşama bakış açılarıız ve tercihlerimiz farklı olmasına rağmen. Kiminizle kardeşiz, kiminizle yoldaş, arkadaş, dost, akraba, kuzen... bu yazıyı yazarken özellikle hiç birinizi incitmek amaçlı olmadığını. Siz okuyucu ve sayfa arkadaşlarımında, bu hikayeyi ön yargısız okumanızı rica ediyorum. Yani yazıyı okudunuz. Size ters geldi. Benim gibi düşünmemek en doğal hakkınız. Ancak, içten içe öfkelenmeden önce, derin bir nefes alın. Sizin gibi düşünmek zorunda olmayan birinin karşısındaki okuyucusuna kıymet verdiğinden. Böyle bir açıklama ve nezaket gösterdiğimin özellikle siz okuyucularıma hatırlatmak isterim.
Herkesin bazen çıkıp kral çıplak diyebileceği onca şey var ki, bunu dillendirmek sanırım duyarlı olan her bireyin işi olsa da, her zaman dillendirmenenin kimi, sosyal, siyasal ve kişisel nedenlerden dolayı, gizli kapılar arkasında kral çıplak diyenlerin fazla, alanen söyleyenlerin sayısı az da olsa, ben de bugün kral çıplak diyorum.
Evet, hepimizin bir yıllık bir süredir içinde yaşadığı yeni dünya düzeninin tahlilini yeniden burada yapmayacam. Ancak, dün sosyal medayadan ve Rudaw tv de izlediğim. Kürdistan"ın kuzey parçasındaki alanlarda yapılan Newroz kutlamalarına bakınca. Bu hikayi anlatmanın ve bundan sonra olabileceklerinin sorumluluğunu bu Newroz"u düzenleyenler alabilecekler mi sormak isterim. Virüs yayılma olasılığının çok olduğu bir zaman diliminde, herkesin kendini korumaya almakla sorumlu değil mi?. Etrafındaki iletişimde ve yanyana gelebilecek olanların hassas daha bilinçli ve dikkatli olması gereken bir dönemde. Aniden sokakları kullanarak, meydanlara çıkarak hak adalet arayışı ne kadar sağlıklı bir tercihtir. Hepimiz kendimize soralım. Şahsen böylesi bir süreçte tek kişinin ölümüne yol açacak bir çalışma yapmak neye hizmet ederse etsin, bana çok da doğru ve mantıklı gelmediğidir.
Kaldığı odasında yaşamını sürdüren, bir lider için miydi? Kayyım atamalarına karşı duruş muydu? Parti kapatılmasına karşı duruş muydu? Zindanlarda olan değerli şahsiyetler için miydi? Her gün şiddete uğrayan, öldürülen kadınların korunması ve her türlü şiddetin ve Türkiye"deki anti demokratik siyasi anlayışına ve uygulamalarına karşı duruş muydu? Bunlar hak hukkuk adalet, güzel özgür bir gelecek istemleri olan her demokrasi özgürlük yanlısı; parti, şahısların istekleri. Ancak şunu sormak isterim: Birçok insana Kovid-19 virüsünün yayılmasına sebebiyet vereceği neden göz ardı edildi?
Şimdi sorabilirsiniz? Sorun ne? Sorun Virüsü bulaştırmanın ihtimalinin sıfır olmadığı, aksine yüksek olduğu bir zaman diliminde böyle organizasyonların halkımıza veya mücadeleye nasıl bir katıkı veya insanlara nasıl bir kayıp ve zararı vereceğini görebilmektir. (Umarım ben yanılırım) gelecek günlerde tanıklık yapacağımızdır.
Böylesi bir organizasyon ve kutlama, bile bile kitleleri tehlikeye atmak ve onların virüse yakalanma riskini çoğaltmayacak mı? Bu riski göze alanları kutlamak yerine, bir kez daha düşünmelerinin insanımıza daha yararlı bir hizmet olacaktı. Dün alanlarda Kral çıplaktı.
|
|
|
|
|
|
|