|
Yumurtasını kaynatmak için, yan komşunun evini yakmayı göze alanlar
|
2021-10-19 18:34
|
Necla Çamlibel
|
|
Harika, güneşli sonbahar günlerinin, siz okuyucularıma, sağlıklı, keyifli, tüm iç açıcı renkleriyle, güzellikler getirmesini diliyorum. Bugünkü makalemde, yaşamın her döneminde, siyasal, sosyal, ailesel ortamlarda karşılaştığımız insan tiplerinden bir nebze söz edeceğim. Bu kişiler, yumurtasını kaynatmak, pişirmek için, yan komşnun evini yakmayı göze alan narşist, bencil kişilerdir. Siz de bilirsiniz ki; Frekansı doğru olmayan bir radyo doğru ses çıkarmaz. İçinde yaşadığı toplumsal yapının ayarı tam olmayan içerisindeki insanların da ayraları bozuk hışırtılı radyo gibi sesler çıkarmasıda kaçınılmazdır.
Ayarı bozuk radyo hışırtısından öteye geçmeyen ayarsız kişiliklerin; eleştiri ve özeleştiri, kendileriyle yüzleşmeleri, doğruyu-yanlışı, eğriyi-düzü algılamaları da eksik ve dengesizdir. Eminim siz sağduyulu okuyucularım bu ayarsızlarla bir şekilde, yaşamınızın her hangi bir döneminde karşılaşmışsınızdır. Bu tip kişilere söylenecek, en uygun söz sanırım; „dinime küfür eden, müslüman olsa“ peki, yumurtasını pişirmek için yan komşunun evini yakmayı göze alan narşistler, saldırgan, öfkeli, kusurunu görmeyen kişiliklerde çoğunlukla şu özellikler dikkat çekicidir diyor uzmanlar.
Bu kişilikler, kusurunu, söylediklerinin yaptıklarının sorumluluklarını alamaycak kadar korkak, eksik ve yetmezliklerini bastırmak için, çoğunlukla karşısındaki insana karşı öfke duyarlar. Ya da eleştirdiği kişi kendisi gibi olmadığı için, ne yapar eder saldırmak, eleştirmek için, bir eksikliğini bulup saldırmak için binbir oyuna başvururlar, böylece sorunu, eksikliğini ve iç huzursuzluğunu gidermeye çalıştıklarını sanırlar.
Birini eleştirmenin adabını bilmeyen ayarsız kişilikler, aynı zamanda, kendi gerçeklikleriyle yaşamın gerçeklikleriyle yüzleşmeye yüzü olmayanlardır. Birine hakaret etmenin kendindeki zayıflığın eksikliğin farkında olmayan, yaptıklarının sorumluluğunu almayan, kişiliği gelişmemiş ergenler, toplumumuzda ne yazık ki çoğunluktalar. Hepiniz bu duyguyu yaşamışsınızdır; biri seni eleştiri yaptığı zaman canın sıkılıyor, moralin bozuluyor, belki de çok öfkeleniyorsun. Peki seni gerçekte sinirlendiren şey karşı tarafın söyledikleri ya da yazdıkları mi? Ben farklı bir şey söyleceğim.
Bu dünyada seni tek bir kişi sinirlendirebilir o da senden başkası değildir, desem sinirlenmeyin. Ve bir gülümseme dudaklarınızda belirdiyse, sinirlenecek şeyin sizi etkilemeyeceğinin sinyalidir. İç sesinizle dengeli haldeyseniz, ayarlarınız bozulmaz. Hışırtı da çıkarmaz. Ancak gülümsersiniz olup bitenler ve söylenenler karşısında. Geri kalmış, toplumlarda, ayarı bozuk radyo dalgalarının olması da kaçınılmaz olduğunu bilirsiniz.
Hepimiz günlük hayatta belirli bir doz eleştiriye maruz kalıyoruz. Bazı insanlar bu eleştirileri umursamazken, bazıları bu eleştiriler yüzünden kendi hayatını zindan edebiliyor. Eğer siz de hayatını zindan edenlerdenseniz bu makale tam da sizin içindir.
İlk başta dikkat etmen gereken şey eleştiren kişinin senin için ne anlam ifade etitğidir. Düşün ki yolda yürüyorsun, yolda bir insanla çarpıştın. Çok olağan normal bir çarpışma ve o insan sana dese ki; „sen çok aptal, kör, sakar, edepsiz insansın.“ Bunun üzerine „ya ben aptal mıyım, sakar mıyım acaba, neden bana böyle dedi,“ diye eve gidip düşünür müsün? Çoğunuz bunu değerlendirmeye almayacağını düşünüyorum. Çünkü çarpıştığın kişi seni tanımıyor.
Şimdi günlük hayatımızda bunu uygulamamız lazım. Ben şöyle düşünüyorum. Herkesin merkezde olduğu bir daire vardır. Kişinin kendi benliğinin merkezde olduğu. Sonra bir daire çizilir etrafına daha en yakın oldukları. Bir daire daha çizilir daha az yakın oldukları, bu daireler gitgide genişler ve samimiyet sevyesi ve seni tanıma seviyesi gitgide azalır.
Bu eleştiri aldığımız zaman değerlendirme yaparken kullanabileceğimiz bir yöntem. Seni eleştiern kişi bu dairelerin ne kadar yakınında? Ne kadar adil?
Seni ne kadar tanıyor? Adeletli mi, duygusal reflekslerle mi hareket ediyor? O yüzden bizi eleştiren kişiyi dağerlendirip, bu dairede konumlandırıp söylediğini ona göre ciddiye almalıyız.
Eleştiriye maruz kaldığın zaman yaptığın en sık hatalardan bir tanesi de kişiselleştirmek. Çevrende duyduğun sana yönelik her eleştiriyi çok doğru kabul edersen eğer bununla baş etmen biraz zor olabilir. Bazen şuna dikkat etmek lazım. Çevrendeki insanlar seni eleştiriyorsa belki kıskandığı için, belki de sahip olmak isteyip de sende gördüğü ama sahip olamadığı bir şeyi gördüğü için eleştiriyor olabilir. O yüzden eleştiriyi değerlendirirken bunu hesaba katmamız çok önemli.
Birisi, başka birisi hakkında küçümseyici, aşağılayıcı konuşuyorsa genelde kendinden bahsediyordur. Birisi seni eleştirdiği zaman iki ihtimal vardır. Ya yaptığı eleştiri doğrudur ya da yanlıştır. Eğer yanlışsa zaten problem yok. Doğruysa da şunu aklına getirmek gerekiyor diyor uzmanlar; kimse senden mükemmel olmanı beklemiyor. Herkes gibi sen de hata yapabilirsin ve sonrasında hatayı keşfedip kendini geliştirirsin.
Eleştiriye maruz kaldığın zaman uygulayabileceğin bir diğer teknikse eleştirini silahsızlandırma. Diyelim ki birisi seni eleştiriyor dediki sana: „ … sen işe yaramaz bir insanın tekisin....“şimdi ben de ona karşılık „Asıl sen kendine bak, sen ne biçim insansın... “ dediğim anda savunmaya geçmiş oluyorum. Savunmaya geçtiğim anda ortada gerçek bir iletişim kalmıyor. Sadece sırayla bir o beni suçluyor bir ben onu suçluyorum ve bu durum aslında orada hiçbir neticeye varmadan, sonuçlanmadan bitiyor.
Eğer ki, ciddiye alınmayacak bozuk radyo dalgaları sevyesindeyse, sonrasında şunu düşünmek iyi gelecektir. Aslında hayatında çok da yer kaplamayan bir insan, bu tür bencil insanlar hayatının neredeyse birkaç gününü çalmış oluyor.
İnsanların yapabildiği en kolay şey bir başkasını eleştirmektir. Eleştiri yapanın kim olduğuna bakmak en sağlıklı bakış açısıdır. Mevlana‘nın dediği gibi, ” bir lafa bakarım laf mı diye bir de söyleyene bakarım adamı mı diye". Yapıcı mı yıkıcı bir eleştiri mi yapıyor. Yapıcı eleştiriyi dikkate alır sağlıklı düşünen, ama üzüm yemek değil bağcıyı dövmekse amaç ondan uzak kalmak en xerlisidir.
Çünkü, kendi içinde kendisiyle barışık değilse. Kendi öfkesini karşıdaki insandan çıkarmaya çalışan kötü niyetliyse. Eleştiren kişinin kişiliğine bakmak. Sabırlı ve şefkatli davranma hangi eleştiri olursa olsun insana kazandırır. Yumurtasını kaynatmak için, pişirmek için, yan komşunun evini yakmayı göze alan narsist insanlardansa kulak asmamaktır.
Sağlıklı, renkli ve güzelikle kalın değerli okuyucularım.
18.10.2021
|
|
|
|