|
Atılgan* uzay gemisinden, Elon Musk’a geçen zaman dilimi
|
2022-06-12 22:29
|
Necla Çamlibel
|
|
Bu makalemde, Elon Musk’ıdan söz edeceğim. Musk’u evimin genç bireyi Aryan’ın anlatımlarından sık sık duyuyordum. Sonrasında bu kişinin “insanlığa son uyarısı” makalesini okudum. Bu makalede yapay zekanın gelişimi konusundaki tehlikelerle ilgili önemli uyarılarda bulunuyor.
İnsan zekâsı, son yüzyıllardır teknoloji ve bilim alanındaki gelişmeleri takip ederken, çocukluk ve ilk uzaylı ve bilimkurgu niteliğindeki uzay yolu filmindeki Strak Trek serisinde Jean Luc Picard ve mürettebatın farklı gezegenlerde yaşadığı macerayı hayranlıkla hayalden de uzak başka bir alemden söz eden diziyi orta yaştaki okuyucular hatırlayacaklardır. Ben de Atılgan* adlı uzay gemisindeki mürettebatın içerisinde sivri kulaklı Kaptan Spock, Montgomery Scott ve James T. Kirk karakterlerini hayranlıkla izleyen nesildendim.
Bu yüzyıla baktığımda akıllara hayallere sığmayaz dediğiz şeyler sığdırılıyor. O filmlerdekini gerilerde bırakan, Musk’un yaptııklarını başarılarını önce evimizin genç delikanlısı Aryan’nın anlatımlarından dinledim.
Bizim uzay yoluyla başlayan insanlık değişim maceramız, Star Trek Serisi Filmleri - Uzay Yolu Serisinin İsimleri ; Uzay Yolu, Uzay Yolu II: Han"ın Gazabı, Uzay Yolu III: Spock"ı Ararken , Uzay Yolu IV: Eve Dönüş, Uzay Yolu V: Son Sınır, Uzay Yolu VI: Keşfedilmemiş Ülke, Uzay Yolu VII: Yeni Nesil, Uzay Yolu VIII: İlk Temas, Uzay Yolu IX: İsyan, uzay Yolu X: Nemesis, Uzay Yolu, Uzay Yolu: Bilinmeze Doğru, Uzay Yolu: Sonsuzluk ... bu onüç bölüm halindeki seri, 1978 de başlayıp, 2016 kadar süren yazdığım isimlerle gösterildi. 21 yüzyılın değişim sinyalleriyle dolu karelerle dolu bir macera...yeni nesilller farklıydı. Az da olsa şu son yıldaki, değişimi özellikle düşünce ve dijital olarak örnek olsun diye verdim. Asıl meseleye dönersek.
Evet, Elon Musk ve bu yüzyıldaki farklı bir nesil? Daha önce iki makalemde bu yeni kuşakla ilgili izlenimlerimi siz okuyucularımla paylaşmıştım. Yeni nesil, ne 17. ne 18-19. Ne de 20. yüzyıl insanı değil. 21. yüzyıl nesli kendi çağının insanı...ilgileri, keşifleri, heycanları, duygularından, davranışlarından, yaşama bakış, demokrasi adalet özgürlüklere bakışı, algıları ürettikleri... farklı..
Dijital dünyayla yatıp kalkan insan nesli direkt uzay filmleriyle değil ama kendi gelişmişlikleriyle geliyor. Bu vesileyle şunu anımsatmak isterim. Yazılan edebi eserlerden tuttun da, çekimi yapılacak kısa film, tiyatro, şiir, edebiyat tüm üretilenler oluşturulacak dijital medya aracılığıyla hızlı bir erişim ağına ve hem kendi genç kitlelerimize hem de dışımızdaki dünyanın her tarafındaki duyarlı nesillere ulaştırılcak en etkin yoldur.
Yeni nesil, siz de kendi etrafınızda veya çocuklarınızın elinde telefonların laptopların sürekli farklı bir yaşam alanı içinde olmayı ve o dijital dünyada gezindiklerinde uzay çağı dediğimiz çağın tam da içinde olduğunu fark etmek mümkündür. Yaşamdan hayal dünyaları çok daha hızlı ve daha gelişkin olduğunu görmek mümkün. Bu içinde gezindikleri dijital dünya, oynadıkları oyunların onları yeni yollara yönlendirdiğini, yeni alışkanlıklar, kaygılar hedefler edindiklerini görüyorum. Hızlı erişim hızlı düşünmeyi, hızlı hayal etmeyi hızlı çözüm bulmaya yönlendiriyor. Bu yönünü geliştiren yeni nesil, gelecek yüzyılın mesleklerindeki seçiciliğinin farkında. Şahsen benim, uzay yolu filmlerinde izlediklerimi yeni yüzyılın nesli, masa başında oturarak dünyayı yönetecek, dünyaya yön veren bir alan yaşam tarzı önümüzdeki yirmi otuz yıl içinde daha belirgin olarak kendisini göstereceğine benziyor.
On dokuzuncu yüzyıla kadar en tehlikeli silah nükleer silah şimdi de tehlikeli yönünü koruyor olsa da, Musk şöyle diyor; yapay zekâ tehlikesi, nükleer silah tehlikesinden çok daha fazladır, nasıl mı?
Gelişmiş Yapay Zekâ teknoloji evrimine çok yakınım diyor ve bunun kendisini çok korkuttuğunu söylüyor. Ve şöyle sürdürüyor, nerdeyse herkesin bildiğinden çok daha fazlasını yapabilir. Ve gelişme oranı üsteldir. Yapay zeka için etkili bir şekilde biyolojik yükleyici bizmişiz gibi geliyor. Biz inşa ediyoruz. Ve sonra giderek daha fazla zeka inşa ediyoruz. İnsan olmayan zeka yüzdesi artıyor. En sonunda zekanın çok küçük bir yüzdesini temsil edeceğiz.
Herkesin takdir ettiğinden daha hızlı gelecek. Her geçen yıl, bilgisayar zekasının karmaşıklığı çarpıcı biçimde artıyor. Demek istediğini şöyle açıklıyor: Gerçekten yapay zekanın üstel bir gelişim yolunda olduğumuzu düşünüyor. Yapay zekayı geliştiren akıllı insanların sayısı da çarpıcı biçimde artıyor.
Her yıl ikiye katlanıyorlar. Daha iyi bir yaklaşım veya daha iyi bir sonuç, yapay zekâ teknolojisinin demokratikleşmesini sağlamamızdır, yani hiçbir şirket veya küçük bir grup kişi, gelişmiş yapay zekâ teknolojisi üzerinde kontrole sahip olması halinde dünya tam yaşanılmaz hal alacaktır.
Bunun çok tehlikeli olduğunu düşünüyor. Aynı zamanda kötü biri veya bir yapı tarafından çalınabilir. Ülkeler onu çalmak ve kontrolü ele geçirmek için istihbarat teşkilatını gönderebilir. Kısaca çok istikrarsız bir durum haline gelir. İnanılmaz derecede güçlü bir yapay zekaya sahipseniz, bunu kimin kontrol edeceğini bilemezsiniz. Yani yapay zekanın kendi kendine gelişme riski olduğunu düşünmüyor. Endişe edilen yönü, birisinin onu kötü bir şekilde kullanabilmesidir. Ya da kötü bir şekilde kullanmayacak olsalar bile, biri onu onlardan alıp kötü bir şekilde kullanabilir.
Bu oldukça büyük bir tehlikedir. Hepimiz, zaten cyborg’uz (Bir siborg, organik madde ve teknolojik cihazların oluşturduğu bir varlık veya yaratıktır …). Yani telefonunuz ve bilgisayarınız ve tüm uygulamalarınız gibi kendinize ait bir makine uzantınız var. Siz zaten insanüstüsünüz. Bir internet bağlantınız varsa milyonlarca insanla iletişim kurabilir, dünyanın geri kalanıyla anında iletişim kurabilirsiniz. Ve bunlar çok yakın zaman önce var olmayan sihirli güçler. Yani herkes zaten insanüstü. Bence tekillik muhtemelen doğru kelime, çünkü insan beyninden nemli ölçüde daha büyük bir zekâ olduğunda ne olacağını bilmiyoruz.
Şunu söylemeliyim ki, Yapay zekâ içeren filmlerin çoğu, onu gerçekte gerçekleşmesi muhtemel şekilde tam olarak tanımlamıyorlar. Ama yapay zekanın bir insanda daha çok akıllı olduğu iyi huylu senaryoda bile düşünmeniz gerekiyor. Eğer yapay zeka insandan daha zekiyseniz ne yapıyoruz ki? Ne işimiz var?
Bir şey insanlık için tehlike oluşturduğunda, düzenleyiciler gibi bir devlet kurumunun olması gerektiğini önemli olduğunu söylüyor. Tıpkı uçak endüstrisinde, araba endüstrisinde, uyuşturucu, gıda ve bir tür kamu riski olan herhangi bir şeyle ilgili düzenleyicilerimiz var. Demek istediğim, bunun kamu riski kategorisine girmesi gerektiğini düşünüyor.
Genellikle, olacak bir şey, yeni bir teknoloji...hasara veya ölüme neden olur. Bir haykırış, bir soruşturma olacak, yıllar geçecek, bir tür içgörü komitesi olacak, kural koyma olacak, sonra gözetim olacak, en sonunda düzenlemeler olacak. Bütün bunlar uzun yıllar alır, bu işlerin normal seyridir.
Herkesin yapay zekayı güvenli bir şekilde geliştirdiğini doğrulamak için içgörüye ve ardından gözetime sahip bir kamu kurumu olması gerekir. Bu son derce önemlidir. Nükleer silah tehlikesinden çok daha fazladır.
Musk, 2016 yılında, insan beynini yapay zeka ile entegre etmek için bir nöroteknoloji şirketi olan Neuralink"i kurdu. Şirket, insanların yazılımla birleşmesine ve yapay zeka alanındaki gelişmelere ayak uydurmasına yardımcı olmak amacıyla insan beynine yerleştirilebilecek cihazlar yaratmaya odaklanmıştır.
Yine ağustos 2020"de canlı bir gösteride Musk, cihazlarından birini yakında felç, sağırlık, körlük ve diğer engelleri tedavi edebilecek "kafatasında bir Fitbit" olarak açıkladı.
Sanırım tüm yaşananlar tam da bu güçlerin uzay yolunda yolculuk hazırlıkları. Yani izlenilen filmin tam içinde tüm insanlık.
Son iki yıldır insanların çoğu zaten zombileşmiş durumda, yeni yüz yılda yapay zekaya sahip efendilerine itaatkarlar insan kılıklı zombiler veya insan olma değerlerini ve doğayı koruyan gerçek insanlar mı yönetecek?
*Uzay Yolu dizileri ve filmlerinin incisi Atılgan’la 1966 yılında tanıştı insanlar. Başka bir dünya ve ışınlamayı, karizmatik kaptan Kirk’le sivri kulaklı Spock sayesinde tanıdık. İlk Uzay Yolu dizisi 2260’larda geçiyor ve insanoğlunun diğer uzaylılarla birlikte yüzlerce gezegene yayılan bir uzay uygarlığı kurmasını anlatıyordu (Birleşik Gezegenler Federasyonu). Yıldız gemisi Atılgan warp sürüşü ile ışıktan hızlı yolculuk ederek yakın yıldızlara birkaç saat içinde ulaşabiliyordu.
|
|
|
|