2024-11-22
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Necla Çamlibel
 
Eğri oturup doğru konuşalım!
2022-09-21 11:47
Necla Çamlibel
Cep harçlığını iyi kullanmayan büyümüş siyasi çocuklar ve partileri

Eğri oturup doğru konuşalım!


İyi ve güzel bir yüreğe sahip direngen insanları kucaklamak, ruhlarına tanıklık etmek, siyasi mücadele ve yaşama arzumu kamçılayan en büyük etkenlerden bir tanesidir.

Cep harçlığını iyi kullanmayan büyümüş siyasi çocuklar ve partilerin varlığını sürdürüyor olmasındaki ısrarı bu yazıyı yazdırdı. Hani bir kez daha, eğri oturup doğru konuşalım!

Bazen bizimle sırf fikirleri farklı diye insanları öteliyor, sesinden dökülecek güzelliklere kulaklarımızı tıkıyor en doğru ve geçerli olanın kendi sesimiz ve fikirlerimiz olduğuna inanıyoruz.

Ön kabuller ve tarihsel politik yargılar üzerinden yaratılan bilincin siyasetçileri, sahip oldukları partileri nasıl büyük bir handikaba ve yalnızlığa hapsettiği görülmek istenmiyor.

Bugüne kadarki; davranış, sözünüz nasıl olursa olsun, bir kez daha eğri oturup doğru konuşalım, derim.

İnsan pişman olan bir varlık, hatalar yaptıkça da öğrenebilen bir canlı türüyüz. Tarihler boyunca yapılan hataları yeniden yaparak öğrenmek zorunda da değiliz.

Başkalarının yaptığı hatalar ve yanlışlıklardan da çok dersler çıkarabilecek aklı olan canlılardır insan.

Siyaset yapmanın önemli hedeflerin başında, var olan rejime karşı koyup, iktidara geçme başarısını elde etmektir. Bu hedefine ulaşmak için, siyasi partiler ve liderler gecesini gündüzüne katarak çalışır çabalar. İktidara gelince her şeyi gerçekleştirdikleri algısı ağır basar. Ya da bir partinin kurumun başına geçmek, tüm sorunları çözecekmiş gibi algısı enerjiye ilk başta sahip olunur. Bu algı kesinlikle kötü bir şey değil. O anki durum için geçerlidir. Ama başkan olur. İktidarı elde etmekle bu işlerin öyle olmadığının farkına yaşayarak öğrenir.

Siyasi partinizle, iktidara gelmek mümkündür. Peki bunu elde ettiğinde ne yapılacak konusunda, gerçekçi politikalar, bir vizyon ve hedefin yoksa ne olacak. Yani tarihsel hafızaya sahip donanımlı ve insani ilişkiler konusunda ne kadar yetiştirdiğinle çok bağlantılıdır.

Düşünülen hedef ve vizyonu gerçekleştirmek için. Ya da tüzük ve programında yazdıklarının ne kadar özümsemiş. Ve hayatın içinde davranış ve yaptıklarınla örtüşür hale getirdiklerinle paralellik durumunu sağlanmış mı?

Siyasette farklı pencerelerden geniş çoğulcu perspektifte bakmayı öğrenebildiyse bir birey. Tek temsilciyiz, Türkiye partisiyiz deyip, kitleleri peşlerinde sürükleyen. Ne kadar haksız ve yersiz politikalar yürüttüklerinin örnekleri coğrafyamızda oldukça çok.

Mecliste olmak, hükümet içinde yer almak, seçilmek yeter mi tek başına...? Kendinize öncü, tek parti diye seçtikleriniz bunu başaramadı.

Deneyimleriyle, iletişim insan ilişkileri konusunda ne kadar gelişkin milletvekili ve seçilmişler vardı. Bunlar ne oldu da başarılı olamadılar?

Meclise girmek önemli, partinin ve seçilmişliklerin bir mevkide olması önemlidir. Bir öğrencinin not ortalaması ve başarısı gibi... Peki bu ülke sorunları ve bir parti için yeterli midir? Soru sormaya birlikte cevap aramaya devam edelim.

Sizler de çevrenizde veya kendiniz, şahit olmuş ve deneyimlemişsinizdir yaşamınızda. Tek başına, okul başarısı ya da desteklediğiniz partilerdeki seçilmişlerin ülkeye ve insanına yeterli gelmediğini acı tecrübelerle deneyimledi. Darbeler, anayasadaki yanlışlık ve eksiklikler. Deli gömleği gibi...ülke insanına giydirildi.

Okulda sınıfın en birincisi yüksek notlarla okullar mastırlar yapıp ama ne kendine ne de içinde yaşadığı toplum ve siyasetine ne kadar zarar verdiklerin örneklerini kendiniz düşününce zaten bulacağınızdan eminim. Onların isimlerini ve olayları burada yazarak yazıyı uzatıp kıymetli zamanınızı almak istemediğim için çok detaya girmedim.

Bir algıyla bu konuyu daha da açmaya çalıştım. “Kalabalık” yüksek oy oranları çok üyeye sahip olmak tek başına çok büyük bir çürümeye hizmet ettiğinin deneyimleriyle dolu Ortadoğu ülkeleri. Türkiye de bunlara en iyi örneklerden biridir.

Vizyoner olarak ne kadar öngörülü ve yeni pencereler açabildiğiyle orantılıdır. Kendini dönüştüren, yenileyen, yanlış tecrübelerden kurtulamayan partiler ve onun kitlesi görünümündeki üye ve sempatizanların bir felakete sürüklediğini acı bir şekilde deneyimledik. Türkiye"deki siyasetin ve ülkenin geldiği noktada payları olduğunun farkında olmak gerekmiyor mu?

Rekabet “tek temsilci biziz” kültürü içinde sürüklendirilen parti ve kitleler asıl sorunu unutmadılar mı?

Asıl desteklemen, yanında durman gerekeni, dışlayarak rekabet etmek Kürt siyasetine ne kazandırdı? Ya da kaybettirdi?

Rekabet kültürü, yanında ve civarındakini dışlayan bir kültür bizim realitemize uymadığı deneyimler bize gösterdi. Bu kültür, başarılı olmaya motive eden bir anlayış olsa da, çok tüketen ve hırsa teşvik eden, asıl amacından uzaklaştırdı. Asıl amaçtan uzaklaştıran bir kültür geliştirdi. Özellikle sosyal ve siyasal yaşamdaki olumsuzlukları en can acıtıcı yönüdür.

Kişisel olarak algılandığında ya da siyasette uyarlandığında, rekabetçi yönün, acaba ben nasıl iyi yapabilirim, faydalı işler politikalar üretebilirim. Rekabetin kör ettiği siyasi yönümü çağdaş ve adaletli bir halde nasıl yeniden reorganize edebilirimde yatıyor.

Birini nasıl daha iyi geçerim, kazıklarım, geride bırakırım yerine; benim gibi düşünmeyen, ya da aynı amaç doğrultusunda hareket eden siyasi anlayışlarla nasıl daha iyi bir araya gelebilirim. Iyi yapandan daha nasıl iyi ilham alırıma bakmak. Politik öngörülerini nasıl kendi siyasetime, yaşam koşullarıma katabilirim de yatıyor.

Rakip değil, yüzde yüz örtüşmeyenle nasıl bir araya gelebilirim. Bu yaratılan değerlerden nasıl ilham alabilirime yönelmek. Kazanım sağlanabilinecek, akıl hocalığından konumlandırıldığında, görüldüğünde, hem politik, içsel ve ruhsal olarak yaratılacak değerlerin daha zengin olduğunu fark etmek.

Bizden önde olanı, bizden daha iyi politikalar üreten ve bu konuda ısrar edenlerle yan yana durmak. Zenginlik daha sağlam adımlarla ileriye gitmek mümkün olacaktır. Tüm rahatsız olduğumuz bu çıkmazların basit formülü vardır. Ancak, kişilik, çıkar ve egolar rekabet dürtüsü. Sağduyuyu zayıflatınca daha insanlık ve Kürtlerin devletleşmesinin önündeki engel uzayacaktır.

Başka parti ve yanlış kişiliklerle kıyaslanmak çok sağlıklı bir değerlendirme değildir. Kendine ve siyasetine güven başarının ve devletleşmenin en önemli ayağıdır. Tüm siyasi kurumlar kendilerini kendileriyle kıyaslamalı. Bu kendin ve dünya için, Kürdistan için küçük bir adım olabilir. Ama parti..miz için büyük bir adımdır. Sağlıklı ve emin adımlarla yürümek.

Bugüne kadar tarihimizde biriken hazineyi siyasi birimi iyi harcanmaması heder edilmesi. Bugün bir çıkış yolu bulmakta zorlanıyor Kürdistan insanı.

Yaratılan değerleri, küçümsemeden, birbiriyle uğraşmak yerine enerji; siyaseti doğru koyanların yanında yer alıp kendini de ülkenin özgürlüğüne katkı büyük olacaktı. Elinizdeki hazine tüketildi. Bir çocuğa verilen harçlık gibi. Zamanında yarınlar düşünülmeden harcandı. Birikim yapılsın diyenlere kulak asılmayan bir annenin çocuğu gibi. Aç kalmakla kara kara düşünmekle. Ya da olmadık işlere yollara başvurmaya sürüklendi kitleler. Bu durumdan sorumlu tek başına çocuk değil. Tüm ailedir.

İşte, siyasette de birbiriyle o kadar ayak oyunları, çirkin kültürümüze insanlığa sığmayan sözler kullanıldı ki, yarın bugün birbirlerinden harçlık istemeyecek durumdan herkes sorumludur. Yan yana gelememek kötü örneklere yandaş olmanın, iyi örnekleri dışlanıp yeterince sahip çıkılmamasının sonucudur.

Küçük adımlarla da olsa, iç sesiniz size eğri oturup doğru konuş diyorsa. Hala iyi şeyler yaratmak için, iyi iyidir. Deyip yol alınmaya geç kalınmış değildir. Nasıl mı?

İçinde bulunulan yanlış politikalar gösterilen hassasiyeti. Dışında rakip olarak gördüklerine yönlendirmek hoyratça kullanılan değerleri çoğaltmaya yönlendirecektir.

Kendinize itiraf edilecek bir başka nokta, evinize, eşyalarınıza, arabanıza, malınıza mülkünüze tarlanıza bahçenize... gösterdiğiniz hassasiyettin yüzde kaçını bu içinde bulunduğumuz durumun kalması için çaba gösteren lider ve partiye gösteriyorsunuz.

Eğer, feodal, dinin, köhne zihniyeti hala bu topraklarda kendini kabul ettirmemiş olsaydı bu çıkmaz denilen durumlardan, özgür topraklarımıza çoktan kavuşmuş olacaktı.

Kızma birader! Eğri de oturmuyorum, doğruyu da söyleyebilmek cesaret değil. Bilinç ve kültürel birikimin sonucudur.

İttihat etmekle kendinizi sorumlu hissettiğiniz feodal, dini yapılar, partilerinize de sosyal siyasal yaşamınız içine de işlemiş. Artık yapacağınız çorbada bu usul mide bulandırıyor. Onca kan ve acı yanlış yerde, yanlış politikaların peşinde takılan bir meleye mollaya bağlılık gibi.

Dumura uğramış kitleleri kurtarmak. Üç beş de olsa, gerçekçi proje ve vizyonu olan lider ve parti öncülüğünde olacaktır.

Acıların faturası, halka ve politik öngörüsü olan lider ve partiye çıkartıldı. Bitmiş tükenmiş gibi gösterilmeye içten ve dışımızdaki olumsuz politikalara rağmen. Kervan yol almaya devam ediyor.

O kervan 200 yıllık birikimin analizini yapmış. Son kırk yıldır pratikte politika üreten Özgürlük Yolu"nun sağa sola kaymayan, gerçek kervanı ve onun gerçek sürdürücülerinin içinde yer aldığı, Hak ve Özgürlükler Partisidir.

Başka biri olmaya çalışırsan, başkalarına benzemeye çalışıp peşinde sürüklenen kazanmış gibi gösterse de bu gerçekte böyle olmayacaktır. Peşine takılıp gidilen, benzemeye çalıştığın parti ve siyaset yöntemleri bir gün seni bırakacaktır.

Var olduğun halinle gerçeğinle seni kabul etmeyenlerin yanında yürüyüp, onlara benzemek isteyenlere bir sözüm. Kime benzemek istediyseniz o bildiği yanlış yolda yürümeye devam edecektir. Tıpkı tarihte örneklerindeki gibi. Cebindeki tüm parayı bozdurur gibi. Kürt siyasetini harcatanlar bozuk paraya dönüşmüş. Onu harcaya harcaya bitmez diyenler, bitti.

Bu düzen bozuk para düzeni. Değiştirmek ise, vizyonu ve varoluşunu değiştirmeyen politikacılarındır.

Yanımdaysan yolumdaysan, beraber bu yola eşlik edebiliriz. Devamlı bastığım yolu kazıyacaksan. Orda yer almamak enerjiyi ona harcamamaktır.

Şarjı bitmiş telefon gibi. Pili bitmiş, politik anlayışlar da köşeye çekilip dinlenme zamanıdır. Yola koyulan kervan. Dinlenerek kitleler üzerinde artık kötü enerji ve yanlış söylemlerinizle gölge etmeyin başka ihsan istemez.

En önemli engellerden biri olan, iftiracı gerçekçi olmayan, hayalperest söylem ve politikalarınız halka ve Kürdistan davasına aklınız ve vicdanınızın kabul edemeyeceği kadar zarar verdi.

Yaptıklarınızı yaptınız, harçlığını iyi kullanmayan çocuklardınız.

Bir dakikalığına durup düşünelim. Şikâyet ettiğiniz şeyler tercihlerle ilgilidir. İstemediğiniz halde bazı önemli adımları sabote eder. Yıllardır şikâyet edilen şeyler nelerdi? Bunlarda payım neydi diye düşünmek her Kürdistanlı yurtsever bireyin işidir. Sen neden değiştiremedin. Görünüşte şikâyet ettiğin şeylerde payın nedir?

Kendi hayatınıza bakıp keşke daha önce neler yapardım diye düşünmek. Işte o yapması gerekenleri henüz fırsat varken, üretkenliğiniz bitmeden yapmak tüm yıllardır çabaladığınız düzeltmeye çalıştığınız mücadelenize katkı olmayacak mıdır?

İyi ve güzel bir yüreğe sahip direngen insanları kucaklamak, ruhlarına tanıklık etmek, siyasi mücadele ve yaşama arzumu kamçılayan en büyük etkenlerden bir tanesidir.

Kürdistanlılar, düz oturun, doğru konuşun, bakın her şey nasıl lehimize hedeflediklerimize doğru kanalize olacaktır.

Selam ve sevgilerimle. 21 Eylül 2022

Print