|
Emeği görülmeyenlere destek çağırısı
|
2023-01-05 18:20
|
Necla Çamlibel
|
|
Dünya 21 yüzyıla girdikten sonra her açıdan büyük bir etkileşim ve değişim yaşanmaya başladı. Bunun en son örneği; son üç yıla yaklaşan Korona Virüs ile başlayan, sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik, düşünsel alt üstlerdir. Bu olumlu ve olumsuz dönüşüme paralel olarak, ırk, cins, sınıf, kültür ve sosyal yaşam ve hatta coğrafik yapı da sürekli olarak değişiyor. Bu hızlı değişen ve dönüşen yüzyılda kadınları nasıl etkiledi.
Değişimler, neden Kürt kadınlarına yansımıyor? Kadınlar neden, yeterince politika içine giremiyor, parti ve sivil toplum kurumlarının üst yönetimlerinde gereği kadar görev alamıyorlar? Kürdistan özgürleşirse kadınlar da özgürleşir; doğru ve sonuç alıcı bir söylem miydi? Kürt kadınlarının daha aktif hale gelememiş olması, Kürt ulusal ve elli yıllı bulan demokrasi ve barışçıl mücadelesinin en önemli eksikliklerinden birisi olarak ne kadar kabul etmiş ve bu konuda çözüm arayışı içindedir, Kuzey Kürdistan örgütlülükleri.
Son elli yıllık süre içinde birlikte kurduğunuz, eylemlere katıldığınız kurumlarda; kadın yoldaşlarınız, eşleriniz, kız kardeşleriniz nerede? Biliyorsunuz, kadınlar siyasal çalışmalara katılırken, birçok zorluklarla karşılaştı. Karşılaşmaya devam ediyor. Onlar bu zorlukları aşmak için, büyük bir özveride bulunmaktan hiçbir dönem çekinmedi-çekinmiyorlar. Buna karşın, Kürt partilerinde, toplantılarda, konferanslarda, birlik çalışmalarında yer alan kadınların sayısı giderek azalıyor. Bu gerilemenin sebepleri nelerdir? Bu durum, sırf kadınların yer almak istememesi midir? Yoksa, kadınları çeken mekanizmalar mı zedelendi? Bunu zedeleyen yıpratan, dışlayan en iyisini eril anlayıştakiler yaparım, ne kadar eril anlayıştakiler kabul edip, sorumlulukları olduğunu kabul etti-etme cesaretini gösterdi.
Siyasi eril düşüncedekilere bir gereceği hatırlatmak iyi olacaktır. Politik çalışmalar içine girmek isteyen kadınlar, tüm sizlerin, yaşadıkları devlet ve diğer baskı ve zorbalıklar yanı sıra; feodal muhafazakâr toplumsal yapıyla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Erkek egemen düşüncenin engelleriyle, parti ve sivil kurumlardaki erkek yöneticilerin katı bakış açıları, direnciyle karşılaşıyorlar. Onlardan ev işlerini ve çocukların bakımını bekleyen koca, baba, anne ve kardeşlerin koyduğu engelleri aşmak zorunda kalıyorlar.
Bugün Kürdistan ve Demokrasi davasında emek sarf eden kurum temsilcileri, öncüleri ve kurdukları örgütlerde, bir geriye dönüp bakarsa; bundan 20-30 yıl önce, siyasal çalışmalar içindeki kadınların sayısı bugünkünden daha çoktu. Kürt halkının sosyal –ekonomik yapısında büyük değişiklikler meydana gelmesine, Kürt ulusal mücadelesinin güçlenip yaygınlaşmasına karşın, neden aktif kadınların sayısı giderek azalıyor?
Bu sorun üzerinde, çareler aramak yerine, erteleniyor. Hatta çoğunlukla kadınların isteksiz verimsizliği üzerine atılıyor. Sıkça duyduğumuz; siz ne yapmak istediniz de biz engel olduk. Bu soruyu şöyle sorayım: Bir eylem etkinlik ve proje konusunda görüş, rapor, öneri sunulduğunda, daha zamanı değil, şu-bu daha önceliğimiz, bunu hal edelim, ona da sıra gelecek. Kadınlar, son elli yıllık süre içinde çok önemli işlere imza attılar. Birçok kurumlar oluşturdular. Kendi siyasal örgütlülüğüm, Jiyan kadın evi, Jiyan Dergisi, KOMJİN, bu yapımız içinde, önemli şair, yazar entelektüel kadınlar hukukçular, sanatçılar, iş insanları çıktı. Bu kaliteli direngen kadınlar, yaşadıkları evlerinde çocuklarına, gelinlerine, eşlerine, çalıştıkları işyerlerinde tüm kimlikleriyle kendi güçlerini kanıtladılar.
Çok görülmeyen bir emeğe daha dikkatinizi çekmek isterim. Elli yıl önceki genç kadınlar, bugüne kadar, birçok başarılı yurtsever evlat yetiştirdiler. Şimdi torun yetiştiriyorlar. Bu yaratılan değer, Kürtler içinde görülüp kıymet biçiliyor. Unutulmamalıdır ki, bu değerin sayesinde hala mücadele güçlü bir şekilde sürdürüldüğünü görmek ve taktir etmek gerekir.
Sorunu doğru tanımlamak çözümün yarısıdır. Artık bundan sonra sadece vicdanlar rahatlatılsın kota parti veya çalışma programına yazıldı mı, yeterlidir. Bunu pratikte eylemlilikte ve sözde sadece değil. Öncü kadrolarda projelerde kadınlar söz sahibi hakkı vardır. Fırsat verilsin onlar kullansın. Artık liste dolsun, biz de kadın kotası uygulanıyor, kadınlar olsun sözü, kadın sorununu ve üretkenliğini aktif hale getirmeyen algı yanılmasından uzak durulmalıdır. Kadınlar vitrinlik olarak görülmesi kadın emeğine vurulmuş önemli bir darbedir. Çünkü bu tür, düşünce, davranışlar kadın sorununu ve emeğini görünmez kılmaktan öteye geçmedi. Üstelik bu değerlendirme, gerçeği de yansıtmıyor. Kürt ulusal mücadelesinin ulaştığı ivme oldukça dönüşüme müsait hale gelmiş, kadın mücadelesi ve emeği de emekleme döneminden çoktan çıkmış durumda.
O emekleme döneminde kadınlar-genç kızlar köylerinden şehirlere gidip işçi ve öğrencilerdi. Çoğunluğu; çocuk, eş, ev işi, geçim sorunu olmayan öğrenci kızlar, o dönemde, siyasal çalışmalar içine girdiler. Kadınlar, ulusal mücadelelerini verirken, dünyada ve ülke sorununa, gelişen kadın cins sorununa sınıf sorunlarına karşıda bilinçlenmeye, mücadelelerini bu üçlü ayağın üzerine oturtmaya çalıştılar.
Bu konuda konuştular ve yazdılar. Köle konumundaki bir milletin kadınlarının, özgür olmayacağı bilinciyle, haklı olarak, ulusal mücadeleye daha çok sarıldılar. Örneğin, 1990 yıllarında ve sonra kurulan HEP,DEP,DDP,DBP de çalışan kadınların oranı oldukça fazlaydı. Sadece kendi siyasal düşüncemde olan Kürt kadınları değil, diğer tüm siyasi ve kültürel çalışmalar yürüten kurum ve kuruluşlarda örgütlenmelerde kadınların sayısı da sesi de daha gür çıkıyordu.
Özellikle içinde görev aldığım HEP, DDP ve DBP partilerin çalışan kadınların ne denli aktif ve üretken olduklarının tanığıyım. Bu partilerde çalışan kadınlar hem ulusal mücadelede hem de cins ayrımcılığı konusunda hemcinslerini bilinçlendirme, onlara bilgilerini aktarmada büyük bir özveriyle çalıştılar.
Bu kadınlar partilerinin her kademesinde görev yaptılar, kadın komisyonlarında büyük bir özveriyle çalıştılar, yayınlarda çıkardılar. Gazeteler, bildiri ve dergiler dağıttılar. 8 Mart platformlarında, kadınlar ilgilendiren etkinliklerde, diğer ulus kadınlarıyla birlikte etkinlikler organize ettiler seslerini duyurdular. Ceza aldılar, cefa çektiler. Hapis yattılar. Bu etkinlikler aracılığıyla Kürt ulusal sorununu ve haklılıklarını anlatma ve yandaş bulma konusunda önemli çalışmalar yaptılar. O dönemde bu günkünden de çok daha büyük zorluklar vardı. Ama onlar, bu zorlukları aşma konusunda azim ve kararlılıkla yürümesini bildiler. Bedeller ödediler.
Bu partilerden sonra kurulan, kitlesel, çok siyasi düşünceden aktivistlerin yer aldığı HAK-PAR, PSK; PAK ve diğer Kürt partilerinde ve benzeri parti ve kurumların yönetimlerde neden kadınların sayısı yok denilecek düzeyde? Yeni kurulan siyasal kültürel kurumlardaki kadın sayısı, ne yazık ki her geçen gün daha da azalıyor. Bunun sorumluluğu kadınlara mı yoksa parti üst düzey yöneticileri ve organlarına mı aittir? Bilgili, becerikli, üretken kadınlarımıza ne oldu? Neden sayıları giderek azalıyor? Kadın sorunu üzerinde düşünmek, sadece kadınları mı ilgilendiriyor? Kadınların siyasetten uzaklaşmasının tek sorumluları onlar mı? Siyasal eril yapıların bunda suçu yok mu? Kürt siyasal çevreleri bu konu üzerinde ne düşünüyorlar acaba? Uzun yıllardır tanıdığım kadınların önemli bir bölümü parti ve kurumlarda çalıştılar. Bu kimseler, yukarıda dile getirdiğim zorluklarla boğuşurken, aynı zamanda deneyim ve beceri sahibi de oldular. Bu kadınlar süreç içerisinde iş hayatı, evlilik, aile sosyal yaşam içinde karşılarına çıkan yeni sorunlarla da boğuşmak zorunda kaldılar.
Parti ve kurum temsilcileri olan eril düşünceler, bir zamanlar aktif olan bu kadınların aynı enerji devam ettirmemeleri üzerinde fazla düşünmeden, onları kınama yoluna gittiler. Bu kişiler, tüm ev işlerini ve çocuk, yaşlı bakımını, çalışmaya başlayan, evlenip çocuk sahibi olan kadınların boynuna yıktılar, sonra da onlara “Niçin partiye uğramıyorsun, toplantıya gelmiyorsun, kadınları örgütlemiyorsun?” demeye başladılar. Bu konuda herkesin enine boyuna düşünmesi gerekiyor. Ev işleri, çalışma hayatı ve çocuk bakımı kadının tüm zamanını tüketiyor. Eşi politik olmayan kadınların, siyasal çalışmayı yürütmesi daha da zorlaşıyor. Aslında, “Acaba bir kadın tüm bunların üstesinden nasıl geliyor?” diye düşünmek gerekirken, eril erk, kadınları suçlama yoluna gidiyor. Eğer kadının eşi politik bir insansa, çoğu zaman siyasal yapılar, erkeğin aktivitesini tercih ediyorlar. Dolayısıyla kadın, evin ve çocukların sorumluluğunu yüklenmek zorunda kalıyor.
Kadın eve tıkılırken erkek okuyor, yazıyor, seminer ve toplantılara katılıyor. Tüm bu olumsuzluklara karşın, hala bazı kadınlar, ev ve çocuklardan fırsat bulduğunda politik çalışmalara devam ettirmek için çaba sarf ediyorlar. Ama eril siyasi düşünceler, ondan eski performansı neden göstermediğini soruyorlar. Böylece ona yardımcı olacaklarına, kadın emeğini dışlayan bir konuma giriyorlar.
Evli kadınlar yeterince ilgi göstermiyor diyelim, peki genç kadınlar neden ilgi duymuyor acaba? Bunun üzerinde de düşünmemiz gerekiyor? Avrupa’da yaşayan Kürtlerin kurduğu birçok platform var. Bu platformlardaki kadınların sayısı yok denecek kadar az. Bu, içler acısı bir durumdur. Bu platformları kuranlar ve yönetenlerin bu konu üzerinde düşünüp, bir çözüm yolu bulmaları gerekiyor mu? Kürt yazım, sanat ve medya çevresi de durum çok farklı değil. Örneğin geçmişte Avrupa’da ve Türkiye’de zamanında siyasal çalışmalar içinde yer almış ve önemli çalışmalar yapmış kadınlar var. Kürt siyasi çevreleri, ülke içinde ve ülke dışındaki, bu kadınları bir araya getirmek için bir çaba sarf etmiyor, bu konuda onların görüş ve önerilerini alma zahmetine girmiyorlar? Geçmişten bugüne kadar, kadın çalışmaları veya siyasal yapılar içinde yer almış kadınların listesini çıkaralım. Bu kadınları bir toplantıya çağırıp, bu konuda neler yapabileceklerini tartışsınlar. Ulus, cins, sınıf ve inanç kimliklerimizle özgür olmanın projelerinin öncülüğünü yapma imkanı yaratılsın.
İçinde bulunduğumuz iç ve dış koşullar, Kürt sorununun çözümü önündeki engelleri yavaş yavaş ortadan kaldırıyor. Bu bizler için önemli bir fırsattır. Bu fırsattan yararlanmanın yollarını bulmalıyız. Kürt kadınları bu konuda önemli görevler yüklenebilir. Bu potansiyeli harekete geçirmemenin elle tutulur bir bahanesi kalmadığı inancındayım
Kürt eril siyasi çevreleri kadın düşüncesine ve emeğine yeterince sahip çıkılmıyor. Herşeye rağmen siyasal örgütlere destek veren ve çalışan kadınlar, tüm zorluklara rağmen, ayakta kalmak için, büyük bir özverilerde bulunuyorlar. Sosyal medya aracılığıyla artık daha rahat bir araya gelip hem kendi hem de ülke sorunlarını rahatlıkla tartışabiliyor. Toplantılar yapıyorlar, etkinliklerde bulunuyorlar. Kaç kişinin bunlardan haberi var? Kaç kişi onların sorunlarını, düşüncesini merak ediyor, çalışmalarına katkı sunuyor? Cins, ulusal, sınıf, mezhepsel sorunlarını iç içe götürmeye özen gösteren bu kadınlara, Kürt siyasi parti ve kurumlarının gerekli ilgiyi göstermediklerini içim sızlayarak söylüyorum. Kısacası, Kürt örgütlerinde çalışan kadınların sayısı yeterli düzeyde değil. Kadınların üst düzey yönetici olma konusundaki mevcut algılar ortadan kaldırılmış değildir.
Örneğin; siyasi örgütler, çağrılı oldukları ulusal ve uluslararası konferans, panel ve seminerlere kadın üyelerini görevlendirmiyorlar. Kısacası kadınlar hala, toplantılarda dinleyici, Newrozlarda ve etkinliklerde halay çeken, stantlarda duran, misafir karşılayan, pasif konumdadırlar.
Son olarak; tüm parti ve sivil toplum kurum yöneticilerini, kadın emeği ve düşünce ve çalışmaları konusunda, daha ciddi, duyarlı olmaya, örgütlerde görev sorumluluk almak isteyen kadınların düşünce, proje, emeklerini görmeye ve destek olmaya çağırıyorum.
Selam ve saygılarımla.
|
|
|
|