|
Yüzyıllık afetin sorumluları yüzyıllık tekilci politikalardır
|
2023-03-10 21:45
|
Necla Çamlibel
|
|
Suriye ve Kuzey Kürdistan parçasındaki on şehir bir ülke kadar büyük bir alanda yaşanan yüzyılın felaketi neyin habercisidir. Bizler nasıl okumalıyız? Son makalemde sormuştum. Okumaya devam ediyorum.
Büyük afetin yaşanmasıyla birlikte ülkeyi yöneten kadroların hükümet ve muhalefetin ve hükümet ve muhalefete bir milletvekilliği için yamanmak isteyen kimi Kürtlerin kirli çamaşırları ortaya dökülmeye başladı. İnsanın midesini bulandıran pis kokular, tedbirsizlik. Yanlış yönetim, ortalığı çöplüğe çevirirken, depremzedelere daha büyük acılar yaşattı.
Henüz yaşanan büyük kayıpların kırkı çıkmamışken, altılı masayla başlayan, siyasi salgınla mikroplarını etraflarına en profesyonel şekilde yaymaya enjekte etmeye devam ederken, yaşanmışlıklarını, geçmişini bir ömrü, ellerine geçirdikleri bir çöp torbasına veya bir valize kalanları sığdırıp çadıra ve bir duvar kenarına sığınan depremzedelerimize el uzatan duyarlı sivil toplum örgütleri devletin çöktüğünün çok belirgin göstergesiydi.
Acıya kapılıp yas bağlamak depremzedeleri kurtarmayacağını depremzedelerde dillendiriyor. Acıları unutmak mümkün değil. Ancak, yaşama yeniden sarılmak tam da bu acıların yaşanmamasının önünü tıkayacaktır. Sözde “büyük”, güçlü devlet anlayışının halkları daha çok felakete sürüklediklerini bir kez daha acı bir şekilde yaşadı.
Altılı, beşli, onlu, sekizli masa ve onun etrafında dolananlar; acıyı yine siyaset karnesine yazmaya çalışan liderler depremzedeleri ve yaşanan yıkımı bir tarafa bırakıp, post kavgasına tutuştular.
Öksüz, yetim kalan binlerce çocuğun, kimsesizler mezarlığında ailelerini arayanların depremzedenin gelecekleri üzerinde yeniden prim yapma peşine düştüler leş kargalar gibi.
Şiddetten beslenen sistem, yüzyıl içinde kendi gibi kişilikler kurumlar oluşturdu. Yoksul halk kesimi canlarından başka birçok değeri, geçmiş anıları ellerinden alınmış fırsatçılar ve iktidar sahipleri yine sözde görünür oldular. Kimse çocuklarıyla ortalıkta kalan kaybedilen henüz bulunmayan genç kızları, çocuklarını arayanları duymadı. Susuzluk, yeni oluşacak salgınlar, fırlamış kiralar fırlamış ekmek fiyatları, fırsatçılar depremzedelerin tuzu biberi olurken. Hükümet ve muhalefetiyle koltuk kavgasına düştüler.
Çare; tam da böylesi zorlu ve yasların ve kıyametin koptuğu anlarda istikrarlı ve doğru siyasi anlayışların şaşkınlık yaşamadan. Halklara ve coğrafyadaki halklara gerekli olan yaşam reçetesini göstermektir.
Son yarım yüzyılda kuzey Kürdistan parçasında ilk çıktığı andan itibaren Kürdistan’daki halkların çıkarını savunan ve bugüne kadar istikrarlı kararlı ve sağa sola sapmadan, günün koşullarına ve popülist politikalara kulak asmayan, her koşulda, darbelerde, olağan üstü hal durumlarında, tüm işkence ve baskılara rağmen barışçıl politikalardan, doğruyu; eşitlik ve adaletten vazgeçmeyen, bu konuda halkların tüm katmanlarını ve ülke topraklarının suyunun, dağlarının, taşın toprağının, çiçeğinin, ağaçlarının, börtü böceklerin, arısının, ayı ve kuzusunun çoban köpeklerinin yaylalarda sürüsüyle rahat gezindiği karanlık zifiri karanlığa ışık veren dolun ayın, soğuk buz gibi kış gecelerinin doğayı ve insanları dondurduğu sabahında doğan Mezopotamya"nın o kutsal güneşinde yeniden cemrenin suya düştüğü günlerin sözcüsü olanlarda vardır.
Tam da bahar günlerinde yeniden; cemre toprağa, suya ve havaya yansıması tüm coğrafyamızın canlıları, kuşuyla, ağustosböceği ve sabah horozunun ötüşüyle, çocuk gülüşleri, kadınlarımızın genç kızlarımız ve xortlarının tüm acılara kedere rağmen. Yaşama sevinciyle, ülke ve doğasının kendisine verdiği o güçlü aşkla güneşinin ve ayının ısıttığı, çıtır çıtır meşe ağacının çalıların ocakta çıkardığı ses ve mistik kokusunda yeniden yaşama tutunacak güçleri ve inançları hala canlı duruyor.
Doğru, adalet ve eşitlikten şaşmayan siyasi kadroların ve inançlı insanların ortaklaşa bugüne kadar yürüttüğü gerçek temsilcileri özgürlük yolunun tam da bu ufak ama yaşamın önemli bir bölümünü yansıtan satırların yazılmasına fırsat verenlerdir.
Mezopotamya coğrafyasının nefes alması, üzerinde yaşayan halkların da nefes almasını mutlu ve adalet içinde yaşaması. Yüzyıllardır yanlışın peşinde koşan, onların büyümesine iktidar olmasına imkân yaratan tüm halk kesimleri, son yüzyılın felaketinde acıdan ve kayıplardan dersler çıkarmak yerine, siyasi ranta çeviren, siyasi iktidar sahiplerinin peşinde gidenler onların bu toprakları kuraklaşmasına, yaşam sevinci ve gelecekle ilgili planları ve hayallerini gençlerin elinde alanlardır.
Yaşanmaz bir anlayışı besleyen, güzel sözler sarf eden, “boz Kurt"u “içlerine alan yuvarlak altılı-sekizi masalcılar, inkâr ve yok eden eşitlik ve adaletten uzak siyasi anlayışın bekçileri ve topraklarımızda yaşanan ihanet ve depremlerin yıkımların babalarıdır. Kendileri yaşasın diye, hiçbir başka rengi ve Kürt sorununu Kürtleri görmemezlikten gelip, onları yok etmeye, devşirmeye, kendi yanlarına çekmek için, inançsal, demokrasi, adalet ve eşitlikçi duygularını güzel bir dünya yaratmadaki düşüncelerini sömürerek, bu felaketlerin sorumluları, acıların yaşamasına halkların büyük çoğunluğunu manipüle ederek her zaman diliminde, ülkeyi düze çıkarmak halkların huzurlu ve mutlu yaşamasını sağlamaya öncülük etmek yerine. Daha büyük yıkım ve depremlerin alt yapılarına imkân yaratan cellatlarına aşıkların yanlışı besleyen her destekleyicileri de bu yüzyıllık felaketin sorumlularıdırlar.
Son yirmi yıllık iktidar, Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu siyasi anlayışın bir sonucudur. Yirmi yılı aşkın zamandır ülkeyi daha çıkılmaz hale sokan ve milyonlarca hektarlık on ilin yerle bir edilmesine fırsat veren tekilci anlayışın tekilci bir lider kadrosunun yaratmasının zararını halkların ve coğrafyamızdın yıkımına sebep olan en temeldeki 80 yıllık yıkımı görmeyip, sadece son 20 yıla yüklemek, gerçek sorunları ve sorumlularını görmemek politiktir.
Şapkanızı önünüze koyup düşünürseniz. Bu yüzyıllık hastayı görmeyip, sadece son yirmi yıllı besleyen sömürgeci, adaletsiz ve özgürlüklerden uzak körelmiş üniter siyasi anlayışı görmemek son yirmi yılı sorumlu tutmakta politik siyasi kurnazlıktır. Yani sözün özü; ülkedeki her alandaki gerileme ve yıkımı sadece bir lidere yükleyenler o liderin büyümesine ön ayak olan politik anlayıştır.
Yarım yüzyıldır, tüm bu faşist ve sömürgeci yok etme inkara dayalı siyasi körlüğe karşı başta Kürt halkını ve Türkiye’deki eşitlik, adalet, demokrasi yanlışı güçlerle ülkeyi bu çıkmazdan çıkaran bu kronik siyasi hastalık ve körlükten kurtaracak anlayışı savunan ve istikrarlı yürüyen, Özgürlük Yolu"nun son yirmi yıldır birçok siyasi yurtsever kesimin birlikte kurdukları Hak ve Özgürlükler Partisinin savunduğu federal bir yönetim anlayışı tüm bu körlüğe ve ilaç olabilecek gerçekçi siyasi anlayıştır.
Yüzyıldır üniter bir cumhuriyet altında, tabiatıyla halklar ezildi. Şimdi tam da federal bir yapının sistemin değişim zamandır. Hemen bugün yarına bırakılmadan. Tüm Kürtler, Aleviler, emekçiler, demokrasi ve özgürlüklerden yana olanlar cellatlarından uzak kalıp, kendi geleceklerini ve ülkenin geleceğini karanlıktan çıkarıp aydınlığa çıkaracak güçteler. Bunu güçlendirecek, irade ve kararlılıktaysanız sağa sola sapmadan. Bu dönüşümü sağlayacak parti HAK-PAR"ı güçlendirmek kendi ve gelecek nesillerin mutlu ve özgür yaşamalarına fırsat vermiş olacaksınız. Yeni felaket ve acıların yaşanmamasına var mısınız?
|
|
|
|