|
Öcalan’a Özgürlük
|
2012-01-24 14:58
|
Necla Çamlibel
|
|
İnsanlar, üzerinde yazı ve şekil bulunmayan bir beyaz kağıt gibi doğarlar. İçinde yaşadığı ortam, aldığı eğitim, çalışma hayatı, seçtiği ideoloji, yaptığı işler ona bir kişilik kazandırır. İşin özü insaların duygu, davranış ve düşüncelerini, içinde yaşadığı maddi ortam belirler.
Peki, Öcalan hangi maddi ortamın ürünüdür? Hayat hikayesini okuduğumda. O, Kürdistan kırsalında dünyaya gelmiş, büyümüş birisidir. Pasif bir babanın, aktif bir ananın çocuğudur. Annesi başta olmak üzere, herkesin ittiği, ötelediği, aşağıladığı birisidir. Bu nedenle kin, nefret içinde büyüyen birisidir.
Öcalan için bugüne kadar olumlu ve olumsuz çok şeyler söylendi. Kimisi Öcalan’ı peygamber ilan etti. Her sözünde bir hikmet bulunan keramet sahibi belledi. Kimisi “hayindir, teröristtir, bebek katilidir.” dedi. Kimisi “zavallının birisidir, kendi canından başka birşey düşünmeyen korkağın tekidir” dedi. Kimisi ise onu Kürtlerin ulusal önderi yaptı. Kimisi kahraman dedi, kimisi korkak.
Kimisi onun için kendini yaktı. Kimisi, onu Mandela’nın özgürlük ödülünü laik gördü. Kimisi ona “dünyadan habersiz cahilin teki” dedi.
Sahi Öcalan kimdir, nedir, nasıl bir insandır?
Bence Öcalan her şeyden önce, Kürdistan kırsalında dünyaya gelen sıradan bir köylü çocuğudur.
Bu insan daha sonra koşulların dayatması sonucunda, isteyerek veya istemeyerek bir takım kimlikler edindi. Bu kimlikler arasında gidip geldi. Sağ uçtan sol uca, sol uçtan sağ ucu.
Bazen Türk milliyetçisi oldu, bazen Kürt milliyetçisi. Bazen dindar oldu bazen dinsiz. Bazen sosyalist oldu, bazen kemalist. Fokur fokur kaynayan siyaset kazanı içinde serseri mayın gibi bir uçtan bir uca savrulup durdu. Böylesi bir kişilik, sonunda Kürt ulusal mücadelesi içinde patlayarak büyük tahribatlara neden oldu.
Kürtlere dayatılan bu ilkesiz ve kıblesiz siyaset, Kürtlere ne kaybettirdi ne kazandırdı, bu gerçeği bilenler biliyor, bilmeyenler bilmek istemiyor.
Öcalan uçakta gözlerini açar açmaz “Benim annem Türktür, devlet fırsat verirse hizmet ederim” demişti. Böyle konuşmasının nedenini bazıları şöyle açıklamıştı: “Ona iğne yapmışlar, ne dediğini bilmiyor.”
Bu güne kadar bilim birçok alanda ilerledi. Önemli buluşlar meydana geldi. Bir iğnenin insanları uyuşturduğunu, iyileştirdiğini biliyorum. Ancak, bir iğnenin insanların anasını Türk yaptığını duymamıştım.
Bilindiği gibi yüzbinlerce Kürt, Kemalist terör nedeniyle kimliğini inkar ediyor. Madem insanın anasının milliyetini değiştiren böyle bir iğne icat edilmiş, biz neden aslını inkar eden Kürtlerin kıçına bir iğne yapıp onlara “Benim anam Kürttür” dedirtmiyoruz? Sahi bu iğne hangi eczanede satılıyor, fiyatı kaç paradır?
Bir gün Öcalan’la karşılaşırsam soracaklarımın başında, bu iğnenin adını ve satılan eczanenin adresi olacak.
Uzun yıllardır Kürtler üzerinde yaşananlar Türk ve Kürt kamuoyunca, hatta artık devlet olmasa da hükümet yetkililerince anlaşılmış düzeyde. Bu nedenle de AKP hükümeti de artık Kürt sorununu, kendisinin uygun göreceği bir çerçevede de olsa- çözmeye niyetli görünüyor. Bu konuda atması gereken adımlar konusunda, aklı fikri ve vicdan özgürlüğü olanların ortak fikirde buluşması kaçınılmazdı.
Türk hükümetinin Kürt sorununu varlığını kabul ediyor olması, sorunun çözümünün yolunu açıyor. Bu sorunu çözmek tek başına bu günkü hükümetin elinde değil. Herkesin aklını ve vicdanından ve adalet duygularından uzaklaşmadan, adaleti her canlıya ve insana karşı kullanmakla olunur. Yoksa kendine yakın olana adalet, uzak olana adaletsizlik ne dinin, ne insan olmanın ne de hukukun içinde yer alır.
Öcalan’a özgürlük, Kürdistan’ı özgürleştirir mi?
Öcalan’ın özgürlüğü, varlığı dün olduğu gibi bu günde Kürdistan’ı özgürleştirmez. Ancak, Kürt sorunun çözümü önündeki bir engeli kaldıracağına inanıyorum.
Eğer hükümet AKP bu sorunu çözmek istiyorsa, kendilerinin de önünde engel olan, yararlanabilecekleri kadar yararlandıkları Öcalan’ı artık serbet bırakmaları gerekir. Millet olarak bir bütünüz diyen Erdoğan’ın yapacağı, Öcalan’ı engel olmaktan çıkarması hayırlara vesile olacaktır.
Hayır işlemek sadece, maddi yardım değildir. Müslüman olan Erdoğan, Öcalan’ı serbest bıraksın, Urfa’da anasının yanına –yaşıyorsa-, doğduğu topraklarına gönderilsin. Veya bu güne kadar kime hizmet ettiyse, onların yanına gönderilsin. Kürt halkı da bu handikaptan kurtulsun.
Öcalan’a özgürlük, çünkü ona serok diyenler, uğruna canlarından olanlar, o yolda hala yürüyenler neyin peşinde gittiklerini, ona itaat etmekle Kürt sorununa çözüm değil, çözümsüzlüğü dayattığını görsünler.
Çünkü insanlar gözüyle, kulağıyla bazı şeyleri görmeden ikna olmaları zor. Bugüne kadar Öcalan’la ilgili söylenenlerin çoğu söylemden ibaret mi gerçek mi? Ancak onunla yüzleşmekle mümkündür. Bu nedenle Öcalan’a özgürlük kaçınılmazdır.
Öcalan’ın özgürlüğü aynı zamanda, Kürt halkının bir tabudan kurtulmasını getirecektir.
Hatta devlet yetkilileri Öcalan’a hizmetleri karşılığında, yaz aylarında, ona ulaşmaya çalışan kitleler için geziler düzenlemeli, kim olduğuna dair ne tür hizmetler ettiğine dair, broşür ve yayınlar çıkarmalı. Bizzat onun sesinden hizmetleri Kürt ve Türk halkına anlatılmalı.
Bu hizmetleri karışılığında Öcalan’a bonus olur. Kürt halkına da iyilik.
Bu çelişkili zedelenişten kurtulmak, herkesin hayrınadır. Öcalan’ın dahi. Öcalan’ın özgürlüğü hayırlara vesile olsun.
Neclam12@hotmail.com
|
|
|
|