|
Derin devlet öldü mü
|
2014-06-20 15:45
|
Hayko Bağdat
|
|
Erdoğan çok uzun bir süre bizlere “derin devlet”in gerçekleştirdiği fenalıkları anlattı durdu. Kendisini millet adına savcı ilan ettiği Ergenekon davalarında hepimizin yakasına illet gibi yapışmış “eski devlet”in suçlarından örnekler verdi. O eski devlet tasfiye edilmedikçe hayatlarımız tehlikedeydi. Alevi liderleri, Kürt siyasetçileri, Ermenileri hatta provokasyon için Kemalist hâkimleri dahi öldüren veya öldürme planları yapan devlete sızmış bu suç şebekesi öylesine büyüktü ki... Her kuruma sızmışlardı.
Siyasette, sporda, üniversitede, medyada, iş dünyasında, poliste, askerde, yargıda, MİT’te, sendikada, sokakta, sivil toplumda, her yerde örgütlüydüler.
Bu devletin “tehlikeli çocuklar” listesinde bulunan herkes bir vesileyle bunların varlığından zaten haberdardı.
Başbakan’la aynı fikirdeyim. Bu devlet görünen kısmının altında bir bataklık üzerine inşa edilmiştir.
Peki, ne oldu onlara?
Nerede bu kötü adamlar şimdi?
Yukarıda saydığımız kurumların hepsi temizlendi mi?
Koca koca davalarla önüne geleni Silivri’ye gönderip sonrasında “Türk ordusuna kumpas kurmuşlar” diyerek iade-i itibar verdikleri kadro muydu bu kadim örgüt?
Nerede faili meçhul cinayetlerin zanlıları?
Alevilerin, Kürtlerin, Ermenilerin katilleri nerede?
Niye Erdoğan onlardan hiç bahsetmiyor artık?
Niye onları tasfiye etmekten, devleti bu şer odaklarından temizlemekten yana bir cümle bile kurmuyor?
Yüzleşmeye, arınmaya, temiz eller operasyonlarına ne oldu?
Hadi diyelim ki Cemaat bu davaları sulandırdı ve arada kendi hesabını gördü. Peki, Cemaat’in sulandırmadığı kesimlerde o hepimizin tanıdığı, gördüğü, duyduğu, bildiği katilleri niye hiç konuşmuyoruz?
Bu kadar büyük bir şebeke faaliyetlerine kendi kendine yeterlilik mi verdi?
Gelip içimizden birilerini öldürmüyorlar diye içimiz rahat mı etmeli?
Artık derin devlet yok mu?
Öldü mü?
Ölmediyse nerede saklanıyor?
Sevgili Ali Bulaç, Bugün gazetesine verdiği röportajda bakın ne diyor:
“2011 yılında İttihatçı bir ekip Türk dış politikasını ele geçirdi. Bunlar, görünürde Ergenekoncular’a karşı olan Ergenekoncular! Sistemli bir biçimde AK Parti’ye sızdılar. Partinin dış politikasını ele geçirdiler. Tıpkı Enver Paşa gibi, yeni bir Osmanlı İmparatorluğu kurmanın şehvetine kapıldılar! 2012 yılının başında Kayseri’de, Ahmet Davutoğlu, ‘1911 öncesi sınırlara döneceğiz. Kaybettiğimiz bütün toprakları alacağız. Biz olmadan bölgede yaprak kımıldayamaz’ dedi. Türkiye’deki İslamcı ve ulusalcı zihinler hasta! Akıllarında şu var: ‘Bir İslam birliği ya da bölgesel birlik kurulacak. Bu, Türkiye’nin liderliğinde olacak.’ Tayyip Bey’i de, ‘Sen, İslam âleminin lideri olacaksın. Balkanlardan Kafkaslara, Orta Afrika’ya kadar yeniden Osmanlı’yı kuruyoruz. Ya Allah!’ diye ikna ettiler...
AK Parti’yi ikna ettiler. ‘1 milyon nüfuslu bir Türk ordusu var. Koca bir Türkiye var. Kürtlerle barış imzalayacağız. Ortadoğu’da bir güç olacağız. Sakın partnerlerine güvenme. Onlar sana kazık atar.’ Cemaat’ten başladılar. Şu anda Nurcular üzerinden operasyon yapıyorlar. Süleymancılar’ın yurtlarını kapatmaya başladılar. Mahmut Efendi Cemaati’ni tehdit ediyorlar.
Sıra diğer cemaatlere de gelecek. Çünkü bu devletin projesi, devletin operasyonu. AK Parti’yi kullanıp atacak! Nasıl 28 Şubat’çıları sonradan içeri attılarsa, AK Parti’ye de aynısını yapacaklar. Bu devlet bir ruhtur. Bedenden bedene geçiyor. Şu anda AK Parti’nin bedeninde yaşıyor.”
Ne dersiniz?
“Derin devlet ölmedi yüreğimizde yaşıyor” olabilir mi?
-----------------------------------------------------------
Taraf-18 Haziran
|
|
|
|