|
Levent Gültekin |
|
|
|
|
|
|
|
Türkiye’yi karıştırmak isteyen iç güçler
|
2017-01-08 17:40
|
Levent Gültekin
|
|
İktidarın söylediğine göre dış güçler Türkiye’ye saldırması için terör örgütlerini organize edip kışkırtıyor. Kürt-Türk, Alevi-Sünni, laik-dindar çatışması çıkarmak için olmayacak işler yapıyorlar. Bir yandan da ekonomik kriz çıkarmaya çalışıyorlar.
Yani Türkiye’yi zayıflatmak, parçalamak için her yolu deniyorlar.
İktidarın ileri sürdüğü bu iddia ne kadar gerçek, ne kadar hayal ürünü bilemeyiz.
Ne bütünüyle “Yoktur böyle bir şey” diyecek durumdayız ne de “Evet kesinlikle böyle bir şey var” diyecek durumdayız.
Fakat emin olduğum bir şey var ki o da ülkeyi karıştırmak isteyen iç güçlerin olduğu.
Peki kimdir bunlar?
Kim olduklarını değil, ne yaptıklarını anlatayım da kim olduklarını siz bulun.
Çünkü ülkede öyle şeyler oluyor ki “Bunu ancak bu ülkeyi karıştırmak isteyen bir el yapabilir” diyeceğimiz türden işler bunlar.
Mesela Ortadoğu’da, mezhep savaşı ortalığı kasıp kavururken yüzlerce farklı isim bulunabilecekken bu iç güçler 3’üncü köprünün adını Yavuz Sultan Selim koydu.
Tarihteki kavgaları, acıları hatırlatan bu isim, ancak Alevi vatandaşları tedirgin etmek isteyenlerin aklına gelirdi.
Öyle de oldu. Bu isim Alevi vatandaşlarımız arasında bir tedirginliğe yol açtı.
Bu da yetmedi.
İç güçler, böyle hassas bir dönemde ülkeyi yönetenlerin konuşmalarında “Biliyorsunuz filan da Alevi”, “Reyhanlı’da 53 Sünni vatandaşımız öldü” gibi ayrıştırıcı cümlelerin geçmesini sağladı!
Sanırım bekledikleri sonucu alamamış olacaklar ki geçtiğimiz günlerde Alevi vatandaşlara ait TV ve radyoları kapattılar.
Yani anlayacağınız bir Alevi-Sünni çatışması başlatmak amacıyla Alevi vatandaşlarımızı kışkırtmak için her yolu denediler.
Fakat bütün bunlar da yetmemiş olacak ki bu iç güçler bir de maaşlı trol ekibi kurmuş. Her olayın ardından toplumu karıştırmak, farklı kesimlere hakaret etmek için ortalığa dökülen bu troller bazı gazete ve TV’lerde, sosyal medyada ülkemizi karıştırmak, Alevi vatandaşlarımızı kızdırmak, kışkırtmak için de akla hayale gelmeyecek yayınlar yapıyor.
İç güçler bir taraftan Alevi-Sünni çatışması çıkarmaya çalışırken bir taraftan da Kürt-Türk çatışması çıkarmak için uğraşıyor.
Mesela barış sürecinde iktidarın somut adım atmasını engellediler. Sonunda süreç bozuldu ve PKK ile devlet arasındaki çatışmalar yeniden başladı.
İktidar, PKK ile mücadele ederken iç güçler de boş durmadı.
HDP’nin bürolarının yakılması, yakıp yıkanlara sesiz kalınması, kimi devlet güçlerinin HDP binalarının duvarlarına kışkırtıcı sloganlar yazıp çektirdikleri fotoğrafları paylaşması, adeta gençleri PKK’nın safına itmek için siyasetin bütünüyle devre dışı bırakılması, milyonlarca oy almış HDP’li siyasetçilerin tutuklanması, Kürt hareketinde makul, aklı başında insanlar dahil herkesi hapse tıkma çabası… adeta Kürtler sokağa dökülsün de bir çatışma çıksın ister gibiydiler.
Çok şükür bunda da başarılı olamadılar.
Ama amaçlarından da vazgeçmediler.
Maaşlı trol ekibi gene devreye girdi: Sosyal medyada, gazete ve TV’lerde savaş çığırtkanlığı yapıp ‘barış’ diyen herkesi terörist ilan edip susturmaya çalışmak, PKK bahanesiyle duygusal bağları zedelemek, toplumu Kürt vatandaşlarımıza düşman etmek için akla hayale gelmeyecek yayınlar yaptılar, yapıyorlar.
Bununla da yetinmeyip akıl almaz bir cesaretle TV ekranında MİT’in HDP’lilere suikastlar yapması gerektiğini bile söylediler.
Diğer yandan bir başka çabaları daha var bu iç güçlerin: Laik-dindar çatışması çıkarmak.
Türkiye’nin en kırılgan fay hatlarından biri de bu.
Tam da ülkede rejim tartışmasının yapıldığı, iktidarın kimi mensuplarının halifelik vurgusu yaptığı, laikliğin din karşıtlığı olarak gösterildiği bir dönemde bu iç güçler durumu fırsata çevirmek için Atatürk heykeli tartışması başlattı.
Yaşam tarzına müdahale olarak algılanacak yılbaşı kutlama tartışmaları başlatarak bu sefer de laik kesimi tedirgin ettiler.
“Daha çok imam hatip okulu açacağız var mı diyeceğiniz” türü konuşmalar, “Lozan zafer değil hezimet” türü çıkışlar, sokakta belediye aracıyla halifelik çağrısı yapanlara sessiz kalıp IŞİD saldırısı sonrası bir kahvede laikliğe sahip çıkma çağrısı yapan gençlerin apar topar tutuklanması, dinin sosyal hayatın her alanını tanzim etmesi isteklerinin ayyuka çıkması… tüm bunlar bize gösteriyor ki yaşadığımız bu sıkıntılı günleri fırsat gören iç güçler laik-dindar çatışması çıkarmak için de her yolu deniyor. İç güçlerin bir de ekonomik alanda bir çabaları var ki akla durgunluk veriyor. Ülke bunca sıkıntıyla boğuşurken bir de ekonomik kriz çıkarmaya çalışıyorlar.
Bir ülkenin ekonomisi demokrasiyle, özgürlükle, bağımsız yargının, bağımsız kurumların, bağımsız medyanın varlığıyla sıkı sıkıya alakalıdır. Yani yabancı yatırımcılar ancak bu değerlerin, kurumların varlığına bakarak bir ülkeye yatırım yapar.
Buna karşın iç güçler yabancı yatırımcıları kaçırmak, ekonomimizi krize sokmak için her yolu deniyor.
Mesela bir OHAL kararnamesiyle işinsanlarının malına mülküne el koyuyorlar. Bunu gören yabancı yatırımcı da haliyle ülkeden kaçıyor.
Aklı başındaki bütün ekonomistler “OHAL’i kaldırın, başkanlık sistemi adı altında tek adam rejimi kurma çabalarından vazgeçin, Merkez Bankası gibi ekonomiyle alakalı kurumlara bağımsızlık verin, o zaman yabancı yatırımcı ülkeye akın eder” diyor.
Hatta “OHAL kalksın ve başkanlık sistemi denen tek adam rejimi kurma çalışmalarından vazgeçildiği ilan edilsin, ertesi gün dolar ciddi oranda düşer” diyorlar.
Fakat iç güçler, iktidarın bunu yapmasına izin vermiyor.
Görünen o ki tek amaçları var bu ülkeyi her alanda zayıflatmak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ülke beka sorunu yaşıyor” dediği bir dönemde Anayasa’nın askıya alınması, parlamentonun devre dışı bırakılması, muhalefet partilerinin, solcuların, Atatürkçülerin teröre destek veriyor suçlamasıyla susturulmaya çalışılması, bağımsız yargının bütünüyle yok edilmesi, barış, özgürlük, insan hakları, demokrasi vurgusu yapan gazetecilerin, yazarların, aydınların hapse atılması, eğitimin döküldüğü bir dönemde binlerce akademisyenin işte atılması veyahut tutuklanması, FETÖ ile mücadele ediyoruz bahanesiyle yüz binlerce suçsuz günahsız insanın işinden atılıp açlığa mahkum edilmesi…
Tüm bunları ancak ülkede iç çatışma çıkarmak isteyen bir güç yapabilir.
Görünen o ki yapıyorlar da.
En büyük şansımız böyle bir dönemde olup bitenin farkında olan, olaylar daha da kızışmasın diye maaşlı trol ekibinin yaptığı provokasyonları görmezden gelip bu provokatörlere sessiz kalan, sık sık birlik bütünlük çağrısı yapan, terör saldırısı olduğunda en sorumlu, en içten, en şiddetli duygularla olayları kınayan bir iktidarımızın olması!
Hakikaten çok iyi kınıyorlar.
Yoksa ülkenin hali haraptı.
----------------------------------------------------------------
Diken com
|
|
|
|
|
|
|