|
DEMOKRAT OLMAK
|
2016-08-02 23:08
|
Ural Ataşer
|
|
"Hallerimizin pek de ‘olagan’ olmadığını biliyoruz galiba... Herkes Olaganüstü Hal"in yasal açıklamalarını yapıyor... Bilmek isteyenler için... Valla hayatımda o kadar çok ‘Sıkıyönetim’, ‘Olaganüstü Hal’ yönetimi, o kadar çok darbe yönetimi yaşadım ki... Bir tanesi bile gülerek hatırlayacağım bir hatıra bırakmadı bende... Bu ‘hal’in olabildiğince kısa sürmesini, hukuk kuralları ve insan hakları kuralları içinde yürütülmesini umut ediyorum... Olmazsa ne mi olur... Bir deney daha yaşamış oluruz... O kadar... ‘Haller’ olagan olmadıktan sonra, yönetimin adının ne önemi var... Bekleyelim görelim..."
10 gün geçti bu satırları yazdığımdan bu yana... Darbe teşebbüsüne haklı olarak karşı olmayı, darbe teşebbüsü karşısındaki dik duruşuyla darbecilere karşı halkı sokaklara döken Tayyip Erdoğan"a bu konuda destek vermeyi, Tayyip Erdoğan"ın artık her dediğinin, her önerisinin, her kararının kutsanması olarak anlayanların yazdıkları, çizdikleri, konuştuklarıyla doldu bütün medya dünyası... Anlaşılan, bu durum daha da böyle sürecek...
Bu takım, bir de amorf bir "sol" kavramıyla savaşmaya devam etmekte... Donkişotvari bile değil... Kimse bu "sol" her musibetin, her derdin, her olumsuzluğun sorumlusu... Hani neredeyse, "boynu vurula"yı hak eder durumda... Bu konuda çok yazdım... Hiç bir zaman da böyle kimi kastettiği belli olmayan bir "sol" üzerine bir şey yazmadım... Kim bu "sol" denilen ve her musibetin sorumlusu olan... Kendine "sosyaldemokrat" diyen CHP mi? Adının başına "komünist" kelimesi ilave eden ve Kemalizm"den, milliyetçiliğe kadar her türlü "sola yabancı" ideolojiyi kendine rehber edinenler mi? Başı külahlı, eli silahlı, şehrin belli mahallelerinde "kovboyculuk oynayan" deFrimciler mi? Kürt hareketinin 40 yıllık mücadelesi teslim edilen Kürkçüoğlu"lar ve eşbaşkanlar mı? Kendilerine "akademisyenler" ya da "aydınlar" diyerek arada bir bildiri yayınlayanlar mı? Neredeyse 27 Mayıs darbecileri bile “sol” bunlara göre... Bu sorular uzar gider...
Türkiye"nin Marksist solunun, Komünistlerin ve sosyalistlerin tarihi tavırlarının eleştirisi ayrı bir şey... Ben de bir çok yazıyla bu eleştirilere katılıyorum... Ama, sanki yüzyıla yakındır bu ülkeyi Marksistler, komünistler, sosyalistler yönetmiş de, bütün musibetlerin sorumlusu onlarmış gibi bir tavır içinde bugün hakim tarafın amigoları... Anayasa"da yapılan küçücük değişiklikler için "yetmez ama evet" diyenler de bu sözünü ettiğim "sol takım"ın insanları değil miydi... Aralarından bazıları sonradan "pişman" olup, "kandırıldık" dese bile, bu gerçek değişmez ki...
Başarılı bir darbe karşıtı direnişten sonra, OHAL durumlarında, her türlü "yeniden kuruculuk" imkanları varken, yepyeni, köküne kadar demokratik, toplumun tümüne yakınını kucaklayacak olan bir anayasa çalışması var da, buna karşı mı çıkıyor bu ülkenin Marksist sol geleneğinden gelenler... Buyurun... Hodri meydan... Her şey o kadar kolay ki... Yapın yepyeni bir anayasa... Özgür, demokratik, insancıl, barışçı, dünyaya örnek olacak bir anayasa... Elinizi tutan mı var... Bakın o zaman devlete sarılan yığınların nasıl çoğalacağını göreceksiniz... Yapın bunu... Ondan sonra da "topçu kışlasını" mı yapacaksınız... Daha fazla cami mi yapacaksınız... Yapın onları da...
Tarihe en başarılı siyasetçi geçmenin koşulu, şimdiye kadar olmayan kadar çok demokrat olmaktan geçer... Her derdin, her musibetin tek "antibiyotiği" demokrasidir... Tabi şimdi bu yazdıklarımı da, taze suya tirit "demokrasi" çığlığı atanlarla karıştırmazsınız umarım... Karıştırırsınız... Bilirim... Ama umurumda değil...
------------------------------------------------
Marmara Yerel Haber-2 Ağustos
|
|
|
|