|
Düzgün KAPLAN |
|
|
|
|
|
|
|
HAK-PAR 6. Kongresi ve tanıklıklarım
|
2015-12-15 20:51
|
Düzgün KAPLAN
|
|
Yazdıklarım kendi geçmişime sahip çıkma ve saygımdan dolayıdır. Benim yazacaklarım yaşanan bu olaylara birçok görüşmede yaptığım tanıklıktır. Bunları yazarken ne kırıp dökme gibi niyetim var ne de başkalarını aşağılama.
Kendi fikrim çerçevesinde yaşananları kamuoyuna sunmak istiyorum. Bu niyetimi açıkladıktan sonra asıl meseleyi açıklayayım
Parti Kongreleri belli süreler içerisinde yapılır. Amacı yapıldığı döneme uygun siyaseti belirleme, geleceğe yönelik yeni perspektifler oluşturma ve geçmişin muhasebesini yapma, yeni dönem politikalarını planlayıp hayata geçirecek merkezi yönetimi belirlemektir. Kongreler partilerin en üst organdir.
Kongrelerde alınan kararlar önemlidir ancak değişmez ilahi metinler değildir.
Kongreler yapıldıktan sonra, eğer alınan kararlar, pratikte uygulanamaz olduğu veya hayata geçiriken parti içinde ciddi sorunlara neden olacağı görülürse, yönetim “bu kararlar mutlaktır” diye diretmez, demokratik ülkeler ya da partilerde olduğu gibi, bu tür sorunları çözmek icin konferanslar toplar veya “olağanüstü kongre”lere giderek parti tabanının eğilimleri doğrultusunda yeni çözümler üretirler.
Olağanüstü kongreler sadece öngörülmeyen olağan üstü yeni siyasal gelişmeleri değerlendirmek, bu gelişmeler karşısındaki parti politikasını belirlemek için değil, aynı zamanda varsa partideki iç sorunları çözmek, (yönetimin istifası ya da boşalan yerlerin doldurulması, alınan erken ya da yanlıs kararların düzeltilmesi gibi )parti içindeki ayrışmaları engellemek için de yapılır. Böylece kadro ve taban ile kenetlenme sağlanır.
HAK-PAR’ın 6. kongresine giderken, yolda genel başkan adaylarından ( PSK) birinden telefon geldi. Benim HAK-PAR Genel Merkezi yakınındaki bir otele gelmemi istedi, kendilerinin orada olduğunu söyledi. Otele benimle beraber gelen arkadaşımla içeri girdigimizde, arkadaşların Genel Merkez dışında bir otelde kongreye hazırlanmaları tuhafıma gitti.
PSK sorumlusu arkadas, partinin adayı olduğunu , onu desteklemem gerektiığini, bunun “parti kararı” olduğıunu söyledi ve benim de görev almamı istedi.
Ben kendisine iki adayın bizim için ağır olduğunu, bunun partide bir kırılma yaratacağını ve görev almayacağımı söyledim.
Aradan kısa bir zaman sonra HAK-PAR Genel Merkezine gittim.
Gördüğüm manzara partinin iki kutuba ayrıldığı idi. Bu rahatsızlığımı Avrupa’dan gelen arkadaşlarla paylaştım. Arkadaşlarla bu işin iyiye gitmediğini bizim bu gidişata müdahale etmemiz gerektiğini konuştuk. . .
Arkadaşlarla beraber, Kemal Abi’yi aradık ve kongre öncesi kendisinden görüşme talebinde bulunduk.
Kemal Abi bizi kabul etti.
Görüşmede kendisine bu gidişatın iyi olmadığını, üçüncü bir adayla bu dönemi atlatmak gerektiğini önerdik. Kendisi , PSK’nin legalleşmesi gerektiğini 94"ten beri savunduğunu, legalleşmeyi sadece isme indirgemenin yanlış olduğunu , önemli olanın bir partinin programı olduğunu anlattı. Seçimlere girme hakkı kazanmış HAK-PAR’ın büyütülmesi, isim konusunda da acele edilmemesini gerektiğini söyledi.
Adaylar konusunda da görüşü şöyleydi; Kongrenin demokratik bir yarış olduğunu, kendisinin diktator olmadığını, hiç kimseye ne “adaylıktan çekil” diyebileceğini, ne de başka birine “gel aday ol” diye dayatabileceğini, kazanan adayın 2 seneliğine partiyi yönetmek için geldiğini, kazanamayan adayın da demokratik yoldan bu süre içinde parti tabanını kendi düşünceleri doğrultusunda etkileyebileceğini söyledi.
Kongre salonuna geçtiğimizde hava şöyleydi; HAK-PAR geleneğinde, eski genel başkan Parti Meclisi için ortak liste hazırlar. Sadece ve varsa genel başkan adayları yarışırdı.
Kongrede de delegelerin eğilimi bu yöndeydi. Adayları teke indiremiyorsanız, o zaman Parti Meclisi ortak olsun, sadece genel başkanlar yarışsın fikri çoğunluktaydı.
Kongre devam ederken Kemal Abi’nin ortak liste hazırlayacağını duydum. Normalde görev alma gibi bir niyetim yoktu. Ben de delegelerin çoğunluğu gibi ortak liste olursa Avrupa’dan görev alacağımı söylemiştim.
Kemal Abi ilbaşkanları ile görüşerek onların PM de yer almasını istedikleri kişileri ve diğer önerilerini aldı. Orada il başkanları ile hazırlanan ortak listeyi Kemal Abi genel başkan adaylarını çağırarak, onlara sundu. İl başkanlarının önerilerini ve eğilimlerini anlattı. Sayın Bozyel “ortak liste”yle seçime gitmeyecegini, kendi listesiyle oylamaya katılacağını deklere etti.
Ben arkadaşların bu kırılmada sorumlu davranmadığını, PSK kongresininde alınan en önemli kararlardan biri olan “kırıp dökmeden bütünlüklü halde legalleşme” kararına ters bir davranış sergilediklerini görünce, tavrımı koydum ve rahmetli Genel Başkanımız Fehmi Demir’in listesine girdim.
Benim girdiğim listeyi hazırlayan arkadaşların ortak bir liste olur rahatlığıyla, o ana kadar ayrı bir listeleri yoktu ve Fehmi DEMİR’in listesi alelacele hazırlandı. Benim HAK-PAR 6. kongresindeki izlenimim buydu.
Kongre sonrası yürütülen örgüt çalışmaları da tıpkı HAK-PAR kongresinde olduğu gibi artık tek taraflı , bir tarafı dışlayarak yapılmaya başlandı.
Her sene yapılan yurtdışı koordinasyonu toplantısına , bilgilendirme amacıyla ülkeden bir MK temsilcisinin geleceğini ögrenince, bu işin tek taraflı olmaması gerektiğini, yeni HAK-PAR yönetiminde olan PSK li bir arkadaşın da toplantıya katılması gerektiğini önerdik. Avrupa’da olan delegelerin iki kesimi de dinlemesi gerektiğini, bu şekilde ortak bir çıkışın bulunabileceğini, bunun daha sağlıklı alınacağını ifade ettik.
Fakat koordinasyon toplantısı sadece MK üyesinin katılmasıyla tek taraflı yapıldı.
Kendim bu toplantıda yaptıklarının yanlış olduğunu söyledim. Yurtdışı kongresinde delegelerin büyük çoğunluğu HAK-PAR’ın da kendilerinin partisi olduğunu, iki başlılığa karşı çıktıklarını, bu işin bir an önce halledilmesi gerektiğini ifade ettiler.
Bunun için iki kişiden oluşan, yıllarını partiye adamış arkadaşlardan bir komite kurulmasını, iki başlılığın sona erdirilmesi için ülkeye gidip girişimlerde bulunmasını önerdiler.
Bu arkadaşlar görevlendirildi. Bilindiği gibi bu görüşme Ankara da HAK-PAR Genel Merkez"de yapıldı. Görüşmede Fehmi DEMİR HAK-PAR 6. Kongresinde yaşananlarla ilgili olarak bilgi verdi. Kongre öncesi PSK Genel Sekreter yardımcısıyla Diyarbakır HAK-PAR"da bir araya geldiklerini, uzlaşma çabalarının reddedildiğini; daha sonra yine Diyarbakır’da bir grup PSK"li arkadaşın da çabasıyla bir yemekte toplanıp ortak bir yol bulmak için çabaladıklarını, ancak MK"deki arkadaşların toplantıya gelmediklerini, tüm çabaları ellerinin tersiyle ittiklerini tek tek aktardı. Ortak bir yol bulmak için hazır olduklarını iletti.
İfade edildiği gibi HAK-PAR’ın soruna makul bir çözüm bulmak için tartışmaktan kaçmadığını, İl örgütlerinde, Başkanlık Kurulu ve Parti Meclisinde bu konuyu tartıştıklarını, gerekirse bir konferans da toplayabileceklerini, uzlaşmak için her türlü çabayı göstermeye hazır olduklarını, esasen MK"deki arkadaşların bundan kaçtıklarını, HAK-PAR’a tutum aldıklarını anlattı.
PSK adına katılan arkadaş ise aradaki sorunların aşılması için HAK-PAR’a yaptıkları isim değişikliği önerilerini 7 Haziran seçimlerinden sonraki ilk parti meclisi gundemine getirerek tartışmaya açmalarını talep etti.
Fehmi Demir bunu Parti Meclisine getireceğini ve hiç bir parti meclisi üyesini etkilemeyeceği sözünü verdi.
Görüşme tutanak altına alındı. İmzalandı. Taraflara birer nüshası teslim edildi.
Bu toplantının özü şuydu; HAKPAR seçim sürecindedir. Tüm HAK-PAR"lılar (MK üyeleri dahil) bu süreçte kenetlenecek, canla başla çalışacak, aday olacak, aday bulacak, eylem ve etkinliklerin planlanması ve icrasına katılacak, seçim sonrasında da HAK-PAR, PSK MK"sinin isim değişikliği önerisini tartışmak üzere ilk Parti Mecilisinin gündemine getirecek.
HAK-PAR verdiği söze uygun olarak seçim sonrasındaki ilk Parti Meclisinin gündemine bu konuyu getirdi. Tartıştırdı. PSK Merkez Komitedeki arkadaşların taleplerini ciddiyetle değerlendirdi. Meclis konunun il örgütlerinde yeniden tartışılmasını, gerekirse yurt içi ve yurt dışındaki arakadaşalarımızın da katılacağı geniş bir konferans toplanmasını kararlaştırdı.
Şimdi sizlere soruyorum; 7 haziran seçimlerinde gerçekten PSK merkez kadroları, ki aynı zamanda HAK-PAR üyeleri idiler imzaladıkları protokolün gereğini yaptılar mı? Bir kaç istisna hariç seçimlerde HAK-PAR’a ciddi destek verildiğini gördünüz mü? Ben görmedim.
Avrupa’dan tabanın zorlamasıyla bazı birimler, kendi insiyatifleriyle çok küçük bir miktarda yardım topladı.
Dahada ötesi, üzülerek söylüyorum, KOMKAR Genel merkezinde PSK yurtdışı komitesinde olup da aynı zamanda KOMKAR GYK üyesi olan arkadaşlar, 7 Haziran seçimlerinde KOMKAR’ın HAK-PAR’ı desteklememesi yönünde tutum aldılar. PSK"nin HAK-PAR’ı desteklemesi de sadece göz boyamasıdan, tabanın tepkisini yumuşatmaktan öteye bir karar değildi. 1 Kasım seçimlerinde ise destek kararını içeren bir bildiri bile çıkaramadı. İlk kez PSK, seçimler konusunda ki tavrını kamuoyuna açıklamadı. . .
Yurtdışından oluşturulan aracı komite, bir girişimde daha bulundu.
Sayın Genel Sekreterin ülkeye gidemediğini, HAK-PAR Genel Başkanı, kendisini rahmetle andığım Fehmi Demir’in Almanya’ya gelip, birinci derece sorumlu Mesud Tek ile görüşmesini sağladı.
Bir masa etrafında toplanarak bir çözüm üretilmesini sağlamaya çalıştı
Bu görüşmeye Kekê Mesud Tek, Kekê Beko , Kekê Fehmi, Kekê Necati Bayram, Kekê Sidar, Kekê Memetali ve ben katıldık.
Çok uzun süren görüşme oldu. Fehmi Demir somut iki öneride bulundu; bir, PSK kongresini yeniden toplasın, bu olmayacaksa, Diyarbakır"da geniş katılımlı bir konferans yapılsın.
İki, PSK yi beraber legalleştirelim. Bunu yaparken HAK-PAR’a zarar vermeden yapalım. Kurucular listesini beraberce hazırlayıp partiyi resmi statuye kavusturalım. Parti teşkilatlarını açip 6 ay 1 sene çalışsın. Eger kitleler PSK"ye yöneliyorsa HAK-PAR’ı fesh edip PSK"ye katılalım, ama eğer tersi olursa PSK"yi fesh edip HAK-PAR’a katılalım, daha sonra da isim de dahil bu sorunları parti içinde etkileşerek süreç içinde dönüştürebiliriz.
Fakat bu olumlu önerilere de kulak tıkandı.
Kekê Mesud’un ülkeye dönüş organizasyonu için de önerilerimiz oldu. Dönüş organizasyonunu HAK-PAR’ı da içine alarak birlikte yapabilecegimizi, Kemal Abi’nin dönüşünde olduğu gibi elimizden geleni yapacağımızı bildirdik. Beraber yapmamız taraflar arasında sıcaklık yaratacağı ve tabanı memnun edeceğini söyledik. Fakat bu teklifimiz de diğer teklifler gibi kaale alınmadı.
HAK-PAR Genel Merkezine bile, uyardıktan sonra, 3 gün kala davetiye verildi. HAK-PAR’ın kararı davetiye verilmese bile karşılamaya gidecekleri yönündeydi.
Aynı tarihe gelecek şekilde HAK-PAR Başkanlık Kurulu toplantısını Diyarbakır’da yaptı.
Rahmetli Genel Başkan ve Başkalık Kurulu üyesi Abdullah Çelebi uçağın yanına giderek, Mesud Tek’i çiçekle karşılayarak olumlu bir jestte bulundular. Basın toplantısından sonra aynı günün akşamı partimizin büyüklerinden Pir Riza, Aladdin Abi ve Sidar Abi’nin iyi niyetli girişimleri oldu. HAK-PAR Baskanlık Kurulu ve PSK merkez organını bir araya getirdiler. Ordaki konuşmalarda arkadaşlar, PSK tarafından düzenlenecek bir gün sonraki toplantıya PSK üyesi olmayanların da davet edildiğini, kendilerinin ise halen PSK üyesi olduklarını, toplantıya katılmak istediklerini, uzlaşabileceklerini, PSK’yi birlikte kurabileceklerini, bunu HAK-PAR’a zarar vermeden yapabileceklerini, esasen PSK kongre kararının da bunu emrettiğini söylediler.
Masada bulunan MK üyesi olan bir arkadaş üyeliklerinin dondurulduğunu ve toplantıya katılamıyacaklarını söyledi.
Sonuç olarak, gelinen bu aşamada benim görüşüm PSK merkez yönetimi bu işi başaramamıştır.
Kongrede alınan kararı sadece isime indirgemiştir.
Halbuki bana göre en önemli karar “kırıp dökmeden,HAK-PAR’a zarar vermeden, bütünlüklü halde legalleşmeyi gerçekleştirmekti. ”
Bu son dönemlerde sosyalizm vurgusu çok yapılıyor, o konudaki görüşlerimi yazmayacağım, ama sosyalistler kararlara eleştirel bakarlar, kararlar sosyalisler için hiç değiştirilemez anlamına gelmez. Örgüt ve kadro yapısı, tabanın büyük bir bölümü isim konusunda aceleci olmamak gerektiğini, batıdaki Kürt kitlesini de görmemiz gerektiğini ifade ediyor.
Örgüt tabanı bütünlüklü değilse bu kararı dayatmak doğru değildir. Yönetim olağan üstü kongre ya da konfrans yapabilir, bu sorunu aşabilirdi.
Daha çok sayabileceğimiz ortaklaşma yolları bulunabilirdi. Maalesef bu yollar denenmedi.
Benim bu mücadelede yaşım oranında emeğim var. Umud ediyorum ki bugün Merkez Komite, 40 yıllık geçmişimizi küçültmeden, sağa sola savrulmadan, bin bir emekle oluşan PSK imajını zedelemeden başarılı olurlar.
Ben kendi payıma, mücadelemi, PSK’nin yurt içinde, 90lı yıllardan bu yana legal alandaki birikimlerininin bir ürünü olan, programı ile , bu güne dek Kürt halkının taleplerini yüreklice ortaya koyan tutumu ile ciddi bir seçenek haline gelen HAK-PAR"da sürdüreceğim.
Bu seçeneği büyütmenin, her PSK"linin de tarihi bir sorumlululuğu olduğunu düşünüyorum.
Son seçimlerde de rahmetli Genel Başkanımız Fehmi Demir’in büyük katkılarıyla kazanılan başarı da görüşlerimizi doğruladı.
|
|
|
|
|
|
|