2025-01-16
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Yılmaz Çamlıbel
 
Kürtler, haraç mezat satıldılar (4)
2012-08-14 01:50
Yılmaz Çamlıbel
Lozan’da bu sert tartışmaların yaşandığı günlerde, Kemalistler Kürtlerin önüne eşi menendi görülmemiş bir tuzak kurdular. Mustafa Kemal’in önerisiyle Ankara meclisinde bulunan Kürdistan milletvekilleri, ulusal giysileriyle oturuma katıldılar. Bu oturumda Lozan’a bir telgraf çekme kararı aldılar. Telgrafta şöyle deniliyordu „Aşağıda imzası bulunan Kürdistan millet vekilleri olarak bizler, Türklerle ortak bir devlek kurmuş bulunuyoruz. Bu nedenle ayrı bir Kürt devletinin kurulmasına gerek yoktur. “Bu telgraftan sonra İngiliz delegasyonu, Kürt devleti kurulmasındaki ısrarından vaz geçmek zorunda kaldı.

Sorunun sahibi olan tarafın ilgi göstermediği ve hak talebinde bulunmadığı; Kemalistlerin ise aksine çeşitli tezgah ve tuzaklar kurduğu, toplantılara etkin biçimde katıldığı bir ortamda, el oğlunun Kürtlerin ulusal haklarının tanınması konusunda, daha fazla israrcı olmaları zaten beklenemezdi.

Özetle, Lozan sürecindi Kemalistler, Kürt ve Türklerin asırlar boyunca hep kader birliği yaptığını, kurulan devletin Kürt ve Türklerin ortak devleti olduğunu, Kürtlerin devletin asli unsuru olduğunu, soylu Kürt halkının sömürge statüsüne razı olamayacağını söylediler. Ama, TC’nin kuruluşundan hemen sonra, Kürt varlığını yok saydılar ve yok etmeye kalktılar.

Kürtler, kendilerine yapılan bu ihaneti kabul etmediler ve Kemalist uygulamalara karşı çıktılar. Diyalog ve tartışmalarla netice alamayınca, mecburen silahli mücadeleye girdiler. Bu süreçte Kürdistan’ın ormanları, tarlaları, köyleri yakılıp yıkıldı. Ulusalcı Kürt önder aileleri batıya sürüldüler. Bir milyonu aşkın sivil insan katledildi. Yüzü aşkın Kürt önderi idam edildi. Ve bu durum hala devam ediyor.

Sonuçta Kürtlerin azınlık statüsü bile kazanamadığı Lozan Antlaşması, Kemalistlerin başarısıyla sonuçlandı. Bu nedenle, hem Kürtler ve hem de Türkler açısından, günümüze kadar süren trajedik bir yola girildi. İki halk da Kemalistlerin kurbanı oldular, büyük acılar yaşadılar. Bu çağdışı vahşi rejim yüzünden, Türkiye modern bir devlet olma şansını kaybetti.

Tarih boyunca Kemalistlerle işbirliği yapan Kürtlerin içine düştükleri dramatik sonuçtan da biraz bahsetmemiz gerekiyor. Lozan’a yollanan meşhur telgraf aracılığyla, Kemalistlerin büyük bir zafer kazanmalarını sağlayan Kürdistan milletvekilleri daha sonra, TBMM’ne Kürt ulusal giysileriyle katılmaktan dolayı yargılandılar, mahkum oldular ve idam edildiler. Tüm Kürtlerin bu ibretlik tarihi olayı, kafalarının bir köşesine yazmalarını öneririm.

Bu yaşananlar, tarihte eşi menendi görülmeyen bir vahşetti. Değerli okuyucular, insanlık onuru geçmiş tarihlerde kişilere, dini, etnik ve toplumsal gruplara uygulanan zulümlere karşı her zaman direnmiş, gerektiğinde savaşmıştır. Ezilenler, yenilmez armeda olarak nitelendirilen tüm iktidarların tacını, tahtını devirmesinin yollarını bulmuştur. Eskiden öyle oldu, bu gün de öyledir, şüphesiz gelecekte de öyle olacaktır.

Ezilen topluluklar, tarih boyunca, zalimlerle ilgili olarak rafine tabirler, terimler, deyişler, fıkralar, kısa hikayeler icat etmişlerdir.

Kürtlerin Türklerle ilgili söylediği „Bextê Romê Tune“ bunlardan birisidir. Türklerin yönettikleri kişi ve gruplara yönelik söyledikleri yalanlar, kurdukları tezgahlar, yaptığı aldatmalar, kalleşlikler ve ihanetler nedeniyle Kürt tarihi bilinci „Türkler kalleştir, onlara güvenilmez, insanı arkadan hançerler.“ Biçimindeki bu rafine sözü icat etmiştir. Bu tarihi bir belirleme, sosyolojik bir tesbit ve ibret alınacak bir hatırlatmadır. Her Kürt, “Bextê Romê tune” özdeyişini aklından çıkarmamalıdır.

Bilindiği gibi, Kürt önder kadrolarının önemli bir bölümü, Cumhuriyet tarihi boyunca kendilerine kurulan bir çok sinsi tuzaklara düştüler. Kürt egemen çevreleri, kah devletin kuyruğuna takıldılar, kah baş kaldırıp savaştılar. Bu iki uç arasında gidip geldiler. İstikrarlı ulusal bir politika izleyemediler. Bu trajik durum defalarca tekrarlandı, işin hazin tarafı bu aymazlık, günümüzde de aynen devam ediyor.

Şimdi bu yazım aracılığıyla tüm Kürtlere soruyorum. Bu durumdan memnun musunuz? Değilseniz, neden mücadele etmiyorsunuz? Gücünüz mü yetmiyor? Önderleriniz ve mücadele araçlarınız mı yetersiz? Yoksa mücadele yönteminizde yanlışlık mı var, dost ve düşmanı bir birinden ayırma basiretiniz mi yok, çabuk mu kandırılıyorsunuz?

Peki bu ve buna benzer hata, yanlışlık ve eksiklikleri kim giderecek, Bunları düzeltecek kimseler sizler değil misiniz? O zaman neden duruyorsunuz? Haydi iş başına.....

Print