|
Mal meydanı ve Cambazlar
|
2015-04-29 14:15
|
Yılmaz Çamlıbel
|
|
Türkiye kırsalındaki ekonomik hayat, hayvancılık ve tarım üzerine oturmuştur. Bu nedenle her kasaba ve bazı küçük vilayetlerde, hayvan alım satımının yapıldığı bir mal meydanı vardır.
Buralarda, alım-satım işlerini organize edenlerle ilgili bir meslek ortaya çıkmıştır. Bunlara da canbaz deniliyor. Bu kişiler, “Ali’nin küllahını Veli’ye, Veli’nin küllahını da Ali’ye” giydiren anasının gözü insanlardır. Bunlar, demegoji yapmanın, yalan söylemenin, üç kağıt açmanın ustasıdırlar. Bu nedenle halkımız, bu tür insanlara cambaz ismini koymuştur..
Gariban bir köylü mal meydanına yaklaştığında, cambazlar bu insanın etrafına sinek gibi üşüşürler. Bunların kimisi satıcı olur, kimi alıcı. Mal sahibini anında pazarlığın dışına atarlar. Her şey, bu iki cambaz gurubu arasında şekillenir. Biri malı diğerine satar, komisyonunu alır, geri kalan parayı köylünün eline zorla sıkıştırır. İtiraz etmesi halinde, mal sahibini bir güzel döverler. Adam, canını zor kurtarıp köyünün yolunu tutar.
Kaç aydır Türkiye siyasi arenası, taşradaki bir mal meydanına dönüşmüş bulunuyor. Adaylar, oylar, ideolojiler, aşiretler, aileler, adaylar haraç mezat alınıp satılıyor.
Siyaset cambazları, Ali’nin küllahı Veli’ye, Veli’nin küllahı Aliye giydiriyorlar. Kirli pazarlıklar almış başını gidiyor. Kim sağcı kim solcu, kim hırsız kim komisyoncu, kim kürtçü kim türkçü, kim alıyor kim satıyor, kim kimden ne kadar komisyon alıyor belli değil.
Taşradaki bu tür kirli pazarlıklar, aşiret konaklarında, JİTEM merkezlerinde, zengin müteahhit bürolarında, mitçi ve itçilerin özel mekanlarında yapılmaktadır.
Ülkenin metrepollerde ise, her şeyin alınıp satıldığı bit pazarları kurulmuş durumda. Bizimkiler bağırıyorlar, “Gel vatandaş gel, Türkiyelileşen partinin malları bunlar. Ne alırsan bir liraya. Alan pişman almayan pişman”
Öğrenciyken arkadaşlarla birlikte, ara sıra Sulu kule’ye eğlenmeye giderdik. Önce, çingene kızlar sahneye çıkar göbek atarlardı. Daha sonra kocakarılar sahne alırdı.
Birisi diğerine dönerek şöyle bağırırdı. “Bende bir halı var, sen de ne var?” O da şöyle cevap verirdi. “Bende üç naylon çorap var, sen de ne var?” Başka birisi de,”Bende altın bilezik var, sende ne var?” derdi. Bu diyalog böyle sürüp giderdi. Bana sorarsanız Türkiye’deki bu seçim, Sulukule eğlencelerine benzemeye başladı.
Parti yöneticileri tüm halkı temsil ettiklerini kanıtlamak için, her toplumsal grubun bir temsilcisini vitrinlerine koyuyorlar. Böylece tüm halkı kucakladıklarını söylüyorlar.
Bakıyorsunuz, bir başkan diğer başkana soruyor “Bende üç Kürt, iki Ermeni, bir Asuri, bir de Keldani var, sende ne var?” Başkası birisi de diğerine soruyor “Bende Üç kapitalist, iki Marksist, üç de goşist var, sen de ne var?”
Birisi, elini masaya vurup diğerlerine bağırıyor “Bende bir Kavacı, iki Rızgarici, üç Partizancı var, sen de ne var?” Cevap gecikmiyor “Bende üç dev-Gençli, iki Devsolcu, bir de Devyolcu var, sende ne var?”
Başka birisi diyalogu din-imana doğru yönlendirerek soruyor. “Bende bir pir, iki dede, üç de ana var, sen de ne var?” O da başkasına soruyor. “Bende üç Fetullahçı, iki Nurcu, bir tane de Nakş-i bendi var, sen de ne var?”
Kimileri de, ne kadar insan hakları savunucusu, hümanist ve çağdaş olduklarını göstermek için, çıtayı belden aşağıya indirmekten çekinmiyorlar. “Bende üç homo, iki tane de lezbiyen var, sen de ne var?” Cevap gecikmiyor “Bende iki travestiyle bir transseksüel var, sende ne var”
Türkiye’de galiba hiç kimse kimliğiyle barışık değil. Kimisi Türkiyelileşmek, kimisi Türkleşmek, kimisi Müslümanlaşmak, kimisi Alevilişmek, kimisi de komünistleşmek istiyor. Bu kişiler bir yere kapağı atmak için, ordan oraya koşup duruyorlar.
Ankara’da ki büyük malmeydanı, sabahtan akşama kadar dolup boşalıyor. Bu güzide malmeydanında, günde bir kaç kere sahip değiştiren mallar bile var.
Ankara canbazları, alıcı kızıştırmak için bağırıp duruyorlar. “Gel vatandaş gel. Mala bak mala. Ne alırsan liraya. Buna derim iyi mal, atan aldı sen de al. Koş vatandaş koş. Coş vatandaş coş.”
Bu renkli seçimin, vatana, millete, Yavru vatan Kısbrısa, Balkan ve Kafkasya Türklerine, Irak Türkmenlerine ve de Türk demokrasisine hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Daha ne diyeyim?
|
|
|
|