|
Hepimiz mebus olduk, bu meclisi doldurduk.
|
2015-06-20 10:58
|
Yılmaz Çamlıbel
|
|
Hepimiz mebus olduk, bu meclisi doldurduk. Neşeliyiz hepimiz, yaşasın düzenimiz.
Yılmaz Çamlıbel
Sevgili okuyucular, Rabbime şükürler olsun, bir seçimi daha, alnımızın akıyla geride bıraktık. Herkes, seçim sonuçları üzerinde ahkam kesip duruyor. Her kes kendini başarılı, diğerlerini ise başarısız buluyor. Üzülenlerle sevinenlerin haddi var hesabı yok.
Seçim süresi boyunca, partidaşların, dindaşların, canların, ülküdaşların, yoldaşların konuşmalarını; sağcıların, solcuların, futbolcuların vaatlerini dinledik. Birbirlerine kurdukları tuzakları seyrettik. Birbirlerine attıkları iftiralara, ettikleri yalanlara, ayak altına karpuz kabuğu koyanlara şahit olduk. Yalan dolan, laf sokuşturma, kasetle tehdit etme, pabucunu ters giydirme, kıç üstü oturtma gırıla gitti.
Sakın “bunca olanlardan sonra, bu muhterem zevat birbirlerinin yüzüne nasıl bakıyorlar?” diye meraklanmayın. Bunların büyük bir bölümü, kaşarlanmış insanlardan oluşuyor. Onlar, bu işlerin piri olmuşlar.
Nitekim bi insanlar, Mecliste birbirlerine rastladıklarında, selamlaştılar. Birbirlerine sarılıp öpüştüler. Seçimin ülkeye, millete ve Türk parlementosuna hayırlı ve uğurlu olması temennisinde bulundular.
Bunların, ne kaşarlanmış insanlar olduğunu gelin bana sorun. Ben şahsen bu yanar-döner zevatın, bu politika cambazlarının, bundan sonra ne yapacaklarını biliyorum.
Sevgili yurttaşlarım, benim merak ettiğim esas konu şu. Hele biyol diyiverin, bundan sonra, sizler ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Bunca düzenbazlık, sahtekarlık, hırsızlık, iftira ve aldatmaya sessiz mi kalacaksınız? “Bu için raconu böyledir” diyip, sesinizi kesip yerinize mi oturacaksınız?
Seçim meydanlarında sizleri gaza getirmeye çalışan politika cambazlarını taklit ederek sizlere soruyorum. Bu sahtekarlardan hesap soracak mısınız? Bunların yüzlerine tükürecek misiniz? Tükürecek misiniz? Bunları kapıdan kovacak mısınız? Kovacak mısınız?
İçinde yaşadığınız bozuk düzeni değiştirmek için, el ele verecek misiniz? Birlik olacak mısınız? Hele bir diyiverin birlik olacak mısınız?
“Bizler böyle yönetilmek istemiyoruz, bu sahte demokrasinizden bıktık, bu aldatma ve sömürme düzeni değişsin.” diye bağıracak mısınız? Bağıracak mısınız?
Türk Müslümanının, Kürt Müslümanının sırtına binmesine itiraz edecek misiniz? Türk Alevilerinin, Kürt Alevilerini kullanmasına izin verecek misiniz? Türk solcularının, Hegel, Engel, Marks, Lenin adına, Kürtlere tuzak kurmalarına göz yumacak mısınız? Yaradana sığınıp bunların alnının ortasına, şöyle bir yumruk vuracak mısınız?
“Yeter ulaaaaaan” diye bağıracak mısınız? Bağıracak mısınız? Bu gizli ırkçıların, faşistlerin gözünün içine bakarak, şöyle Adana işi kallavi bir küfür savuracak mısınız?
Hadi, yüreğimin ateşini söndürecek bir şeyler söyleyin ki, ben de yazıma devam edebileyim.
İlk kez toprağı tohum eken, ilk hayvanı ehlileştiren, ilk şehri kuran, ilk kez demir döven Mezopotamya halklarına selam olsun. Astronomiyi, matematiği, mimariyi, tıbbı, geometriyi bulan Mısır halklarına selam olsun.
Zalim Dahaq’ın karşısına Kawa isimli kahramanı meydana sürerek, yörenin zulüm düzenini yerle bir eden Kürdistan halklarına selam olsun.
Kadı Muhammed’e, Molla Mustafa Barzani’ye, Şêx Saîd’e, İhsan Nurî Paşa’ya, Biroyê Hesikê Tellî’ye, Seyit Rıza’ya selam olsun.
Son 90 yıldan bu yana, Kürt halkının hak-hukukunu savunanlara, özgürlük mücadelesini omuzlayanlara, bunun için ölümü göze alanlara selam olsun.
Selam olsun sizleri doğuran anaya. Selam olsun sizleri eğiten ustaya. Selam olsun sevgi dolu yüreklere. Selam olsun yan yana konulan bileklere. Selam olsun ulusal birlikten yana olanlara. Selam olsun Kürt ulusal ve toplumsal kurtuluş mücadelesinin yiğit neferlerine.
|
|
|
|