2025-01-16
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Yılmaz Çamlıbel
 
Başıbozuk
2015-09-01 20:58
Yılmaz Çamlıbel
Askerlik yapanlar bilir, Türk ordusunun kendine özgü çok enteresan bir kışla edebiyatı vardır. Örneğin biz onlara asker, kendimize de sivil deriz. Onlar ise kendilerine asker, bize de başıbozuk diyorlar.

Onlara göre, aynı şekilde giyinen, aynı şekilde düşünen, aynı şekilde yürüyen, konuşan, ağlayan, gülen insanlar ancak geleceğe güvenle bakan onurlu bir toplum oluşturabilirler. Tornadan çıkmış civatalar gibi bir birlerine benzeyen kişiler, makbul ve makul insanlar olabilirler.

Bu tür bireyler ancak uyum, güven, barış, refah ve mutlu bir ortaklık oluşturabilirler. Aynı ideolojik, politik, dini, ahlaksal anlayışa sahip insanlar ancak, bilim, teknik, sanat ve edebiyat alanlarında çağdaş bir seviyeye ulaşabilirler.

Böyle bir ulus yaratmak için, oluşturulan dairenin dışına çıkmak isteyenleri asi, terörist, anarşist, düzen bozan, vatan hainleri olarak nitelindirirler. Bu kimselerin başında sopayı eksik etmemek, kurulu düzeni bozmalarına izin verilmemek gerektiğine inanırlar.

İşte bu nedenlerle Türk ordusu, birbirlerinden farklı düşünen, farklı giyinen, farklı konuşan insanlara “Başıbozuk” diyorlar. Çok renkli, çok sesli yaşamı kaos ve anarşi olarak nitelendirirler.

Türk kışla düşüncesi, ahlakı ve kültürü kendine özgü farklı bir alt yapıya sahiptir. En büyük özelliği, hamaset üzerine oturtulmuş olmasıdır.

Örneğin Türklerin her şeyi büyüktür. Onun için herkesin bir millet meclisi vardır, Türklerinki “Büyük Millet Meclisidir.” Herkes düşmanına taarruz eder, Türklerin ki, “Büyük taarruz olur.” Nutuk atan her kes sözlerine “Büyük Türk milleti” diye başlarlar. “Büyük Atatürk, Büyük nutuk, Şanlı Urfa, Kahraman Maraş....” uzat uzatabildiğin kadar.

Lafı fazla uzatmıyalım temel amaçları, uygulanan ırkçı üniter eğitim aracılığıyla, büyüklerin emrine gözü kapalı itaat eden, erdemli, yurtsever insanlar yetiştirmek, onları her türlü sorunu çözen birer süpermen haline getirmektir.

Daha önemlisi, bu süpermen generaller eliyle, sivilleri denetim altına almak, halk oyuyla seçilmiş meşru kurumları devre dışına atarak, kurdukları yasadışı illegal kurumlar aracılığıyla ülkeyi bizzat yönetmektir.

Aşağıdaki laflar, mevcut tabloyu gözler önüne seren çarpıcı bir örnektir. “Türk askeri hiç bir şeyden korkmaz. Türk askeri acıkmaz, susamaz, uyumaz.” Şu akıl, gerçek ve bilim dışı laflara bakar mısınız?

Son günlerde yoğun biçimde tartışılan Yarbay Mehmet Alkan ile, Yüzbaşı Ali Alkan kardeşlerin durumu da bu konuya çarpıcı bir örnektir.

Herkes gibi ben de televizyonda seyrettim. Yarbay Mehmet Alkan, iç savaş ortamında yaşamını yitiren kardeşi yüzbaşı Ali Alkan’ın tabutu başanda büyük bir acı ve gerilim içinde ülkeyi yönetenlere oldukça yumuşak ve seviyeli eleştiriler yöneltiyordu.

Bu nedenle, Yarbay Mehmet Alkan, ırkçı, üniter, totaliter, yasakçı Kemalist ideolojisiyle beyni yıkanmış onlarca asker- sivil insanların saldırısına uğradı. Onlara göre Yarbay Mehmet Alkan’ın tavrı süpermenliğe yakışmıyordu. Bu ancak başıbozuk kimselerde görülen bir zaaftı. Kahraman bir Türk subayı bu zaaf içine düşmemeliydi.

Öyle ya! Nasıl olur da anlı Şanlı Türk ordusunun bir yarbayı, kardeşinin ölümü üzerine böyle bir zaaf içine girebilirdi? Bu durumda Türk subayına yakışan doğru şey eleştirmek değil, “Vatan soğolsun. Ben de şehit olmak istiyorum” demekti.

Kafayı yemiş bu toplum daha ne kadar bu düzeni sürdürmekte ısrar edecek yaşayıp göreceğiz.


Print