2025-01-16
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Yılmaz Çamlıbel
 
Üç Kürt kadınını kim öldürdü?
2013-01-31 12:01
Yılmaz Çamlıbel
Haftalardır, Paris’te öldürülen üç Kürt kadınını konuşuyoruz. Onlarca seneryo ortaya çıktı.

Ben de günlerdir bu konu üzerine kafa yoruyorum. Elle tutulur bir neticeye varamadığımı itiraf ediyorum. Konu hakkında nasıl düşündüğümü sizlere aktarayım, belki sizler olayı aydınlatan bir yorumda bulunursunuz.

Olayın geçtiği yer, Paris’in merkezi istasyonlarından biri. PKK’ye ait olan dernek, bu istasyonnun yanında bulunuyor. Bölgeyi gözetim altında tutmak için, etrafa bir çok kamera yerşleşterelmiş durumda. PKK derneğine ancak şifreyle girilebiliniyor. Cinayet, öğle vakti, ucuna susturucu takılmış bir silahla işlenmiş. Cani, elini kolunu sallayarak mekana girmiş ve elini kolunu sallayarak dışırı çıkmış. Öldürülen üç kadın PKK üyesi ve Avrupa’da yaşıyorlar. Şimdi konu üzerine yoğunlaşmaya başlayalım.

PKK, üniter, totaliter ve militarist bir örgüt.

Kendi gibi düşünmeyenleri ajan ve hain olarak nitelendiriyor, gerektiğinde infaz ediyor.

Kendini Kürt halkının tek temsilcisi olarak nitelendiriyor.

İsmini, ideolojisini ve stratejik hedeflerini, habire değiştirip duruyor.

Bu nedenle, sol ve sağ sapma arasında, ilkesiz bir biçimde gidip geliyor.

Bu gün hain dediğine ertesi gün kahraman, kahraman dediğine ise hain diyor.

PKK’nin içinde çeşitli ülkelerin ajanları cirit atıyor.

En çok Türk ajanları var. Bunlardan bazıları PKK nin üst düzey yöneticileri.

PKK’nin içinde CİA, MOSSAT, KGB ajanları var.

İçinde İran’ın Savak, Suriye ve Irak’ın Muhabarat elemanları var.

Almanya’nın, İngiltere’nin, Fransa’nın ajanları var.

PKK’nin içinde, beyaz zehir ve silah kaçakçılığı yapan savaş baronların temsilcileri de var.

Ayrıca, saydığım bu istihbarat örgütlerinin tümünün, rakip istihbarat örgütlerinin içine sızdırdığı ajanlar da var.

PKK, kimin elinin kimin cebinde olduğu bilinmeyen, at iziyle it izinin, sapla samanın bir birine karıştığı bu maddi ortam içinde siyaset yapıyor ve savaşıyor.

Ortadoğu, dünya kapitalist-emperyalist sisteminin beslendiği önemli enerji kaynaklarının üzerine oturuyor. Sanayileşmiş ülkeler, bu kaynaklardan azami çıkar sağlamak için, bir birleriyle dişediş bir talan ve sömürü mücadelesi yürütüyorlar.

Üste çıkmak için, insanları, partileri ve devletleri ustaca kullanıyorlar. Bunun için akıl durdurucu projeler yapıyorlar, paralar harcıyorlar. Bu karmaşa sonucunda Ortadoğu, yüzlerce düğümün bulunduğu, bu nedenle çözülmesi zor bir yün yumağına benziyor.

Bu nedenle sanayileşmiş ülkelerin istihbarat örgütleri Ortadoğu’da cirit atıyorlar. Kendi elleriyle yarattıkları kaos ortamında, gırtlak gırtlağa sürdürülen bir rekabet içinde bulunuyorlar. Üste çıkmak, öne geçmek için her kesi kullanıyorlar. Her türlü kirli işi yapıyorlar. Yaptıklarını bir diğerinin üstüne atıyorlar. Amaçlarına ulaşmak için Ortadoğu devletlerini, halklarının insanlarını ve partilerini maşa ve tetikçi olarak kullanıyorlar.

Tüm bu nedenlerden dolayı, bölgede yaşayan birey, parti ve devletlerin büyük bir bölümü, kime hizmet ettiklerini, niçin ve kimin için savaştıklarını, bilmemekteler.

Bunların çoğu, deryada başı boş yüzen, bir birine değdiklerinde hem kendilerini ve hemde diğerlerini tahrip eden serseri mayınlara benziyorlar.

Tüm bu nedenlerle, Ortadoğu’daki kaos içinde meydana gelen, etnik, toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olaylarla ilgili yorumlarda bulunmak zorlaşmaktadır.

Ben de, Pariste öldürülen üç Kürt kadınının trajik ölümünü, yorumlamakta, tahminlerde bulunmakta zorlanıyorum.

Ama bir şeyden kesinlikle eminim. Hayata stratejik bakan, donanımlı, birikimli, öngörülü bunca usta aktörlerin yer aldığı bu mücadelede, bu tür niteliklerden yoksun olan PKK’nin, en rahat kullanılacak örgüt olduğundan kesinlikle eminim.
Print