|
Doğru yerde saf tutmak
|
2013-02-14 19:12
|
Yılmaz Çamlıbel
|
|
Dünyanın iki kutuplu olduğu dönemde, insanlar, örgütler, partiler ve ülkeler, iki ana ideolojik eksen üzerinde saf tutmuşlardı. Ya Sovyet’lerin başını çektiği sosyalist ya da Amerika’nın başını çektiği kapitalist sistemden yanaydılar. İki patron da, koyunlarını karşı tarafa kaptırmamak, onları denetim altında tutmak için yasakçı, baskıcı, totaliter ve militarist bir uygulama içindeydiler.
Dünya kapitalist sistemine göre, toplumsal sorunları barışçı diyaloglarla, reformist politikalarla çözmeyi savunmak komünizme hizmet etmekti, komünistlik yapmaktı. Dünya sosyalist sistemine göre de, reformist politikalar dünya kapitalist sistemine teslim olmaktı, devrimin tekerine çomak sokmaktı. Her iki taraf da insanların, üçüncü bir seçenek peşinde koşmalarına izin vermiyorlardı.
Şimdi tek kutuplu bir dünyada yaşıyoruz. Ama dünyamız yine, iki ana eksen üzerinde saf tutmuş bulunuyor. Bu iki hattı, statükocular ve reformistler biçiminde isimlendirebiliriz.
Biz, dünyayı bir yana bırakıp Türkiye’ye ve Kürdistan’a bir göz atalım.
Dünyanın tek kutuplu hale gelmesi, globalizm, paranın ve emeğin mobilize olması, hak, hukuk, adalet ve demokrasi taleplerin ivme kazanması, Türk ve Kürt halklarını, reformist eksen üzerinde saf tutmaya zorluyor, itiyor.
Türk devletinin kuruluş politikası olan Kemalizmi savunan kişiler, örgütlerle, asker-sivil bürokrasi ve egemen çevreler, statükonun değişmesine karşı çıkıyorlar. Kurulu düzenin sömürdüğü ve baskı altında tuttuğu zayıf kesimler ise, değişim ve dönüşümden, reformist politikalardan yana tavır koyuyorlar.
Kürt halkının, TC’nin kuruluşundan bu yana kararlılıkla sürdürdüğü ulusal mücadele, Güney Kürdistan’ın geldiği aşama, TC’nin Avrupa Birliğine tam üye olma istemi, globalizm, paranın ve emeğin mobilize olması, Türk yöneticilerini reformist adımlar atmaya zorluyor. AKP’nin değişim-dönüşüm yanlısı politikalara yönelmesinin temel nedeni, işte bu durumdur.
Şimdi alanı biraz daha küçültüp, Kürt ve Kürdistan sorununa gelelim.
Türkiye’de biri legal, diğeri illegal olan iki Türk devleti var. Kürt-Türk, patron-işçi, sunni-Alevi, kadın-erkek, dindar-laiklerin grupların yanında, bu iki Türk devleti de, bir birlerine karşı dişe diş bir mücadele yürütüyorlar.
Türk Derin Devlet’i, merkezinde Türk güvenlik güçlerinin, çevresinda akademisyen, gazeteci, patron, sendikacı, edebiyatçı ve sanatçının yer aldığı bir çok çete kurmuş bulunuyor. Bu çeteler, bilinç karartan, hedef şaşırtan pravakosyonlar düzenliyor, haraç topluyor, cinayetler işliyor, halkı terörize ediyor, halk oyuyla seçilen hükümetleri deviriyorlar. Kurulu düzenin devamı için, her türlü yasadışı işleri örgütlüyorlar ve yönetiyorlar. Bu kesim, Kürtlerin temel insani haklardan yararlanmasına bile izin vermiyorlar. Bunun için her türlü insaf, ahlak ve hukuk dişi uygulamalara baş vurmaktan çekinmiyorlar.
Bu somut durum karşısında kendimize, “Kürt sorununu çözmek isteyen kişi, kurum ve partilerin ne yapması gerekir?” sorusunu sorup cevabını vermemiz gerekiyor.
Hem Türkiye’de hem de dünyada insanlar iki eksen üzerinde kümelenmiş mi? Evet.
Bu hattın birisi mevcut durumu, diğeri ise değişimi savunuyor mu? Evet
Türk derin devletinin başını çektiği, rkçı, totaliter, militarist ve faşist kesimler statükoyu, AKP hükümetinin başını çektiği kesim ise, (yukarıda sıraladığım nedenlerle) değişim ve dönüşümü savunuyor mu? Evet
Bu durum karşısında, Kürt sorununun çözülmesini isteyenler, acaba hangi yerde saf tutmaları gerekiyor?
Hepimiz biliyoruz ki, bazı Kürtler statükocuların safında, bazılarıda reformistlerin safında yer alıyorlar.
Reformistlerin safında yer alanlar şöyle düşünüyorlar. Radikal devrimlerle düzen değiştirmek devri geride kalmıştır. Ezilenler, hedeflerine artık adım adım yürüyerek mücadeleyi kazanıyorlar. Kürtler, Kürt ulusal çıkarını her türlü çıkarın önüne koymayı stratejik bir hedef haline getirmelidir. Sonra da, ülkede var olan düzen karşıtı gruplarla, toplumun genel çıkarları için iş ve güç birliği içinde olmalıdır. Kürt aydın ve politikacılarının, Kürt ulusal mücadelesinin önüne konulmuş bariyerleri ortadan kaldıracak her türlü değişim ve dönüşüm politikalarına destek vermelidir.
Statükücuların safında yer alanlar ise şöyle düşünüyorlar. AKP, Amerika’nın ehlileştirdiği, dolayısiyle emperyalizme hizmet eden islami bir gruptur. AKP, demokrasiyi yıkıp yerine şeriat düzenini getirmek için takkiye yapıyor. Göstermelik yeniliklerle Kürtleri kandırıyor, onu islamiyetin içine çekip eritmek, yok etmek istiyor. v.s.
Sizce, bu görüşlerden hangisi, Kürt ulusal mücadelesini güçlendirir, hangisi zayıflatır? Önce iyi düşünün, sonra karar verin. Doğru karar vermeniz halinde, Kürt ulusal ve toplumsal kurtuşuna katkı sunarsınız. Yanlış karar vermeniz halinde ise, mücadeleyi bataklığı sürüklersiniz. Bence, tablo bu kadar nettir.
|
|
|
|