|
İnsanlar ve kimlikler
|
2013-05-17 22:59
|
Yılmaz Çamlıbel
|
|
Dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, her insanın birden fazla kimliği vardır. Yaşadığımız toplum içinde, bir kimliğimizle ezen sömüren, diğer bir kimliğimizle ise ezilen sömüren durumundayız. Keza bir kimliğimizle efendi, diğer kimliğimizle ise köle konumundayız.
Bu kimlik karmaşası yüzünden, insanların önemli bir bölümü, içinde yaşadığı toplumdaki siyasi, ekonomik, kültürel ve toplumsal mücadelelerde, yanlış yerde saf tutarlar ve kendilerine zarar verir hale gelirler.
Her insanın, bir ırk, sınıf, cins, ideoloji, kültür, dil, din ve mezhep kimliği vardır. Bu kimlikler, toplum içindeki statümüzü belirleyen ana kimliklerimizdir. Meslek, doğup büyüdüğümüz yer, hemşehrilik, spor kulübü taraftarlığı, cinsel tercih, müzik, yeme içme, giyinme zevki gibi kimliklerimizi de yan kimlikler biçiminde nitelendirebiliriz.
Peki, toplumsal mücadeleler içinde, bu kimliklerimizin hangisi bir diğerinden daha önemlidir? Bunu nasıl tayin edebiliriz. Yani bu kimliklerimizi nasıl doğru bir önem sıralamasına tabi tutabiliriz?
Yanlış anlaşılmasın, ben bu konuda tüm insanları kapsayan bir şema çizmek niyetinde değilim. Zaten bu doğru bir davranış da olmaz. Ben, kendimi baz alıp, bu konudaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu vesile ile sizler de kendinizi test etmiş olursunuz.
1-Her şeyden önce hepimiz insanız. Yani insanlık hepimizin ortak paydasıdır. Kısacası insanlık, hiç birimizi dışarda bırakmayan en önemli kimliğimizdir. Aşağıdaki kimliklere sahip olmamız için de, önce insan olmamız gerekir.
Zira yılanın ulus, öküzün sınıf, aslanın din, sineğin mezhep kimlikleri yoktur. Diğer bir deyişle, solcu, sağcı, liberel veya faşist hayvan yoktur. Bunlar, sadece insanlara özgü kimliklerdir. Bu nedenle listenin birinci sırasına insan kimliğimi koyuyorum.
Bu nedenle, her şeyden önce insanlar arasında güçlü bir insani ilişkinin kurulması gerektiğine inanıyorum.
2-Ülkesi işgal edilmiş, varlığı inkar edilmiş, günümüzde hala temel insani ve ulusal hakları gaspedilmiş bir halkın mensubu olduğum için, listenin ikinci sırasına ulus kimliğimi koyuyorum. Tüm Kürtlerin ulusal çıkarı her türlü çıkarın önüne koyması gerektiğine inanıyorum.
Kürt halkı ulusal kaderini belirlediği gün, ben ulusal kimliğimi, listenin ikinci sırasından aşağıya indireceğim.
3-Bazı kimliklerim nedeniyle, yaşadığım toplum içinde, ezilen, sömürülen, horlanan bir kişiyim. İnsani ve ulusal hakları gaspedilen birisiyim. Ayrıca dünyamızda acımasız bir sömürü çarkı dönüyor. Bu nedenlerle kurulu düzene karşıyım, değişim ve dönüşümden yanayım. İşte bu nedenlerle sosalist kimliğimi, yani ideoloji kimliğimi listenin üçüncü sırasına koyuyorum.
4-Dünya genelinde, erkek egemen ideolojinin kadınlara baskı uyguladığını, kadınların ikinci cins haline getirildiğini biliyorum görüyorum. Bu nedenle erkek olduğum halde, cins konusunda erkeklerden değil, kadınlardan yana tavır koyuyorum. Bu nedenle listenin dördüncü sırasına, cins kimliğini koyuyorum.
5-Dindar bir insan değilim, ama bazı dinlerin ve dindarların baskı altında tutulduğunu, inanç özgürlüğünün ayaklar altına alındığını biliyorum, görüyorum. Bu nedenle ateistler de dahil olmak üzere, dünyada var olan tüm inançların eşit ve özgür olmasından yanayım. Bu nedenle din kimliğini listenin beşinci sırasına koyuyorum.
6-Keza hiç bir mezhep yanlısı değilim. Ama bazı mezheplerin aşağılandıklarını, baskı altına alındıklarını biliyorum, görüyorum. Bu nedenle dünyada var olan tüm mezheplerin eşit ve özgür olmasıdan yanayım.
7-Tüm dil ve Kültürler, milyonlarca insanan milyonlarca senede yarattıkları değerlerin bir toplamıdır. Bu nedenle de insanlığın ortak malıdır. Her dil ve kültür insanlık bahçesinin bir çiçeğidir. Bunlardan birinin kaybolması, insanlak bahçesinde eksilen bir renk ve kokudur. Bunları koruyup kollamak, tüm insanların ortak görevidir, doğal hakkıdır. Bu nedenlerle, dil ve kültür kimliğini, listenin yedinci sırasına koyuyorum.
Özellikle Kürtlerin, kimlik sıralamasında ciddi yanlışlıklar yaptığına inanıyorum. Örneğin dindar Kürtler, din kimliğini ulusal kimliğinin önüne, sosyalist Kürtler sınıf kimliğini ulusal kimliğinin önüne, Alevi Kürtler mezhep kimliğini ulusal kimliğinin önüne, bazı Kürt kadınları da feminist kimliğini ulusal kimliğinin önüne koyuyorlar.
Bu nedenle Kürtler, hayatın her alnında, Türklerin kuyruğuna takılmak, onların baskısı ve emir komutası altında yaşamak zorunda kalıyorlar. Bu ilşki sonucunda, Türklük üst kimlik, Kürtlük de alt kimlik konumuna geliyor. Kimlik karmaşası içinde bocalayan Kürtler, ulus kimliğini sınıf, cins, din ve meshep kimliğine kurban ederek, baltayı kendi ayaklarına vuruyorlar.
Sonuçta, Kürt ulusal kurtuluş ideolojisi sulandırılıyor, içi boşaltlıyor ve dejenere ediliyor. Kürtlerin bilinci karartılıyor, hedef şaşırtması veriliyor, maniple ediliyor.
İşte bu nedenlerle, hikmetinden sual olunmaz birileri bize “Vur” diyince vuruyoruz. “Niçin, ne için, kimin için vuruyoruz? Vurmanın sonunda ne kazanacağım, ne kaybedeceğim?” diye düşünmüyoruz.
Bu sefer birileri çıkıp bize “Dur” diyor. Bu sefer de “Niçin, kimin için, ne amaçla duruyorum, durmanın sonunda ne kazanacağım, ne kaybedeceğim?” diye kendimize sormuyoruz.
İşte bu nedenlerle, böylesine savaşçı, direngen, onurlu ve kaderini tayin etmede kararlı duruş sergileyen Kürt halkı, hala sürünmeye ve kimliksiz yaşamaya devam ediyor.
|
|
|
|