2025-01-16
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Yılmaz Çamlıbel
 
Kürt müsün? Müslüman mısın?
2013-11-01 17:14
Yılmaz Çamlıbel
Bu, sıkça kullandığım bir tabirdir. Bu durum, siz değerli okuyucuların da dikkatini çekmiş olabilir. Hoş görünüze sığınarak, bunu bir kere daha kullanmak zorunda kaldım.

Efendim, 1943 yılının eylül ayında, ilkokula başlayalı henüz bir hafta olmuştu. Bir gün tam donanımlı iki jandarme eri sınıfımızın kapısını açıp içeri girdiler.

Günün moda deyimiyle öğretmenimizle “anlaşılmayan bir dille” konuşmaya başladılar. Sonra beni derdest edip yani (tutuklayıp) sınıftan dışarı çıkardılar. Beni önlerine katıp kaymakamlık binasının önüne götürdüler.

Binanın önünde, kasalı büyük bir kamyon duruyordu. Kamyonun içi ev eşyalarıyla doluydu. İki annem ve on kardeşim kamyondaki eşyaların üstünde oturuyorlardı.

Beni de şöför muhallinde bulunan babamın yanına bindirip, Çorum’un Alaca Kazasına sürgüne gönderdiler. Yani henüz yedi yaşındayken, devletin insanlık dışı vahşi Kürt politikasıyla tanışmış oldum.

İlkokula Alaca’da başladım. Bir tek kelime Türkçe bilmiyordum. Cetvel, sopa, tokat, tekme ve yumruklar eşliğinde Türkçe öğrenmeye başladım. Ulu önder Atatürk’ün buyurdukları gibi, az zamanda çok mesafe kaydettim.

Zaman içinde, aile bireyleriyle Türk komşularımız arasında tercümanlık yapma seviyesine ulaştım. Babam beni radyosu bulunan kahveye götürüyordu. Okunan ajansı (haberleri) ona açıklıyordum. Zira babam da doğru dürüst Türkçe bilmiyordu. Anlayacağız, ben ailemizin bağrından doğmuş ve Türkçe konuşmasını bilen bir kahramandım.

Mahallemizin bakkalı, beyaz saçlı, güler yüzlü, sevecen ve sempatik bir ihtiyardı. Ne zaman bir şey almak için dükkanına gitsem, adam beni ellerimden yakalıyıp “söyle bakiyim, sen Kürt müsün yoksa Müslüman mısın?” diye sorardı.

Müslümanım dediğimde “demek sen Kürt değilsin.” diyip kahkahayla gülerdi. Kürdüm dediğimde “demek sen Müslüman değilsin.” diyip basardı kahkahayı. Akıl edip hem Kürdüm hem de Müslümanım diyip adamın alaylarından kurtulamıyordum.

Kısacası, bu sevimli ve sempatik ihtiyar, benim belalımdı. Herif beni fıtık ediyordu, çıldırtıyordu.

Ortadoğu’nun, Balkanların ve Kafkasya’nın en büyük devrimcisi olan Öcalan’ın bir islam konferansı düzenlemesi için müritlerine emir yolladığını okuyunca, Alaca’nın Cumhuriyet Mahallesindeki bakkalımızı hatırladım.

Apo, politika sahnesine ilk çıktığında kendisini “Serokê Netewî” yani ulusal başkan, führer ilan etmiş, “Bağımsız birleşik, sosyalist Kürdistan” için militanlarına savaşın emrini vermişti. Ona göre, Kürtler dört devlet arasında bölünmüş Kürdistanı önce sömürge zincirinden kurtaracak, sonra dört parçayı birleştirecek, daha sonra da feodal üretim ilişkileri zincirinden kurtulamamış Kürt halkıyla, Marksist-Leninist bir devlet inşa edecekti. Bu yeni devlet ve rejim, dünyaya yeni bir nizam verecekti. Her kes parmağını ısırıp kalacaktı.

Bu projeye destek verenler kahraman, vermeyenler ise ulusal hain ilan edilmişti. Böylece bir anda, Kürtlerin küçücük bir bölümü kahraman, kahır çoğunluğu ise hain konumuna gelmişti.

Ulusal başkanın verdiği emir gereği, Apocu militanlar bu hedefe kitlendiler. Dil, din, mezhep, kültür, örf ve adetlerini bir yana atıp, her kese parmak ısırtacak bir komünist olmak için, var güçleriyle çalışmaya başladılar.

Bir taraftan komünist olma projesi yürülürken, diğer taraftan “Kürt Müslümanlar Birliği, Kürt Aleviler Birliği, Kürt Yezidiler Birliği” isimli dernekleri kurdular. Kürt Halk Önderi Apo, son olarak da Kürt İslam Kongresinin toplanması emrini verdi.

Kırk yıl süren siyasi çalışma, otuz yıl süren savaş, toprağa verilen kırk bin şehit, yıkılan dört bin köy, göçmen konumuna düşen üç milyon insan ve dibe vurmuş bir ekonomi sonucunda kahraman Kürtler, ulu önderinin tam istediği kalitede komünist olma aşamasına gelmişken, başkanın verdiği emir gereği, geriye çark edip, yüzlerini yineden kıbleye döndüler.

Kimine göre “kilise-cami) kimisine göre (kışla-cami) kimine göre (sağcı-solcu) kimine göre (dindar-laik) kimine göre (kahraman-hain) Kimine göre de (Komünist Müslüman) kıskacına sıkışmış durumdayız.Toplum bu kimlik karmaşası içinde kafayı yeme durumuna gelmiş bulunuyor. Her kes bir birine büyük bir merakla soruyor “sağcı mısın solcu musun? Kürt müsün Müslüman mısın?”

Gerçekten biz neyiz? Kürt mü, Komünist mi, liberal mi? Sosyal demokrat mı? Müslüman mı? laik mi? Alevi mi? Yêzîdî mi? Apocu mu? Hain mi kahraman mı?

Hey! Kemalizmin üniter idolojisiyle beyni zehirlenmiş ulusal önder, bir karara var artık. Komünist mi olalım, yoksa Müslüman mı? Bak ne istiyorsan yapıyoruz. “Vur diyorsun vuruyoruz. Dur diyorsun duruyoruz. Öl diyorsun ölüyoruz. Bizden daha ne istiyorsun heval? Allahtan korkmuyorsan, Marks’tan kork. Muhamet’ten utanmıyorsan, Lenin’den utan” daha ne diyeyim sana?

Print