2025-01-16
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Yılmaz Çamlıbel
 
Türk derin devleti, makas değiştiriyor
2017-01-19 19:18
Yılmaz Çamlıbel
Son yıllarda, Türk dindarlarıyla Kemalistler arasında düşük yoğunluklu bir çatışma yaşanıyor. Bunun nedenini anlamamız için, biraz geriye gitmemiz gerekiyor.

Avrupa feodalizminde üretim araçlarının mülkiyeti şahıslara aitti. Bu mülkiyet yapısı gereği Avrupa’da ciddi bir sermaye birikimi sağlandı. Sermaye, sermaye sınıfını, sermaye sınıfı ise kapitalist ideolojiyi yarattı. Bu ideoloji de ulus devletlerin kurulmasına vesile oldu.

Asya feodalizminde ise toprağın mülkiyeti Allaha aitti. Şahlar padişahlar, Allah adına bu mülkiyeti istediği şahsa verir, istediği zaman da geri alırdı. İşte bu nedenle Asya feodalist düzende sermaye birikmedi. Dolayısiyle, sermaye sınıfı, kapitalist ideoloji ve çağdaş ulus devletleri de ortaya çıkmadı.

Çağdaş burjuva sınıfının ortaya çıkmadığı, ama ulus devlet olma şartlarının olgunlaştığı yerlerde, Burjuva Demokratik Devrimine, küçük burjuvalar öncülük etti.

Bu tür toplumlardaki sosyalist ve milli demokratik devrimler, sancılı, hastalıklı, ilkesiz ve kıblesiz bir seyir izledi. Türkiye Cumhuriyeti, bunun çarpıcı bir örneğidir.

Kemalistler, devrimi gerçekleştirip kökleştirmek ve bir ulus devlet kurmak için zora başvurdular. Yasak, baskı ve katliamlar yaptılar. Kürtler, emekçiler ve dindarlar başta olmak üzere, kurulu düzene karşı çıkan toplumsal muhallefet gruplarını bir ateş çemberinin içine aldılar. Toplumu ırkçı faşist yöntemlerle yönettiler.

Üniter Kemalist ideolojiyi kitlelerin beynine şırınga etmek için, sistematik bir propaganda çarkı çevirdiler ve toplumu sürüleştirdiler. Askeriyeyi, mülkiyeyi, adliyeyi, okul, kışla ve mabetleri bu sistemin propaganda alanı haline getirdiler.

İnsanları ana dilinden, sınıf, ırk, din ve mezhep kimliklerinden, babalarının şalvarından, analarının yazmasından utanır hale getirdiler. Türk ve Kemalistleri soylu, diğer insanları ise soysuz bir statü içine sıkıştırdılar.

CHP’nin il başkanları, şehirlerin valisi ve belediye başkanlığı görevini de yürütüyorlardı. Yani Türkiye, bir parti devletiydi ve faşist yöntemlerle idare ediliyordu.

1946 yılında çok partili rejime geçildi. Demokrat Parti, 1950 yılında yapılan seçimi kazanıp iktidar oldu. CHP muhalefet konumuna geçti. Ama Türkiyeyi hala Kemalist bürokrasi yönetiyordu. Bunun için de bir illegal devlet kurulmuştu.

DP seçimi kazansa da, birbirine bağlanmış olan politika zinciri Çankaya’ya ulaştığında, halk oyuyla iktidar olan DP’nin gücü, adeta sıfır noktasına geriliyordu.

Bu durum uzun yıllar devam etti. Ne var ki halkla Türk Derin Devleti arasındaki iktidar mücadelesi de var hızıyla devam ediyordu. Yapılan her seçimde halk iradesi, Türk Derin Devletinin içine daha çok sızıyor, daha çok güçleniyor ve inisiyatifi ele alıyordu. Şu anda içinde yaşadığımız münakaşa ve çatışmanın ana nedeni de budur. Yani ülkedeki çıngarın ana nedeni, AKP iktidarının Kemalist cuntacıları devlet içinden kovarak, onun yerine İslami cuntaları yerleştirme çabalarıdır. Çünkü Türk Derin Devletini ele geçirmeyenlerin, Türk devletini ve toplumu tek başına yönetmesi mümkün değildir.

Bunu için Türk egemen çevreleriyle onların arkasındaki emperyalist güçler, makas değiştirmeye karar vermiş bulunuyorlar. Yani Türk devletinin ipini Kemalistlerden alıp dindarların eline veriyorlar.

Yani kumarhaneye gidenleri kovuyor, yerine camiye gidenleri atıyorlar. Dans edenlerin işine son veriyor, yerine mevlut okuyanları atıyorlar. Rakı içenleri kovuyor, yerine Zemzem suyu içenleri yerleştiriyorlar.

Kimse kalkıp “AKP yönetiminin sosyal hukuk devleti kurmak için, Türk Derin Devletini tasfiye ettiğini” söylemesin. Bu ırkçı faşist yapılanma, tüm haşmetiyle başımızın üzerinde debelenmeye devam ediyor.

Kısacası ülkede meydana gelin olayların ana nedeni, Dünya Kapitalist Sisteminin çıkarlarını korumak için hazırlanmış olan “Büyük Ortadoğu Projesinin” yürürlüğe sokulmuş olmasıdır.

Bu senaryonun baş aktörü dünya kapitalist sistemidir. Ortadoğu devletleriyle onların liderleri ise bu projenin piyonlarıdır. Siz bunların ağzından çıkan vatan millet, hak hukuk adalet, insan hakları, demokrasi laflarına bakmayın. Hepsi dünya egemen çevrelerinin kendilerine verilen iğrenç ve aşağılık rolü oynuyorlar.

Yazımın başlığına dönerek sözlerime son vermek istiyorum. Kemalistlerin ve İslami kadroların söylediklerine kulak asmayın. Onlar birbirlerine göre ne ilericidir ne de gerici. Ne çağdaştır ne de ilkel. Ne demokrattır ne de faşist. Yani al birine vur ötekine.

Bunlar, her zaman olduğu gibi, süslü püslü laflarla gerçek yüzlerini gizlemeye, toplumumuzu kandırmaya çalışıyorlar. Bunlar, emperyalist ,kapitalist, sömürgeci ağaların verdiği emirleri yerine getiriyorlar. Türk Derin devleti de, kendisine verilen emir gereği, makas değiştiriyor. Ülkenin iktidarı, Kemalistlerden alınıp, dindarlara devrediliyor. Türk Derin devleti de tüm haşmetiyle yaşamaya devam ediyor. Olan biten bu...




Print