|
Yılmaz Çamlıbel |
|
|
|
|
|
|
|
Referandum bilmecesi
|
2017-04-10 19:45
|
Yılmaz Çamlıbel
|
|
Türkiye, önemli bir tarihi dönemece girmiş bulunuyor. Ülkede yaşayan her birey ve toplumsal grubu derinden etkileyecek bir süreçten geçiyoruz. Ülke, olumlu ve olumsuz olaylara gebe. Bu nedenle herkesin şapkasını önüne koyup çok yönlü düşünmesi gerekiyor.
Bilindiği gibi ülkede yaşayan tüm birey ve toplumsal gruplar “Hayır- Evet” ekseni üzerinde kıran kırana, dişe diş bir mücadele yürütüyorlar. Bilinç karartma, hedef şaşırtma, yalan söyleme, ayağının altına karpuz kabuğu koyma, tehdit etme biçiminde yürütülen mücadele nedeniyle bireylerin ve toplumsal grupların dengesi bozulmuş, beyni karışmış bulunuyor.
Geri kalmış ülkelerin tartışma anlayışı bir karabasan gibi üstümüze çullanmış bulunuyor. Evetçiler, bazı konuların olumlu yönlerini öne çıkararak, olumsuz yönlerini arkaya iterek ülkeyi çağdaş bir cennete çevireceklerini söylüyorlar. Hayırcılar ise, bazı konuların olumlu yönlerini küçülterek, olumsuz yönlerini abartarak ülkenin bir cehenneme dönüşeceğini söylüyorlar.
Ülkenin politikası, aşırı uçlara savrulmuş bulunuyor. Kimse kimseyi dinlemiyor, kimse kimseyle anlaşmaya, uzlaşmaya çaba göstermiyor. Bu nedenle konuşma, tartışma, sentezlere varma, proje yapma yetimizi kaybetmiş bulunuyoruz.
Referandum neticesi ne olursa olsun, bu siyasi, sosyal, kültürel ve ahlaksal yapı nedeniyle sorunlarımızı çözmemiz mümkün olamaz. Kürt sorunu tüm ağırlığıyla üstümüze çökmüş bulunuyor. Ekonomi, demokrasi, insan hakları, hukuk, sosyal ve siyasal sorunlar, canımızı acıtmaya devam ediyor. Türk-Kürt, kapitalist-emekçi, alevi-sünni, kadın-erkek çelişkilerinin oluşturduğu anafor içinde, serseme dönmüş durumdayız.
Her insan ve toplumsal grubun her şeyden önce sorunları çözüyor gibi davranmaktan vaz geçmesi, olaylara bilimsel açıdan yaklaşması, radikal çözümlere yönelmesi gerekiyor. Ben, diğer sorunları bir yana bırakıp, Kürt sorunu üzerine bir kaç şey söylemek istiyorum.
Kürt sorunu, ülkede var olan tüm sorunların anahtarı durumuna gelmiş bulunuyor. Onu çözmeden diğer sorunları çözmemiz mümkün değildir. Bu nedenle Kürt sorununun doğru bir tarifini yapmamız gerekiyor. Zira bir hastaya doğru teşhis konulmazsa, doğru bir tedavi de uygulanamaz.
Kürt sorunu bazılarının dediği gibi, bir sınıf, cins, dil, kültür, din ve mezhep sorunu değildir. Kürt sorunu, ulusal bir sorundur ve ulusal projelerle çözülür. Çok kısa bir deyişle Kürt sorunu, Kürt ulusal çıkarını, her türlü çıkarın, kişi, aile, aşiret, parti, başkan, din ve mezhep çıkarının önüne koyarak çözülür.
Bu bağlamda Kürt dindarlarının, “Türk-İslam Sentezi” yapan din kardeşleriyle ciddi bir tartışmaya girmeleri gerekiyor. Örneğin “Kürt-İslam sentezi” kavmiyetçilik ise, “Türk İslam Sentezi” niye ırkçılık olmuyor? Neden camilerde Türkçe vaaz serbest de, Kürtçe vaaz yasak? Ne yani, Allah Kürtçe bilmiyor mu?
Kürt sosyalistlerine de önemli bir görev düşüyor. biz Kürt sosyalistleri uzun bir süre Kürt sosyalistleriyle ayni partilerde çalıştık. Bizler Kürt sorununu gündeme getirdiğimizde Türk dostlarımız hep bize “Yoldaş! Neden durmadan bu konuyu gündeme getiriyorsunuz ? Sosyalist düzeni kurulduğunda, zaten Kürt sorunu kendiliğinden çözülecektir.” diyorlardı. Uzun bir süre bu zokayı yuttuk. Sonra onlarla evlerimizi ayırdık. İşin garibi bu tuzağın hala müşterisi var.
Kürt kapitalistlerine de bir çift sözüm var. Tamam, feodal düzen nedeniyle Kürt burjuva sınıfı bir müddet tarih sahnesine çıkamadı. Şimdi kapitalist üretim ilişkileri içinde Kürdistan’da da burjuva ve emekçi sınıfları ortaya çıkmış bulunuyor. Bu nedenle Kürt burjuva sınıfının artık Türk burjuvalarının Kürdistanı soymasına karşı çıkmaları gerekmez mi? Çünkü kapitalizmin raconu böyledir. Her burjuva kendi emekçilerini soyar, ama başka burjuvaların soymasına asla izin vermez, karşı çıkar. Türk kapitalistleri yüz yıldan beridir Kürdistan’da yaratılan tüm değerleri batıya transfer ediyorlar. Sermayenin Kürdistan’da birikmesine, Kürt ulusal bilincinin güçlenmesine engel oluyorlar. Bu ulusal soygun hala devam ediyor. Peki sizler ne zaman atalarınızın size bıraktığı mirasa sahip çıkacakksınız?
Görüldüğü gibi kapitalist düzenlerde çok katakulli var. Ezilenlerin bilincini karartıyorlar, hedef şaşırtması veriyorlar. Her şey karman çorman. Ben yinede bazı anasının gözü gruplara günün modasıyla bir çağrıda bulunmak istiyorum. Kim bilir belki yola gelirler.
Eyyy Türk dindarları! Allahtan korkun. Eyyy Türk sosyalistleri! Markstan utanın. Eyyy Kürt kapitalistleri! sesinizi çıkarın. Ve eyyy Apocular! Görmüyor musunuz, Ortadoğu yağma Hasanın sofrasına dönmüş bulunuyor. Siz de bir şeyler isteyin artık. Sizler Devlet istemiyorsunuz, toprak ve bayrak da istemiyorsunuz, bunları anladık. Siz de bari bir tabak tırşık isteyin. Hiç olmazsa bir öğün karnınız doyar, ha ne dersiniz?
|
|
|
|
|
|
|