2025-01-16
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Yılmaz Çamlıbel
 
Nerde bizim zamanımızdaki seçimler?
2014-03-29 21:56
Yılmaz Çamlıbel
Kompütürün başına oturduğumda, seçim sonuçları henüz açıklanmamıştı. Bu nedenle, seçim sonuçları üzerine fikrimi açıklamam ve yorum yapmam münkün değil. Bunun yerine sizlere eski seçimlerle ilgili bazı anılarımı sunmak istiyorum.

Önce, sizlere de yabancı gelmeyen bir insan tipinden bahsetmek istiyorum. Bu tip insanlar her vesileyle, geçmişle ilgili her şeyi yüceltir, yenilerini de yerin dibine batırırlar, örneğin:

-Bizim zamanımızda böylemiydi? Yok arkadaş,
büyüğe saygı, küçüğe sevgi kalmamış.
-Nerde bizim zamanımızdaki bereket? Bir simitle üç kardeş doyardık.

-Nerde o muhabbet, o şevk, o hürmet? Günümüzde hiç bir şeyin tadı, tuzu kalmadı.

-Bizim zamanımızda tandır ekmeğinin, manolyanın, yaseminin, çileğin kokusu böylemiydi?

-Nerde o eski mehtaplar? Allah seni inandırsın ay, denizde altın bir tepsi gibi görünürdü. Şimdi öyle mi?

Ben de “Nerde bizim zamanımızdakı seçimler?” diyip yazıma devam ediyorum.

Eskiden sosyal medya yoktu. Yani internet, Twitter, YouTube ve kasetler yoktu. Bizler, seçmen tavlamak, oylarını almak için, kapı kapı dolaşırdık. Seçmenleri derinden etkileyecek flaş haberler uydururduk. Örneğin CHP yandaşları milleti gaza getirmek için “Ey ahali! Duydunuz mu? Menderes Ağrı Dağı’nı Amerikalılara satacak.” DP ‘liler ise “İnönü camileri ahır yapacak .” derlerdi. Servis edilen bu haberler üzerine, millet her iki tarafa basardı küfrü.

Kasabamızda namlı bir dava vekili vardı. Bu kişi, okuma ve yazmayı askerdeki Ali Okulu’nda öğrenmişti. Köylülere 50 kuruş karşılığında dilekçe yazardı. Yazdığı dilekçelerde, “Madaa, behemahal, binanı aleyhin, zati aliniz, haki payınız” gibi Osmanlıca kelimeler kullanırdı. Bu nedenle herkes de onu allem-i cihan zanederdi.

Bu kişi hasta bir CHP’liydi. Seçim zamanlarında kürsiye çıkar ha bire konuşurdu. Elini kürsüye vurarak şöyle derdi. “Top bızde tıfıng bızde. Tank bızde leşker bızde.” Daha sonra elini ahaliye doğru sallayarak “Peki ne var sizde?” diye sorardı. Yani sizin anlayacağınız, eskiden de bir parelel Türk devleti vardı da, biz işin farkında değildik.

Seçim sonuçlanıp, CHP’nin seçimi kaybettiği ilan edilince, kasabamızda cümbüş başlardı. Demokrat Parti’nin ileri gelenlerinin verdiği emir üzerine, CHP yandaşlarının evlerinin önünde davul zurna çalınırdı. Askerde bando çavuşluğu yapan Memet Çavuş, hem zurna çalar hem de “Ankara’nın taşına bak, gözlerimin yaşına bak.” diye türkü çağırarak CHP’lileri fitil ederdi.

Aile olarak biz de bayram yapardık. Çünkü 1943 yılında, CHP tarafından ailece sürgüne yollanmıştık. Çok partili döneme başlayınca, çıkarılan genel af nedeniyle vatanımıza geri dönmüştük.

Babam, Kürt, İslam ve Osmanlı kimlikleriyle öğünen, bu nedenle CHP ve İnönü’ye muhalif bir insandı. Beni de yanına alır, köy köy seçim propagandasına giderdik. Babam ölene kadar Menderes hayranı kaldı.

CHP’nin seçimi kaybetmesi nedeniyle, babam çok mutlu olurdu. Atatürk’e, İsmet Paşa’ya verir veriştirirdi. Büyük bir mutlulukla şöyle derdi, “Hê Hêêêy! çawane Mistoyê Kor, Îsmetê Kerr? Me dîsa tenekekî bi boçika we girêda û hooo kire wa. Hela ev çîye, emê zilma wa ji bêfila wa bînin. Emê bi îzna Xwedê, tac û textên wa welgerînin.”

Babam geceleri bir kaç dengbêji evimize çağırırdı. Onlar, Ağrı, Palo, Dêrsim, Koçgıri Kürt ulusal başkaldırıları üzerine yakılmış ezgileri söylerlerdi. Babam da büyük bir zevkle ve gururla kahvesini yudumlar, sigarasını tüttürürdü.

Bazen de verdiği emir üzerine evin çocukları olarak, el ele tutuşur govend çekerdik. O da gururla bizleri seyrederdi.

Bu arada annem de boş durmazdı. Misafirlere çaktırmadın ellerimize veye cebimize birer tane kırmızı akide şekeri koyardı.

Ah ah! nerde bizim zamanımızdaki seçimler? İnanın şimdikilerin ne tadı var ne de tuzu. Sahi, siz bu seçimden bişey anladınız mı? Kim yalancı, kim hırsız, kim uğursuz. Kim mert, kim namert? kim kazandı, kim kaybetti? Yani ne oldu?


Print