2025-01-16
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Yılmaz Çamlıbel
 
Türk-İslam, Kürt-Sosyalizm Sentezi
2014-04-29 00:17
Yılmaz Çamlıbel
Dünyadaki insanların büyük çoğunluğu, olgulara ve olaylara siyah-beyaz açısından bakarlar. Oysaki içinde yaşadığımız hayat, bir karmaşa yumağıdır. Bu yumak, içinde bir birleriyle uzlaşan ve uzlaşmayan yüzlerce çelişki barındırır.

İçinde yaşanan zamana ve mekana göre bazı zıtlıklar, bir birlerine yaklaşarak bir noktada buluşur. Bu buluşma sonucunda her iki tarafa ait bazı ögeler dışarı atılır, bazıları ise, iç içe geçerek, yepyeni bir olgu, bir sentez ortaya çıkar. Bazı benzerlikler ise, aksine bir birlerini iterek öteleşir.

Böylece bazı düşmanlar dost, bazı dostlar ise düşman konumuna gelirler. Bu değişim ve dönüşümleri göremeyenlerin dünyayı, insanı, tarihi ve sosyal olayları anlaması, yorumlaması, sentezlere ulaşması ve uygulanabilir projeler üretmesi mümkün değildir.

Bunun için dünyanın tüm egemen çevreleri, bu karmaşayı daha da karıştırarak, yönettikleri kitlelerin beynini yıkamaya, bilincini köreltmeye, hedef şaşırtması vermeye çalışırlar. Uzlaşmaz çelişkileri uzlaşırmış gibi yutturmaya kalkarlar ve toplumu yarattıkları bu kaosun içine çekerek aptallaştırırlar.

Bu girişten sonra, Türkiye’de yapılmaya çalışılan Türk-İslam ve Kürt-sosyalizm sentezleri üzerine bir kaç şey söylemek istiyorum.

Malum, din birliği inanç, ulusal birlik ise kan bağı üzerine oturur. Bu durumda, Allah, Muhammet ve Kuran’a inanların tümü (Türk, Kürt, Rus, Bulgar, Yunan, zenci, Kızılderili) bir birinin kardeşidir. Bu kutsal değerleri inkar eden öz kardeşleri ise, onların düşmanıdır.

Ulusal birlikte ise, aynı soydan ve kandan gelen insanların tümü (Hiristiyan, Budist, putperest, ateist farkı gözetilmeden) bir birinin kardeşidir. O soydan gelmeyenler ise ötekidir, karşı cephedendir, hatta düşmandır.

Bu durumda, “Elhamdulillah ben Müslümanım” diyen birisinin Türk ırkçısı “Ben Türk milliyetçisiyim” diyen birisinin de Müslüman gibi düşünmesi ve yaşaması mümkün değildir.

İçine düşülen bu karmaşayı birazcık da olsun düzeltmek isteyen insanların bir bölümü “Ben Türk’üm, sonra Müslümanım” diğer bölümü ise “Ben Müslümanım, sonra Türküm” diyerek, sorunu daha da içinden çıkılmaz bir hale getiriyorlar.

Bu iki sentezi ortaya atanları, cahil veya bilgisiz olarak nitelemek doğru değildir. Bu adamlar, tam tersine analarının gözü insanlardır. Bu anasının gözü kimseler, yaptıkları akıl ve bilim dışı sentezler aracılığıyla toplumun bilincini karartarak, hedef şaşırtması vererek, kurulu düzeninin savunucuları ve destekçileri haline getiriyorlar. Günümüzde dindar emekçilerin ve dindar Kürtlerin içine düştükleri hazin durum, bunun çarpıc birı örneğidir.

Şimdide sözde Kürt önderlerinin topluma sundukları Kürt-sosyalizm sentezine bakalım. Êêê “Atı atın yanına bağla, ya huyundan ya tüyünden” demişler. Her sözünde keramet bulunan Kürt önderleri de, ağababalarının verdiği akılla, halkımıza Kürt-sosyalizm sentezini dayatıyorlar.

Onlar da çok iyi biliyorlar ki, kaderini tayin etmiş bir halkın temel çelişkisi sınıfsaldır, stratejik hedefi sosyalist devrimdir. Bu mücadelenini sahibi ve motoru işçi sınıfıdır. Türkler bu katagorinin içindedir.

Ama kaderini tayin edememiş bir halkın temel çelişkisi ulusaldır. Stratejik hedefi, Milli Demokratik Devrim, yani ulusal devrimdir. Yani ülkesine toprağına, bayrağına, ulusal değerlerine ve zenginliklerine sahip olma ve kendini yönetme sorunudur. Bu mücadelenin sahibi ve motoru ulusal güçlerdir. Yani bu mücadelede ulusal hainler hariç, tüm yurtsever işçiler, köylüler, esnaf, kapitalist, eşraf, ağa, bey, şeyh ve dedeler el eledir, gönül gönüledir. Kürtler de bu katagori içindedir.

Şimdi kendimize soralım, bu iki ana dinamiği iç içe geçirerek bir senteze varmamız mümkün mü? Böyle bir dayanışmanın ve ortaklığın yürümesi için, ya Türk işçi sınıfı Kürt egemenlerinin kuyruğuna, ya da Kürt ulusal güçleri Türk sosyalistlerinin kuyruğuna takılmak zorundadır. Bunun üçüncü şıkı yoktur.

Bu durumda, acaba kim kimi kandırabilir, kim kimi kendine ihanet etmeye zorlayabilir dersiniz? Sakın bana, “Kürt yurtseverleri Türk sosyalistlerini kandırır” demeyin. Bilindiği gibi, Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları, dünyanın en entrikacı iki devletidir. Türkler, bu entrika kültürünün varislerinden birisidir. Bu konuda hiç kimse onların eline su dökemez.

Kısacası, bu güne kadar Türk Müslümanları bazı Kürt Müslümanlarını nasıl kandırmışlarsa, Türk sosyalistleri de bazı Kürt sosyalistlerini öyle kadırıyorlar.

BDP ve HDP partilerinin proje, eylem ve söylemleri, bu gayr-ı milli tezgahın nasıl çalıştığının çarpıcı bir örneğidir. Kimse kimseyi kandırmasın, Kürt halkını aptal yerine koymasın. Türk-İslam ve Kürt-sosyalizm sentezleri, Kürtleri ulusal mücadeleden uzaklaştıran, ulusal bilincini törpüleyen, yanlış hedeflere yönelten ve ihanete zorlayan sinsi iki tuzaktır.

Tüm Kürt yurtseverlerini, bu konuda tekrar tekrar düşünmeye ve gereken adımları atmaya davet ediyorum.
Print