2024-11-22
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Murat Belge
 
Hükümet bir eliyle yaptığını öteki eliyle bozuyor
2014-01-07 10:24
Murat Belge
Şok iddia! Asker darbe için plan yapıyor

Prof. Murat Belge, AK Parti ile cemaat arasındaki kavgayı, Türkiye"nin önündeki ihtimalleri değerlendirdi. Belge"ye göre, Erdoğan"ın tüm orduya hakim olduğunu düşünmesi yanıltıcı olabilir. Zira askerler arasında 27 Mayıs benzeri yapılanmalar var.

Belge"nin iddiasına göre “Bunları bir şey yapıp devirmek lazım, yoksa memleket batacak” diye konuşan subaylar var ve epey adam öldürecek vakitleri olacak.Hatta İslami burjuvazi darbeye karşı bile çıkmayacak.

Prof. Murat Belge, T24"e verdiği söyleşide yeni tehlikeyi işaret etti:

- Erdoğan’ın başardıkları listesine siz hala askeri vesayeti geriletmeyi koyuyor musunuz?

Benim en fazla önem verdiğim konu bu. Ama şimdi bakıyoruz, adamları bırakmak üzere manevralara hazırlanıyor gibiler.

- Bir yandan Bülent Arınç genel affın olmayacağını açıklarken diğer yandan Yalçın Akdoğan’ın “orduya kumpas” sözleri üzerine TSK, MGK ertesinde açıklama yaptı, ardından Başbakan’a rağmen olamayacağı konuşulan suç duyurusunda bulundu. Siz bu adımları askeri vesayetin gerileme/canlanma hattında nasıl izliyorsunuz?

Rasyonel bulmadığım sadece Erdoğan değil, policy makerları da (siyasete biçim verenler) öyle. Bakıyorum ortada policy yok, o zaman bu makerlar ne yapıyorlar? Aklı başında bir gidiş görmüyorum, bir debelenme hali var ve o debelenme içinde “Askere de kumpas kurdular” diye bir laf sallıyor adam. Çünkü şu anda Fethullah’la savaştan ibaret bütün dünya. Tabii o zaman da Genelkurmay, “Yeniden yargılama olsun” diye geliyor.

Türk ordusu gibi bir geleneği olan bu insan topluluğu AKP ile yaşanmış şu kadar yıl içinde değişmedi, bu insanlar gidip yerlerine yeni insanlar da gelmedi. Bütün o eski sorun orada duruyor. Ama hareket imkânı bulamadığı için duruyor, yoksa durmazdı. Onun için bunlar baya bir ateşle oynamak. HSYK hikâyesinde olduğu gibi, bir eliyle yaptığı şeyi öbür eliyle bozuyor. Bunlar da bende debelenme izlenimini güçlendiren şeyler. Hukuka aykırı davranışlar, son TIR hikâyesi ki kim bilir böyle daha neler göreceğiz… Kaotik bir ortam hazırlandığında darbe de olmayacak bir şey değildir.

BENZERLİKLER VAR 27 MAYIS"A DÖNÜŞ OLABİLİR

Ben eminim, binbaşıdır, albaydır, şu an aralarında “Bunları bir şey yapıp devirmek lazım, yoksa memleket batacak” diye konuşan subaylar mutlaka vardır. Bunların arasından bir adım daha atarak “O halde sen, ben ne yapalım” diyenler de çıkar.

Bir şey bildiğimden söylemiyorum bunları, tamamen sosyoloji çerçevesinde düşünerek yürüttüğüm “Bir kurum üç gün içinde ne kadar değişir” sorusundan yola çıkarak konuşuyorum. 27 Mayıs’tan sonraki olaylarda bizim asker hiyerarşi içinde davranmayı seçmişti, ama 27 Mayıs hiyerarşiye de karşıydı. Çünkü üst rütbeliler siyasi iktidara karşı bir şey yapmayı düşünmüyorlardı. Şimdi tekrar 27 Mayıs’a dönüş olabilir. Böyle bir ihtimal "yok” denilip, silinip atılacak şey değil. Endişe verici ölçüde benzerlikler var. Erdoğan"ın ordunun tümüne hakim olduğu yansılsamasına kapılmaması lazım.

2002’de seçim kazanıp geldiğinde dış dünyanın “Sakın ha ilişmeyin” dediği bir ortam yaratmıştı Erdoğan, ama bu son birkaç yıldır, Orta Doğu’da yaptıkları ve Batı hakkındaki konuşmalarıyla onu sildi.

"Batı "Askerler bildiği gibi yapsın" diyebilir"

- Batı’nın Erdoğan için gördüğü emniyet supabı niteliği sizce kalktı mı?

Evet. “Bu adamlar olmuyor, zaten model olmaktan da çıktılar, askerler bildiği gibi yapsın” diyebilir; Mısır’da uzun boylu bir şey yapmadıkları gibi...

- TSK içinde muhasebe vesilesi olmak yerine, sizce Ergenekon ve Balyoz davalarının askeri darbeye itekleyen, teşvik eden bir niteliği mi oldu?

O da karmaşık bir konu. Sanırım ordu içinde azınlık olabilecek belirli insanlar, 12 Eylül’den itibaren ordunun Türkiye’de oynamaya başladığı rolü, Kürt meselesini bastırmak için yapmayı içine sindirdiği işleri, bütün o faili meçhulleri vs. düşünüp “Kim bu, devlet mi, eşkıya mı? Türkiye bir şeye doğru sürükleniyor, o zaman bu devleti kurtarmalıyız, bu adamları durdurmalıyız” dedi. Davalara konu olan birçok bilgileri de bu adamların sızdırdığını tahmin ediyorum.

Ama 12 Eylül’den itibaren çok kuvvetlendirilmiş, “Bu ordu, bu toplumun hamisidir, banisidir, sigortasıdır, biz olmasak batar” diye yetişmiş bir kesim var. Onların herhangi bir özeleştiri yapmış olacağına ihtimal vermiyorum. Bunların bir kısmının da Ergenekon gibi davalardan içeriye giren adamlar olduğunu tahmin ediyorum. Böyle olmayanlar da vardır, ama böyle olanlar da mutlaka var. Onların dünya görüşü bu artık; kendilerini inkâr etmeden değişemezler.

"Asker üç ay da kalsa, epey adam öldürecek vakitleri olacak"

- Sizce 2010’larda bir darbe nasıl olur?

Başarılı olmaz, bir yıllık bir iktidar bile biçemem. Mesele ipleri ellerinde tuttukları süre içinde ne kadar zararlı iş yapmaya vakitleri olacak… Bir adamı öldürmek bir tetiğe basmak kadar vakit istiyor. Dolayısıyla üç ay da kalsalar, epey adam öldürecek vakitleri olacak. Ortalığı perişan edebilirler. Başka türlü de orada duramazlar zaten. Onun için bu olabilecek en kötü şey.

- Babası Yassıada’da yargılanmış biri olarak, bugün tekrarlanmasını ihtimal olarak koyduğunuz 27 Mayıs darbesi neydi hatırlatır mısınız?

1950’de yapılan ilk dürüst seçimde Demokrat Parti (DP) diye bir parti iktidara geldi. "İsmet İnönü bunu (çok partili sisteme geçiş) Birleşmiş Milletler"e girme hedefi için yaptı ama yanlış oldu. Toplum henüz hazır değildi" dediler. Tabii öyle düşünenlere göre toplum hiçbir zaman hazır olamaz; hâlbuki futbol için bile antreman gerekliyken, demokrasinin de antremana ihtiyacı vardı. Demokrat Parti’nin başında Atatürk’ün en yakınında bulunan, en son İnönü’yü harcayıp Başbakan yaptığı isim Celal Bayar ve Adnan Menderes vardı. Bu adamlara karşı “Atatürk düşmanı” diye bir kampanya açabildiler, “Memleketi hilafete götürecekler” diye anti-Müslüman bir söylem başlattılar ve iktidarı verdikten 10 yıl sonra geri aldılar.

- Yassıada yargılamalarında öne çıkan mevzuların başında DP’nin kurduğu yasamaya yargı yetkisi veren Tahkikat Komisyonları yer aldı. 27 Mayıs darbesinde Menderes ve ekibinin payı neydi?

Şimdiki hükümetin yaptığı gibi Menderes de hayatta kalma savaşı veriyordu. Dolayısıyla o da hukuk ihlalleri yapıyordu. Ama Tahkikat Komisyonu’nun kendisini anayasal suç haline getirmek yanlıştır. O suçsa, İstiklal Mahkemeleri neydi? O Meclis’te bakan olan Kılıç Ali’ler, İstiklal Mahkemesi’ni kurmuşlardı aynı anayasayla.

- Bu doğru olduğunu gösterir mi?

Doğru veya demokratik değil, ama suç da değil. 1960 yılına kadar bu anayasayla gelmişsin! Halk Partisi ancak muhalefete düşünce bu anayasanın antidemokratik olduğunu söylemeye başladı. DP’liler de “Ana muhalefet partisi ve Silahlı Kuvvetler’den bazı insanlar bir araya gelerek, hükümete karşı darbe hazırlığı yapıyorlar. Bunu ortaya çıkaracak bir yapı kuruyoruz Meclis’te” dedi. Sonra olan olay da bu. Ana muhalefet ve Silahlı Kuvvetler darbeyi yaptılar, adamları astılar.

"1950"lerde Vatan Cephesi, bugün örgüt ve platformlar..."

- 14 Aralık’taki yazınızda “27 Mayıs benzetmesi yapan Başbakan’ın 26 Mayıs’taki Başbakan’a benzeme çabasını anlamakta zorlanıyorum” demiştiniz. Bu benzerlikler neler?

Hiç kimseyi dinlemez hale gelmesi, özellikle “Gidişat iyi değil” diyenleri... DP’nin de son demlerine gelindiğinde Ethem Menderes, yargılama sonucu yine de asılacak olan Fatin Rüştü Zorlu gibi isimler “Bu iş böyle olmaz” demişti. Ama dinlemedi Adnan Menderes. Onun yerine benim babamı çağırıp, daha da sert bir radyo gazetesi hazırlattı. Bugün de aynı şey oluyor. İnönü, Tahkikat Komisyonları kurulurken muhalefet yapması doğalken Uşak şehrine alınmadı, kafasına taş atıldı. Vatan Cephesi kuruldu. Allah’ın her günü cepheye katılanların ismini okudular. Buna benzer bir sürü şey yapmakta Erdoğan. 1960 Türkiye’si ile nitelik ve nicelik farkı olduğu için bugün Vatan Cephesi çocuksu duruyor, ama bugün de birtakım örgütler, platformlar kuruyorlar, bildiriler çıkarıyorlar. Aynı taktiklere başvuruyorlar.

- Menderes’in o dönem uçak kazasından kurtulduktan sonra “evliya” gömleğini üstüne geçirdiği, hatta “Cenabı Allah beni Türkiye’yi hamur gibi yoğurmam, kalkındırmam için gönderdi” içerikli sözleri sarf ettiği yazıldı. “Ulusallaşan bir mahalle imamı” portresi de çizdiğiniz Erdoğan’ın bu açıdan Menderes’le bir benzerliği var mı?

Kendisinde böyle birtakım şeyler gördüğünü tahmin ediyorum. “Ben hak yolunca çalıştıkça hayat da beni doğruluyor” havasına girdiğini seziyorum.

"Ulusalcıların darbeyi destekleyeceğini düşünüyorum"

- 27 Mayıs için bazı kesimlerin “darbe” yerine “ihtilal” veya “devrim” demesine yol açan “bazı sol ve ilerici kesimlerin” o dönem askere yeşil ışık yakması da olmuştu. Güncel bir 27 Mayıs’a destek vereceğini varsaydığınız gruplar hangileri?

O zaman sol denilecek insanlar devede kulak. Tek tük Marksistler katılmıştı ama olaya karakterini veren durum bu değildi.

- 27 Mayıs dönemini mutlulukla karşıladıklarını aktaran Zülfü Livaneli veya Hilmi Yavuz gibi isimler azınlık mıydı?

Sahiden sol diyeceğin Marksist, sosyalist isimler yok gibiydi. Geri kalanlar Halk Partisi ideolojisi içindeydi, solculukla alakası olmayan, sonuç olarak Tan gazetesini de basan adamlardı bunlar. Bugün ağırlıkları olmasa da seslerini sayılarının çok ötesinde çıkarma yetenekleri olan ulusalcıların destekleyeceğini düşünüyorum darbeyi. Yukarıdan da desteklenince sesleri daha da yükselir ama toplumun büyük kısmı böyle bir şeyden mutlu olmaz.

- Sizce böyle bir durumda sol ne yapar, hangi tarafta olur?

Küçük küçük gruplardan başka bir şey yok ortada.

"Sol gruplar Kemalist bir darbe olursa "Helal olsun" tavrı koyar"

- Bugün Kemalizmle bağları eleştiri konusu olan solun önde gelen yayınlarından Birgün, Ergenekon davası için attığı “Yiyin birbirinizi” manşetini AKP-cemaat kavgası için de geçtiğimiz haftalarda tekrarladı. AKP’ye karşı yapılmasını ihtimaller arasına koyduğunuz bir darbe girişiminde sizce Birgün bu manşeti tekrar atabilir mi?

Kemalizm adına bir darbe olursa, ucu kendilerine dokununcaya kadar “Yesinler birbirlerini” değil ama “Helal olsun, bak oldu” tavrı koyarlar teşhisime göre. Örnek olarak verdiğin Birgün, bu konularda hala Mahir Çayan’ın “Sol Kemalistlerle ittifak bizim için çok önemlidir” dediği o yazılarıyla bakıyor dünyaya ve Türkiye’ye. Yıllardır da sol Kemalistleri bekliyorlar, gelip antiemperyalist bir şey yapsınlar diye. Bu hükümeti düşürecek bir olay olduğunda da “İşte geldiler” olacaktır. Daha önceki örneklerde (Hikmet) Kıvılcımlı’nın “Ordu kılıcını attı” sözlerinin benzerleri, Dev-Genç’in 12 Mart’ı destekleyen tavrı vs. gibi şeyler gene olacaktır. Ama çok fazla zaman geçmeden gelenler bunları da temizleyecektir muhtemelen asker.

"İslami burjuvazi darbeye karşı dik durmaz ama…"

- İslami burjuvazi, varlığını en çok AKP’ye borçlu olduğu için rüzgâra karşı dik durmaz mı sizce?

Durmaz bence. Ama böyle bir rejimi de ayakta tutmamak üzere harekete geçerler. Türkiye toplumun dinamolarını gitgide daha çok sermayenin işlettiğini söyleyebiliriz. Bu burjuvazi öyle bir yönetimin uzun ömürlü olmamasını sağlar.

- Yine de, darbe girişimi olursa istikrarı hukuka tercih edebileceklerini söylüyorsunuz.

Evet, ama hukuku şu an iktidar da paramparça etmekte…

T24-& Ocak


Print