2024-12-21
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Ali Bayramoğlu
 
Acil uyarı ihtiyacı ve fasit daire
2013-06-25 22:42
Ali Bayramoğlu
Başbakan Tayyip Erdoğan son miting konuşmasında, Türkiye"de güvenliğin, özgürlüklerin ve demokrasinin önüne geçtiği dönemlerin geri gelmeyeceğini belirterek, "Hiçbir sabotaj, hiçbir tahrik, hiçbir tuzak Türkiye"yi güvenlikçi politikaların egemen olduğu günlere geri döndüremez ve döndüremeyecek" demiş.

Umarız öyle olur.

Ancak güvenlikçi politikalara geri dönme sinyallerinin çok yüksek olduğu ortada.

Toplumsal değişim, tepki ve beklentilerin siyasi iktidar tarafından bir kumpas çerçevesinde ele alındığı, bu kumpas varsayımına karşı kullanılan polisiye dil ile asayiş önlemlerinin aslında toplumsal sahaya ve kamu alanına yöneldiği günleri soluyoruz.

Siyasi iktidarın son gelişmelere yönelik bu okuması, onu aynı zamanda kutuplaşma dili üzerinden güç kazanmaya, meydan okumaya sürüklüyor.

Kutuplaşmaya vurgu yapan siyasi kampanyalar düne kadar AK Parti açısından işe yaramıştı, zira önemli bir karşılığı vardı. Muhafazakar, liberal ve demokrat kesimler AK Parti"yle birlikte vesayetçi düzene ve güçlere karşı mücadele verirken, karşı kutup ordaydı ve meydan okuma demokrasi açısından kaçınılmazdı.

Peki bugün karşı kutup kim?

AK Parti"nin meydan okuduğu sosyolojik ve politik hasım kim?

Siyasi iktidar devlet alanının ve devlet gücünün tümünü kontrol ediyor ve kullanıyor.

Karşısında asker yok, yargı yok, bürokrasi yok, emniyet yok, MİT yok…

Siyasi muhalefet yok, toplumsal yıkıcı muhalif siyasallaşma yok…

AK Parti ve çevresi siyasi açıdan mağdur değil, hakim aktör bugün…

Peki savaş kime karşı?

Komplo yapanlar kim?

Bu soruların açık yanıtı yok…

Çıplak gerçek ise karşımızda:

Türkiye değişiyor, zenginleşiyor, siyasi ve ekonomik istikrara alışıyor, özgürlükler taleplerin, gençlerin, kentlerin ruhuna sızıyor, birey ve çevre bilinci gelişiyor.

Bu koşullarda, toplumun birbirinden farklı kesimleri "temsili demokrasi"nin yanına "katılımcı demokrasi"nin eklenmesini talep ediyor, aksi durumlara tepki gösteriyor.

Katılımcılığı dışlama, kamusal alanı baskın siyasi bir tercih ve simgesel bir dil üzerinden daraltma tepkisel ve isyankar bir siyasallaşmayı, özellikle gençler açısından küresel ve anti küresel dalgaları iç içe sokan bir siyasallaşmayı besliyor.

Çıplak gerçek işte bu siyasallaşmanın kendisidir ve nedenleridir.

Asla ve asla onun arasına karışan içerideki ve dışarıdaki vesayetçi ve fırsatçı parazitler değildir.

O zaman, ortada siyasi iktidar açısından bir değerlendirme hatası yoksa, ciddi bir siyasi taktik hatası bulunmaktadır.

Toplumsal ve katılımcı hassasiyet taşımayanlara, bunları talep etmeyenlere işaret ederek çoğunlukçu siyaset yapma, dindar ve laik kesim arasındaki çatlağa oturarak yol almaya çalışma bugün, zamanın ruhunun kıyısında bile dolaşamıyor.

Bugün mesele toplumsal itiraz dalgası ile siyasi iktidar arasındadır. Siyasi iktidarın kendisi ile bu itiraz arasına farklı toplumsal kategorileri, örneğin muhafazakarları sokma ihtiyacı yoktur.

Bu sorunu demokratik dil çözer, Türkiye"ye yeni bir yol açar.

Aksi durumun adresi bellidir:

Bu dil, taktik ve değerlendirme başta AK Parti olmak üzere, muhafazakarları ve ülkeyi çıkmaza götürür.

Hayali ya da yarı hayali düşmanlar üretmek, toplumsal talepleri asayiş nesnesi haline getirmek siyasi iktidarları otoriterleşmeye iter. Toplumsal talepler baskıyla buharlaşmazlar, siz onları görmedikçe ayak diretirler ve sizi daha baskıcı olmaya iterler. Ve sonunda daha çok hayali düşman üretirsiniz.

Bu "fasit daire bildik ve tarihi"dir.

Siyasi aktörüyle, basınıyla, ekonomik ve toplumsal unsurlarıyla iktidar çevrelerinin bu gerçeği farketmeleri, reform ve değişim taşıyıcılığındaki moral üstünlüğü kaybettiklerini görmeleri, kendi ürünleri olan seçkin genç bir nesli yitirmeye başladıklarını, "iktidar alanını koruma vehmi"ne kapılarak hareket ettiklerini hızla anlamaları gerekir.

Hızla kendi içlerinde bir "uyarı sistemi" geliştirmeleri gerekir.

-------------------------------------------------

Yeni Şafak-25 Haziran

Print