|
Özgürlük, açık toplum ve AK Parti…
|
2013-07-19 19:22
|
Ali Bayramoğlu
|
|
Özgürlük meselesi önem ve dikkat ister.
Özellikle bizim gibi geçiş toplumlarında, vesayetçi bir düzenden demokratik düzene, kapalı toplumdan açık topluma geçmek isteyen ülkelerde…
Özgürlük fikri, özgürlük alanı, özgürlük politikası bu ülkelerin yegane pusulasıdır. İstikamet açık toplum ve açık rejimse hiç bir gerekçe, hiç bir gelişme, hiç bir doğrulama bunlardan geri düşmeye vesile olamaz, olmamalıdır.
Böyle bir dönemden geçiyoruz. Özgürlük alanlarının daralmasına, fiilen ve sembolik olarak daraltılmasına tanık oluyoruz. Bunu doğrulayanlarla, bu durumu kendi hesabına yazmak isteyenler ve bu nedenle tersten tahrik edenler arasında git gele sıkışmış bir ortamı soluyoruz.
Özgürlük pek çok diyar gibi bu ülke için de can damarıdır.
Basın özgürlüğü ise bu can damarının en hassas noktasıdır.
Gazetecilik, anlama, gözleme, anlatma, aktarma, bilgilendirme, denetleme işlevlerini yerine getiren bir meslektir. Bu işlevlerin varlığı toplumları açık toplum, demokrasi kategorisine sokar. Yokluğu ise bir kapalı toplum ve otoriter düzen işaretidir.
Açık, demokratik toplumların ön koşulu basın özgürlüğünün tam olmasıdır...
Ön koşuldur zira aksi halde, sınırlanan sadece gazetecinin özgürlüğü değildir, aynı zamanda okurun, kamuoyunun özgürlüğüdür.
Nerede olursa olsun, neden olursa olsun özgürlük herhangi bir başarıya, bahaneye, gerekçeye, stratejik bakışa kurban edildiği an, en vahim ve derin bir hastalık başlar...
Basın hareket alanının sınırlanması toplumda şiddet yerine siyaset fikrinin yerleşmesinde belirleyici olur.
Söyledik bu konuda son dönemlerde verdiğimiz sınav iyi değil.
Daralan özgürlük alanı toplumun bir sorunla ilgili bilgilenerek, bir sorunla ilgili farklı eğilimleri doğal görerek çözüme katkıda bulunabilmesinin, toplumsal meşru zemin oluşturabilmesinin önü tıkanıyor...
Yasak ve fayda fikri siyaset fikrinin önüne geçiyor...
AK Parti"nin üçüncü döneminde en önemli meselenin özgürlükler ve özgürlüklerin kurumsallaşması meselesi olduğunu söyledik hep.
Dedik ki, AK Parti"nin üçüncü dönemi bir "kurma" dönemidir, değişim sürecinin kurumlaşması aşamasıdır. Değişim sürecinin kurumlaşması ise yeni bir anayasa hazırlanmasını, Kürt sorununu da kuşatacak toplumsal ve siyasal yeni mutabakatların ve bunlara ilişkin kodlar üretilmesini içermektedir.
Ve bu dönemin bu açıdan önceki iki dönemden farklı gerekleri bulunmaktadır. Mutabakat, uzlaşı, siyasi talep-siyasi karar etkileşimine kapı açma, katılım çıtasını yükseltme gibi daha derin demokratik bir iklimi icap ettirmektedir. Yeni dönemde doğru hedeflere doğru araçlarla yol alabilmek için AK Parti"nin siyasi irade ve siyasi cesarete dayanan "tek taraflı hareket etme ve takdir ederek verme" üzerine kurulu, "demokratik hal" ile "ataerkil tutum"u iç içe geçiren siyaseti, bu siyasetin yarattığı atmosfer yeterli değildir.
Bu iklime geçişin zorluğu ortadadır.
Ve Türkiye bugün bu zorluğu alabildiğine yaşıyor, tüm siyasi yalpalamalar bu çerçevede ortaya çıkıyor. Yeni dönemin icaplarına doğru bir sıçrama yapamıyor, yeni bir atmosfer üretemiyoruz...
Geçiş hala sağlanamadığı gibi, kurgu ve kurma kötü araçlarla, yasaklar, güvenlik politikalarıyla yapılıyor...
Türkiye"nin model olabilmesi için İslam ve demokrasinin birlikteliği yetmez, aynı zamanda yaşayan demokrasinin derin ve sahici olması gerekir.
--------------------------------------------
Yeni Şafak-19 Temmuz
|
|
|
|