2024-12-21
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Hasan Cemal
 
Aleviler 1400 yıldır cemevinde ibadet eder
2012-12-14 21:45
Hasan Cemal
Başörtüsü yasaklarına karşı mücadele etmiş çevrelerin, aynı duyarlığı Alevilerin dertleri konusunda göstermeleri gerekmez mi? Başörtüsünde ‘Kemalist devlet’ten gelen yasaklarla mücadele, ama Alevilerin hakları söz konusu olunca o devletçi yasaklarla uyumlu davranmak demokrasiye yakışmayan bir çifte standart değil mi?

Bir vatandaş çıkıp derse ki: “Benim inancım şudur, ibadet yerim budur; ben inancımı serbestçe yaşamak, inancımın gerektirdiği şekilde ibadet etmek isterim.”
Eğer devlet laikse...
Demokrasi birinci sınıfsa...
İnanç özgürlüğü varsa...
İnsan hakları geçerliyse...
O zaman kimse kalkıp o vatandaşa, “Sen inancını öyle değil, böyle yaşamak zorundasın” diyemez.
O vatandaşa karışamaz.
Hele devlet kalkıp o vatandaşa karışırsa, öyle değil böyle ibadet edeceksin derse, orada değil burada ibadet edeceksin derse, o devlet düzeninde ne laiklik kalır, ne de birinci sınıf demokrasi; ne din, ne de vicdan özgürlüğü kalır.
Türkiye’de devlet, özgürlükleri hiçe sayan böyle bir dayatmacılığı Cumhuriyet’in kuruluşundan beri yapıyor. Tek parti döneminde yapılan, bugün de devam ediyor.
Ne yazık ki 90 yıldır böyle.
Diyanet İşleri Başkanlığı eliyle tam 90 yıldır Sünniliği dayatan bir düzen bu.
Diyor ki Alevilere:
“Cemevi ibadet yeri olamaz, git camide ibadet et!”
Laik ve demokratik bir düzende bu hiç olabilir mi? Gerçek laikliğin olduğu yerde devletin tüm inançlara eşit mesafede olması gerekmez mi?
Bizde bu eşitlik yok.
Sünni dayatma var.
Devleti de, yargısı da, Meclis’i de bu dayatmanın kurumları...
Ne yazık ki öyle.
Kısacası:
TBMM’de cemevi açılması için CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün’ün talebine Meclis Başkanlığı’ndan, “Aleviliğin ibadet yeri de camidir, cemevi değil” diye yanıt gelmesi Alevi dünyasında haklı tepkilere yol açtı.
Cem Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan şöyle diyor:
“Türkiye Cumhuriyeti laiktir deniliyor. Ama uygulamalar laikliğe karşı. Sayın Başbakan Mısır’a gidiyor, ‘Laiklikten ayrılmayın’ diyor ama burada ‘Aleviler Müslüman’dır, camiye gitsinler’ deniliyor. Kendi yurttaşlarını kırıyor.
Diyanet Sünnilerin kurumu, biz tanımıyoruz. Bizim Alevi İslam Din Hizmetleri diye bir kuruluşumuz var, onu tanıyoruz. Biz inancımız gereği şimdiye kadar kimseyi incitmedik ama nereye kadar? Bundan sonra Aleviler de incindiklerinde incitebilirler.”
Yüzleşme Derneği Başkanı ve yazar Cafer Solgun’un tepkisi şöyle:
“Devasa bir bütçesi olan Diyanet İşleri Başkanlığı bu ülkede gerçek laikliğin olmadığının kanıtıdır. Bu ülkede laiklik üzerine rol yapılıyor. Sünni Hanefi yorumunu Türk milliyetçiliği ile bağdaştırdığı için cemevlerinde ibadetin bu kuruma sorulması skandal! Burası zaten tanımamak için kurulmuş. Diyanet İşleri Başkanlığı lağvedilmesi gereken bir kurumdur.”
Şahkulu Vakfı Başkanı Avukat Mehmet Tural:
“Kişilerin ibadet yerinin neresi olduğu konusunda sorumlu devlet değildir. İnananlar, inançlarına göre bu yeri tayin ederler. Ben istersem gider ağaç kovuğunda ibadetimi yaparım. Türkiye’de sokaklar son zamanlarda zaten çok hareketli, Kürtler sokaklarda... Alevileri de sokağa dökerseniz burası yaşanır bir ülke olmaktan çıkar.”
Karacaahmet Sultan Derneği Genel Başkanı Muharrem Ercan:
“21. yüzyıldayız yok cemevi, yok mescit hâlâ bunlarla uğraşıyoruz. Anayasa’da herkes eşittir deniliyor. Yani bu bizim yasal hakkımız. Biz toplumu huzursuz etmek istemiyoruz. Çok incindik ama hiç incitmedik.”
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı-Okmeydanı Cemevi Başkanı Zeynel Şahin:
“TBMM kararı bizi bağlamaz. İslamiyet içinde bir topluluğuz, ama Alevilerin ibadet yeri cemevidir. 1400 yıldır bu böyle...” (12 Aralık 2012 tarihli Milliyet’te Burcu Ünal’ın haberinden)
Haklı tepkiler böyle.
Bir soru:
Başörtüsü yasaklarına karşı yıllar yılı mücadele etmiş çevrelerin, eğer din ve vicdan özgürlüğü diyorlarsa, aynı duyarlığı Alevilerin dertleri konusunda da göstermeleri gerekmez mi?..
İkinci soru:
Başörtüsünde, ‘Kemalist devlet’ten gelen yasakların kaldırılması için mücadele, ama Alevilerin hakları söz konusu olunca o devletçi yasaklarla uyumlu davranmak demokrasiye hiç de yakışmayan bir çifte standart değil mi?

-----------------------------------------------------

Milliyet-14 Aralık
Print