|
Hasan Cemal |
|
|
|
|
|
|
|
Rus’çular, Çin’ciler, Şanghay, AB, vs... (1)
|
2013-02-06 18:49
|
Hasan Cemal
|
|
Sıkı milliyetçiler... Türkiye’nin AB’ye sırtını dönmesinden yanalar. Tercihleri Rusya’daki,Çin’deki gibi otoriter rejimler. İnsan haklarıydı, hukuk devletiydi gibi dertleri yok. İnsan hakları deyince, bunu Amerika’nın, Avrupa’nın iç işlerine müdahaleye zemin hazırlayan bir ‘insan hakları emperyalizmi’ olarak görüyorlar.
Tuncer Kılınç Paşa 2001’de Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği koltuğunda otururken,Avrupa Birliği’ne alternatif olarak Rusya, Çin, İran ve Orta Asya sularına açılmaktan söz etmişti. Orgeneral Kılınç, emekli olduktan sonra da Türkiye’nin sırtını AB’ye dönmesi gerektiğini,NATO‘dan ayrılmasını savunmaya devam etti, yeni müttefikler olarak Rusya’yı, Çin’i, hatta İran’ı işaret etmeyi sürdürdü. Ergenekon soruşturmasından dolayı 2009 başında bir ara gözaltına da alınan Kılınç Paşa, eski Jandarma Genel Komutanı ve Ergenekon sanığı Şener Eruygur Paşa‘yla 2007 yılı mayıs ayında birlikte gittikleri Londra’da, İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği‘ndeki konferansta da bu görüşlerini savunmuştu. Bu arada, Jandarma Genel Komutanı Eruygur’un istihbarat başkanı olarak görev yapan ve Sarıkız‘da önemli roller üstlenen Tuğgeneral Levent Ersöz, emekli olduktan sonra Rusya’nın devlete ait silah şirketi Rosoboronexport’ta çalışmıştı. Eruygur Paşa’yla birlikte darbe girişimlerinden dolayı Ergenekon sanığı olarak hakkında arama emri çıktıktan sonra Rusya’ya kaçmıştı. 201 günlük kaçaklık döneminden sonra yakalandığında, Rus silah şirketinin basın danışmanı, Ersöz Paşa’nın Rusya’da kendilerine danışmanlık yaptığını açıklamıştı. Bu konuda, Rusya’nın ciddi gazetelerinden Kommersant’ta ilginç bir haber çıkmıştı. Ergenekon’daki önemli sanıkların Rusya’yla bağlantılı olduklarına dikkat çekilen haberde şu satırlar vardı: “İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek‘in defalarca Rusya’yı ziyaret ettiği biliniyor. Bir başka önemli sanık, İstanbul Üniversitesi eski rektörü Kemal Alemdaroğlu da Moskova MGU Üniversitesi’yle işbirliği anlaşması imzalamıştı. Emekli General Şener Eruygur ise yine Rusya’dan empoze edilen fikirlerle Türkiye’nin NATO’dan çıkarak Şanghay İşbirliği Örgütü‘ne (Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın 1996’da oluşturdukları yapılanma, İran’ın da ilişkilendirildiği Şanghay Beşlisi‘ne 2001’de Türkmenistan da girdi) katılmasını, Rusya ve İran’la birlikte bölgede yeni bir askeri ittifak oluşturulmasını önermişti.” Türkiye’nin Batı‘ya sırtını dönüp Doğu‘ya açılmasını en sistemli bir şekilde, adeta bir ideolog gibi işlemiş olan bir başka kişi de İlhan Selçuk’tu. Bu tezi, Cumhuriyet gazetesindeki yazılarında savunmuştu. Cumhuriyet’in 1992 yılı 22 Haziran’ındaki ‘Yeni Turan!..’ başlıklı yazısı bu açıdan önemliydi. (2011’de çıkan Türkiye’nin Asker Sorunu isimli kitabımdan, 459-461. sayfalar)
* * * Bu gibilere Rus’çu, Çin’ci diyebilirsiniz. ‘Pazar ekonomisi’ne fazla bir itirazları olmadığı görülüyor bu çevrelerin. Ama çok sıkı milliyetçiler. Demokrasiden hazzetmiyorlar. Tercihleri Rusya’daki, Çin’deki gibi otoriter rejimler. İnsan haklarıydı, hukuk devletiydi gibi dertleri yok. Tam tersine... Bu alanlarda çıtayı yükseltmenin Türkiye’yi böleceğini, Türkiye’de laikliği zayıflatacağına inanıyorlar. Otoriter rejimle ekonomik büyümenin daha hızlanacağı kanısındalar. Bu nedenle AB’ye karşılar. Bunun için Rus modeli istiyorlar. Çin modeli sempati yaratıyor onlarda. Çünkü bu iki model de piyasa ekonomisini siyasal alanda ‘liberal olmayan yol’dan uyguluyor. Bu çizgi, Batı’daki bazı odaklarda ‘liberal olmayan kapitalizm’ olarak tarif ediliyor. Siyasal liberalizmi ve demokratik değerleri reddediyor iki model de... Ortak yanları, aşırı milliyetçilik. İnsan hakları deyince, bunu Amerika’nın, Avrupa’nın kendi iç işlerine müdahaleye zemin hazırlayan bir ‘insan hakları emperyalizmi’ olarak görüyor ve reddediyorlar. Rus ve Çin modelinin özeti bu. Bizde de bu modeller neden olmasın diyenler, -Kızıl Elmacılar, Ergenekoncular- uzun zamandan beri AB’ye ve demokratik hukuk devletine sırtımızı dönüp, Rus’çu ve Çin’ci modellere doğru açılmaktan yanalar. (5 Haziran 2008 tarihli Milliyet’teki köşe yazımdan). Yarın da bu konuya devam.
------------------------------------------------
Milliyet-6 Şubat
|
|
|
|
|
|
|