2024-12-21
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Hasan Cemal
 
Eyy asker, siyasete karışma!
2016-07-17 20:40
Hasan Cemal
Askeri darbelerin içinden gelmiş, 72 yaşında 47 yıllık gazeteciyim.

Meslek hayatımda darbeler hiç eksik olmadı.
Darbelerle birlikte yaşanan acılar beni siyasal açıdan olgunlaştırdı diyebilirim.
Bu sayede demokrasi kültürü edindim.
Bir başka deyişle:
Demokrasi ve özgürlükler konusunda neyin iyi, neyin kötü olduğunu darbe süreçlerinde hayatın içinden öğrenmeye başladım.
Bu beni Türkiye’nin ‘asker sorunu’yla haşır neşir yaptı. Bugüne kadar yazdığım 12 kitabın hemen hepsi büyük ölçüde bu sorunun çerçevesinde yer alır.
2010’da çıkan kitabımın adı Türkiye’nin Asker Sorunu idi ve kapağın üstüne de şu damgayı vurmuştum:

EYY ASKER,
SİYASETE KARIŞMA!

Bu çizgiden hiç sapmadım bugüne kadar.
Onun içindir ki, Erdoğan iktidarına karşı özellikle 2000’lerin ilk yıllarında asker içinde uç veren ‘darbe tertipleri’ne kararlılıkla karşı çıktım.
Ama bunu yaparken de bir noktanın altını çizmeyi unutmadım:
‘Askeri darbe’ye ne kadar karşıysam, ‘sivil darbe’ye de karşıydım. Çünkü her ikisi de demokrasi ve özgürlükleri hiçe sayıyordu.
Bu nedenle, özellikle son yıllarda sivil despotluk yolunda sistemli adımlar atmakta olan Tayyip Erdoğan’ı sert bir dille eleştirmeye başladım.
15 Temmuz akşamı televizyon başına çakılıp darbe girişimini izlerken bütün bunlar bir film şeridi gibi gözümün önünde geçti gitti.
Ama bir konuda herhangi bir kuşkum yoktu. Askeri darbe girişimine ‘ama’sız, ‘fakat’sız hayır diyecektim.
İlk tweet’lerim şöyleydi:

TRT"DE ŞİMDİ
DARBE BİLDİRİSİ OKUNUYOR;
ASKERİ DARBELER ÇARE OLMAMIŞTIR, BUNDAN SONRA DA OLMAYACAKTIR.

DARBEYE HAYIR!
DARBEYE HAYIR!
DARBEYE HAYIR!

ERDOĞAN İKTİDARIYLA MÜCADELE,
ASKERİ DARBEYLE DEĞİL,
DEMOKRATİK YOLLARDAN
OLMALI,
ÇARE BUDUR!

Sonra da darbeye hayır başlıklı kısa bir yazı yazdım.

Evet, darbeye hayır!
Bu ülkede askeri darbeler çare olmadı.
Bundan sonra da olmayacaktır.
Türkiye 27 Mayıs’ta, 12 Mart’ta, 12 Eylül’de tank sesiyle uyanmış, ancak demokrasinin önünü açılmamıştır.
Tam tersine darbeler darbeleri getirmiş, siyaset her seferinde kutuplaşmıştır.
Darbeler, siyasette taşların yerli yerine oturmasını engellemiş, siyasetin normalleşmesini geciktirmiştir.
Erdoğan iktidarını demokrasi konusunda en sert şekilde eleştiren bir gazeteciyim.
Ancak, bu iktidarın darbeyle gitmesine kesinlikle karşıyım.
Böyle bir darbenin Türkiye’yi daha kötüye götüreceğini düşünüyorum.
Çare, tüm zorluklarına rağmen demokratik çizgide ve milletin oyuyla bulunmalıdır.
Bir kez daha askeri darbeye hayır!

Darbeye hayır diyenlerin başında Cumhurbaşkanı Erdoğangeliyordu. Dik duruşu ve halka yaptığı çağrılar, darbecilerin çözülüşünde belirleyici oldu.
Elbette şu noktayı vurgulamak gerekir:
Erdoğan’ın çağrılarıyla birlikte sokakları ve meydanları bir anda doldurmaya başlayan, tankların üstüne çıkan ve darbeci askerlerin üstüne korkusuzca yürüyen halk, siyasal tarihimizde hem bir ilke imza attı, hem de darbe teşebbüsünü tümüyle çökertti.
Polis de bu bakımdan büyük rol oynadı.
Darbenin çökertilmesinde hiç kuşkusuz iktidar partisiyle birlikte darbeye karşı net tavır alan muhalefet partilerinin de payı vardı.
Bunun gibi sivil toplum kuruluşları, basın, internet gazeteleri, özellikle televizyon kanalları darbecilerin yenilgiye uğratılmasında önemli rol üstlendiler.
Diğer taraftan darbecilerin halka ateş açabilmesi, TBMM’yi bombalamaları iğrenç ötesiydi.
Öte yandan gece yarısından sonra aklımı devamlı kurcalayan iki soru vardı:
Askeri darbeler ve cuntalar dönemi en nihayet kapanıyor mu?..
Yoksa 15 Temmuz’daki başarısızlık bundan sonra başka darbe girişimlerini tetikleyebilir mi?
Ya da tetikleyebilecek kadar derine giden bir vaziyet var mı askerde?..
Bütün bu yaşananlardan sonra asker içinde böyle tetiklemelerin hiç de kolay olmayacağının farkındayım.
Ama şunu da biliyorum:
Darbelerin gerçekten tarihe karışması, ancak demokrasi ve özgürlükler düzeninin yerli yerine oturmasıyla mümkündür.
15 Temmuz askeri darbe teşebbüsü yenilgiye uğratılmıştır, iyi de olmuştur.
Peki ya sivil darbe ne olacak?
Bu soruyu soruyorum, çünkü Erdoğan sivil despotluk yolunda bildiğini okumaya devam ederken, Türkiye’yi demokrasi ve hukuk devleti sularından uzaklaştırdıkça uzaklaştırıyor, toplumu böldükçe bölüyor, koca ülkeyi kutuplaştırdıkça kutuplaştırıyor.
Bu süreçte, Tayyip Erdoğan’a kaç zamandır askeri darbe uyarılarıyapılıyordu.
Kulak asmadı.
Ve kâbus gibi bir 15 Temmuz yaşadık.
Hep birlikte darbeye hayır dedik.
İyi de yaptık.
Ama Erdoğan bu kafayı değiştirmezse ne olacak?
Bu cepheleşme, bu kutuplaşma, bu düşmanlaştırma düğmesine basmaya devam ederse, Türkiye bir iç savaş cehennemine yuvarlanabilir mi?
Ve başka darbe girişimleri tetiklenebilir mi?..
Bu soruyu soruyorum, zira gözaltına alınmakta olan komutanlara ve görev yerlerine şöyle bir bakınca, 15 Temmuz’un epeyce ciddi ve derine giden darbe teşebbüsü olduğu söylenebilir.
Sorular tükenmek bilmiyor.
Ve gidişat iyi değil, kötü!

-----------------------------------------------------------

T24-17 Temmuz
Print