|
Hasan Cemal |
|
|
|
|
|
|
|
Zaman bizden kaçıp giderken Saray düzeni çöküyor!
|
2021-06-09 20:44
|
Hasan Cemal
|
|
Sabah vakti erken ıhlamur ağacının altında oturmuş Boğaz’ı, gökyüzünü seyrediyorum. Bulutların acelesi var, güneşin üstünden çabuk çabuk geçip gidiyorlar. Harikulade sessizliğin içinde yapayalnızlık… Keyfini çıkarıyorum. O cümle de aklımdan çıkmıyor:
Zaman bizden kaçıp gidiyor! (*)
Hem de nasıl. Bu hüzün yüklü duygu yaş ilerledikçe içimde daha sık kıpırdıyor. Zaman hızlı hızlı kaçıp giderken, beni geçmişle baş başa bırakıyor. Ama tam bıraktığını da söyleyemem. Çünkü bu alem memlekette geçmiş bir türlü geçmiş olamıyor. Tarih paçalarımızdan çekmeye devam ediyor, bizi bir türlü kendi başımıza bırakmıyor. Yıllar yılı faili meçhul cinayetler dedik. Devlete hukuk lazım dedik. Devlete demokrasi lazım dedik. “Faili meçhul cinayetler” karanlıkta kaldıkça, bu cinayetlerin hesabı yargı önünde sorulmadıkça, Türkiye’de hukuk da demokrasi de lafta kalır dedik. “Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır” zihniyetinden kurtulmadıkça, yani devlet hukuk dışına çıkmaya devam ettikçe demokrasi de, hukuk da, adalet de, barış ve huzur da kapımızı çalmaz dedik. Yıllar yılı dedik de dedik… Ama değişen bir şey olmadı. Bakın yine parti kapatıyorlar. HDP’nin kapısına kilit vurulmak isteniyor. Bunca yıldır Kürt partileri kapatıldı da ne oldu? Kürt siyasal hareketi yok mu oldu? Dağın yolu mu kapandı? Şiddet ve terör defteri mi kapandı? Hayır, hiç birisi olmadı. Yaşananlardan ders alınmıyor. Shakespeare’in sözüdür:
Bütün dünler, bugünleri aydınlatan fenerlerdir.
Bizde ne yazık ki öyle değil. HDP’nin kapatılacağına dair haber gelince bir tweet attım:
HDP"yi kapatmak... Demokrasi ve hukuka bir darbe daha... Hep aynı şeyi yapıp farklı sonuç beklemek, bizim memlekete mahsus bir ahmaklık değil mi?.. Hazin ama öyle...
Kim bilir bunu kaç kez yazdım. İşte bunun içindir ki, içimden artık yazı yazmak gelmiyor. Yıllar yılı demokrasi, hukuk, adalet, barış, insan hakları diye yazıp değişen bir şey olmayınca da hayal kırıklığı yaşamak gerçekten usanç verici. Galiba benimki de ahmaklık! Hep hüzün hep hüsran… Bir başka deyişle, sevgili Çetin Altan’a, “hayal ettiğim ülke bu değildi” dedirten o duygu… Yazı yazmayınca da olmuyor. Yeterince yazdın, çekil kenara artık, diyemiyorum kendime… Bir süre yazmayınca, kendimi bir işe yaramaz bir adam gibi hissetmeye başlıyorum. Gitgide derinleşen bir huzursuzluk hali içimde dallanıp budaklanıyor. Yine öyle oldu. “Sedat Peker videoları”yla birlikte, yazmadan yaşayamayacağımı bir kez daha anladım. Sedat Peker videoları bu memlekette “Saray düzeni”nin nasıl içten içe çürüdüğünü biraz daha sergilemeye başladı. Uzun lafın kısası:
Saray düzeni çöküyor!
Bu konuda kuşkum yok. Ama bu çöküş nasıl olacak? “Çöküş”ten doğacak boşluk nasıl ve hangi güçler tarafından doldurulacak? Muhalefet, çöküşten kaynaklanacak bu boşluğu bir demokrasi ittifakı ile, demokrasi ve hukukla doldurabilecek mi? Bilemiyorum. Fazlasıyla tedirginim. Tayyip Erdoğan’ın Rize saldırıları sonrasında Meral Akşener’e yönelik şu sözleri beni kaygılandırıyor:
Dur bakalım, bu daha başlangıç, daha neler neler olacak?..
Zaman bizden kaçıp gidiyor! Öyle ama bizi geçmişle de pek baş başa bırakmıyor. Çünkü bu memlekette geçmiş bir türlü geçmiş olamıyor. Tarih paçalarımızdan çekmeye devam ediyor. Yazın bir kenara: “Bu daha başlangıç, daha neler neler olacak” sözü hayra alamet değil. Neler olacak? Siyasal cinayetler mi? Kanlı provokasyonlar mı? Katliamlar mı? Hangisi?... “Çöküş”le birlikte Türkiye’nin nerelere savrulabileceğini kestiremiyorum. Ve önümü göremiyorum. Seyrek de olsa yazılara devam… Yazacak o kadar çok şey var ki.
CAN DÜNDAR"A KIRMIZI BÜLTEN
Yazımı noktalarken T24"e bir son dakika haberi düştü:
Can Dündar"a kırmızı bülten...
Berlin"den sevgili Can"ı arıyorum, şöyle diyor:
Ankara"nın zaman zaman oynadığı bir oyun... Ankara"da mahkemelerin ya da Adalet Bakanlığı"nın böyle bir yetkisi yok Interpol kaç yıldır hakkımda herhangi bir kırmızı bülten çıkarmış değil. Çünkü bu yöntemle Erdoğan"ın Türkiye"de muhalefeti etkisiz kılmak, temizlemek istediğini biliyor. Bu sefer de Sedat Peker videolarıyla bizim MİT tırları haberi doğrulandığı için, onun etkisini kırmak için anlaşılan bu yola bir daha başvurdular. Gerisi hikaye...
Kısacası: Can Dündar çok iyi bir gazeteci, çok iyi bir yazardır. Ondan ne bir casus, ne de bir vatan haini çıkartabilirsiniz.
------------------------------------------------------------------
T24-9 Haziran 2021
|
|
|
|
|
|
|