2024-11-22
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Hilal Kaplan
 
Chavez'in hakkı Chavez'e
2013-03-17 14:57
Hilal Kaplan
Günlerdir değişik Chavez portreleri okuyorsunuz. Klasik Türkiyeli refleksi; bir taraf onu olabildiğine zelilleştirirken, diğer taraf da olabildiğine mitleştiriyor.

"Chavez diktatördü" tesbitine katıldığımı söyleyerek başlayayım. Siyaset literatüründe diktatöryel yönetimi tanımlayan başlıca maddeler şunlar:

a. Merkezden yönetilen ekonomi

b. İletişim tekeli

c. Tek adam tarafından yönetilip, tek partiyle temsil edilen resmî ideoloji

Devletleştirme hamleleri ve sıkı denetime tabi tutulan piyasa faktörü, basının önemli çoğunluğunun kamulaştırılması ve kontrolü ile Bolivarizm ideolojisi göz önüne alınırsa, Chavez"in adım adım bir diktatöryal yönetim kurduğunu söylemek mümkün.

Yalnız bu tesbiti yapmakla kalanların, eklemeyi "unuttuğu" üç şey var:

Chavez öncesi Venezuela"nın bir özgürlükler diyarı olmadığı,

Chavez başa geldiğinden bu yana ABD"nin suikast ve darbe planlarına maruz kaldığı,

Venezuela"yı tarih sahnesine tekrar sokanın Chavez olduğu.

Chavez sonrası için "Sıra özgürlükte" diye slogan atanlara Chavez öncesi nasıl bir ülkeden bahsettiğimizi hatırlatmak gerekir.

Chavez"in 1992 darbesiyle yıkmaya çalıştığı Başbakan ile başlayalım. Seçim kampanyası boyunca IMF"yi "Binayı ayakta bıraksa da, insanları öldüren bir nötron bombası" olarak tarif eden Carlos Andres Perez"in ilk icraatı IMF ile anlaşıp, 4,5 milyar borçlanmak oldu. Ulaşımdan petrol ürünlerine her şeye zamlar bindi. Halk sokaklara döküldü. Perez ne yaptı? Olağanüstü hal ilan etti. Polisi halkın üzerine saldı, yaklaşık 3.000 gösterici öldürüldü. Chavez ve adamlarının Perez"e karşı başaramadığı darbeden 4 ay sonra Perez, zimmetine para geçirmekle suçlandı. Ve Yüksek Mahkeme tarafından 250.000.000 Bolivar çalmakla suçlu bulundu. Soluğu ülke dışında aldı. ABD"de öldü.

Chavez"den bir önceki Başkan Rafael Caldera zamanında, 10 bankanın çökmesine, 70.000 küçük ve orta ölçekli şirketinin iflas etmesine yol açan bir kriz gerçekleşti. Yemek, giysi ve ulaşım gibi en temel ihtiyaçların fiyatları bile tavan yaptı. Caldera, özel mülkiyet ve özgür ekonomik aktiviteye ilişkin anayasanın bazı maddelerini askıya aldı. IMF"den yine borç alındı. Bolivar %70 enflasyona uğradı. Petrol fiyatlarına %800 zam yapıldı. Chavez"e yaptığının aksine uluslar arası toplum da medya da Caldera"ya "hoşgörülü" davrandı. Ama halk değil.

Yıllardır iki farklı partiden, benzer başarısız siyasetçilerin yönettiği Venezuela, siyasî geçmişi olmayan Chavez"i bu yüzden seçti. Chavez, petrol gelirinin %80"ini halk için harcadı. Ulaşım, eğitim ve hatta sağlık hizmeti bilmeyen vatandaşlarına bunları ulaştırdı. UNESCO tarafından ödüllendirilen bir projeyle ülke çapında 1.000"e yakın internet merkezi kurdurarak halkın internete ulaşımını sağladı. Sadece paradan değil, insan onurundan yoksun bırakılmış fakir halkın durumunu düzeltti, çevreyi merkeze yaklaştırdı. BM Latin Amerika Ekonomi Komisyonu verilerine göre Venezuela"da yoksulluk oranı Chavez öncesi (1999) %49.4"ken, 2011 itibariyle %27,8"e inmiş durumda. Gini endeksine göre Venezuela, Latin Amerika"daki en adil gelir dağılımının olduğu ülke. Ancak rekabetin ve projeden çok hibenin olduğu, sektörel gelişmenin olmadığı bir toplumda, bu politikanın uzun ömürlü olması beklenmezdi.

Chavez muhaliflerini ezdi; ülke dışına çıkmalarına veya hapse atılmalarına, en iyi ihtimalle susturulmalarına yol açtı. Kendisine yönelik 2002 darbesinde medyanın oynadığı büyük rol, onun medyaya karşı düşmanca yaklaşmasına sebep oldu. Ancak Venezuela"ya dair okuduğum hiçbir insan hakları raporunda Chavez"in binlerce muhalifini öldürdüğü gibi bir ibareye rastlamadığımı da söylemeliyim. Chavez, Venezuella halkına sadece temel ihtiyaçlarını ve gelir istikrarını vermedi; daha önemlisi hayatları ve ihtiyaçları değerli insanlar olduklarını hissettirdi.

BM"de yaptığı konuşmalarda Filistin halkına defalarca sahip çıktı. "Bizi birleştiren bir milliyet değil, Gazze"de insanlığın dökülen kanıdır" dedi. Ancak kendisini 2002"de deviremeyen Bush"un aylar sonra Irak"ı işgal etmesi üzerine Saddam"a, Arap Uyanışı sürecinde de Kaddafi ve Esed"e sahip çıktı. ABD karşıtlığının vicdanını körelttiği klasik bir "anti-emperyalist"ti. Yani eksi hanesine yazılanların da hiç az olmadığı bir liderdi.

Chavez, yönetimi altında hiçbir yargılamaya maruz kalmadan drone saldırılarıyla öldürülen veya kaçırılıp işkence edilerek hapis yatırılan insanların olduğu başkanlara sponsor olmaya gönül eğdirenlerin özgürlük güzellemesi yapması kadar gülünç müydü, bilinmez. Ancak, önce Venezuela"yı sonra Bolivya, Praguay, Ekvator, Peru, Arjantin, Brezilya gibi diğer Latin Amerika ülkelerini müspet anlamda etkilediğini biliyoruz.

-----------------------------------------

Yeni Şafak-10 Mart
Print