2024-03-29
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Şêxo Burcak
 
Güçlünün değil, doğrunun yanıda olalım
2015-03-20 23:44
Şêxo Burcak
Önce "Kürdistan bağımsızlık mücadelesi veriyoruz" diyerek diğer Kürt örgütlerini "reformist ve teslimiyetçi" ilan eden, arkasından binlerce Kürt gencini devlet desteği ile dağa çıkarıp savaştıran bu yapının sonuç olarak bıraktığı enkaz onbinlerce Kürdün yaşamını yitirmesi, binlerce köyün yakılıp yıkılması ve yüzbinlercesinin yerlerini yurtlarını terk etmesi oldu. Yüzbinlercesi zindanlarda, işkencelerde çürüdü. Bazıları da uzun yıllar dönemiyecekleri sürgünlere yollandı.

Bir an geçmişte yapılan hatalara göz yumalım, biraz empati yapmaya çalışalım, PKK ve çevresini anlamaya çalışmak için çaba harcıyalım.
Diyelim ki gerçekten ödenen bunca bedel Kürdistan"ın bağımsızlığı içindi ve bu alanda bazi kazanımlar elde edildi. 20 milyonluk halkın ulusal çıkarları için elle tutulur talepler olsa bunu da anlar.
Ancak gelinen noktada gerçek hiç de böyle değil.
Abdullah Öcalanın özgürlüğü Ķürt meselesinin önüne geçmiştir.
Evet bunca yıkımdan sonra elbette toplumun talebi silahların susması ve barış ortamının oluşmasi yönündedir. Ancak insanlar silahların susması veya atılan bazı adımların Kürt sorunun çözüldüğü anlamı çıkarılmamalı.Daha doğrusu ortada Kürt sorununun çözümüne yönelik hiç bir ciddi adım olmadığı halde her şeyi başarmışlar gibi lanse etmeleri doğru değil. Yaptıkları; kendilerini dizayn eden güçlerin bir piyonu olmuş ve Kürt ulusal mücadelesini provake etme görevini yerine getiriyor.

Bu çevre "mücadelenin üçüncü evresine geçilmiştir" diyiyor ya..
Bu üçüncu evre Kürt ulusal mucadelesini Türkleştirme projesidir.
Bunu yaparken her zaman olduğu gibi Kürt ulusal mücadelesine mesafeli ve şoven bir yaklaşım gösteren "Türk solu"nun desteğini almadan yapamaz. Çünkü bu kirli pazarlığı ancak sınıfsal bir mücadele elbisesine büründürerek kamüfle edebilirler.
Bunu MİT pazarlığı sonucu kurdurdukları HDP kanalıyla yapmaya çalışıyorlar.
Lafı fazla uzatmıyayım. Gelinen sonuç; bu kadar gelişme karşısında umut arayan Kürtlerin büyük bölümü bunca bedelin heba edildiğini görmeye tahammülü olmadıği için, bu dönem de bu çevreye evet diyeceğe benziyor. Geçmişte verilen bunca bedeller, şehitlerinde üzerinden yakılan ağıtlarla meyve toplamaya çalışmalarını göstermeleridir.
Tabi bunun yanısıra başka bir Kürt örgütünün güçlenmesine tahamülleri yoktur. Onlara karşı bütün hakaret, iftira ve tehdit kanallarını seferber etmekten geri durmazlar. Hatta zaman zaman fiziki saldırıya geçerler. Bu yöntemlerini yıllardır sürdürüyorlar, ancak bugüne kadar ne Kürdistanlı örgütlerin güçlenmesini engelleyebildiler, ne de onları inançlarından vazgeçirebildiler.

Benim asıl korkumu yavaş yavaş dillendirmeye başladılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan"ın açıklamalarından sonra bu çevre de "Kürt sorunu yok" demeye başladı. Bu süreçte PKK tabanında bir restleşme yaşandığını hepimiz biliyoruz. Bu tamamen yurtseverliklerinden ve bu dava için inanarak ölüme giden insanların büyük bir hüsran ile karşılaşmasıdır. Bu hüsranın giderek Kürt meselesine karşı bir antipatiye dönüşmesidir. Çünkü bu yapı Kürt halkının bütün değer yargılarını futursuzca alt-üst etmiştir. Öyle bir duruma gelecek ki Kürtlerin hiç birşeye güveni kalmıyacak.

Önceleri bağımsız Kürdistan, sürgünde Kürt parlementosu, konfederalizm, ulusal konsey, demokratik cumhuriyet, KCK, çözüm süreci, İmrali Mit arasındaki gel- git ve itifak süreci derken bir Türkleşme projesi olan HDP süreciyle noktalandı. Bu sureç yıllar öncesi Yalçın Küçük, Doğu Perinçek gibi Türk derin devletinin kıdemli ajanlarının yapamadığı ve yarım bıraktıği bir sürecin Ertuğrul Kürkçu ve Hakkan Fidanın el altındaki dostu olan Sırrı Süreyya Önder kanalıyla Kürtleri Türkleştirme projesi olarak bir şekilde devreye sokuldu.

Her yurtsever geçmişin arşivine bakmalı ve tarihi sorgulamalıdır.
Yillarca bu yapıya karşı tavır almıs insanlar, bugün yanar döner bir şekilde bu partiden aday olma yarışına girmeleri nasıl açıklanabilir?.
Geçmişlerine saygı duymayan bu tür insanlara güven olmaz..
Geçmişine saygı duymıyanların geleceği de olmaz , pas pas gibidirler.
Çıkarları nerdeyse o yöne giderler.
Bu tür kişiler haklıdan değil de güçlüden yana, korkak ve kaypak olurlar.
Güç merkezi değiştikçe döner, sonunda fırıldak olurlar.
Ben bu fırıldaklar ile ilgili fazla yorum yapmak istemiyorum.

Sonuç olarak bütün Kürdistanlı kardeşlerime seslenmek istiyorum.
7 Haziranda yapılacak seçimlerde tercihinizi doğru yapıp hayal kırıklığı yaşamamalısınız. Eşit şartlarda bir federasyon, demokrasi ve barış için HAK-PAR"da birleşmek gerek.

Güçlünün değil, doğrunun yanıda olalım..
Print