2024-03-29
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Gürbüz Özaltınlı
 
Türkiye Nereye
2016-01-03 20:00
Gürbüz Özaltınlı
Bir zamanlar popüler bir soru vardı: “Kürtler demokrasiyi satar mı?”…

Çözüm süreci başladığında etekleri tutuşan bir grup sol/liberal aydın, Kürtlerle uzlaşan bir AKP’nin, geri döndürülemez, yerinden oynatılamaz bir iktidar inşa edebileceği paniğine kapılmışlardı. Öcalan’ın “biz Erdoğan’ın başkanlık sistemi önerisine destek verebiliriz” mealindeki açıklaması alarm etkisi yaratmış, “al başkanlığı ver özerkliği” pazarlığına mı gidiyor bu iş soruları sorulur olmuştu.

Muhafazakâr sosyolojinin yükselişi ve dönüştürücülüğüyle zaten hiç barışık olamayan; süreci kültürel alerjiyle hep eli yüreğinde izleyen -dönemin moda deyimiyle- bu “endişeli modernler”; kıyıların apolitik laikleri ile Alevi muhalefetin gücünün gidişi etkilemeye yetmeyeceğini görüyorlardı. Gözleri hep Kürtlerin siyasi hattında oldu. Nasıl askeri vesayet bürokrasisi değişimi püskürtmek için Kürt hareketiyle AKP hükümetlerini karşı karşıya getirmeye çalışmışsa, daha sonra sol/liberal kesimler de aynı yola yatırım yapmaktan hiç vaz geçmediler.

2013 Mart’ında milyonu aşkın Kürt’ün bayram coşkusuyla toplandığı Diyarbakır’da, Öcalan’ın silahlı mücadele döneminin kapandığını ilan ettiği mektubu okunurken, kimlerin yüzünün düştüğünü hepimiz hatırlıyoruz. “Demokrasi olmadan barış olmaz” cümlesi aslında Öcalan’a bir cevaptı. Bugün, sanki bir siyasi öngörüymüş gibi pişkince hatırlattıkları bu slogan aslında AKP- Kürt uzlaşmasının yarattığı derin hayal kırıklıklarını açığa vuran, çözüme itiraz çığlığıydı. “Kürtler Türkleri satıyor mu?”, “ne aldınız da silahı bırakacaksınız?”, “silahtan başka pazarlık gücünüz mü var?” soruları, hep bu kesimin bu dönemdeki ruh halini açığa vuran kötücül sayıklamalardır.

Aralarından birisinin Kobani’den sonra Kürtleri Ortadoğu’nun yeni modeli ilan ettiğini iyi hatırlıyorum. Kadın gerillalar üzerinden romantik yüceltmeler eşliğinde Kürtlere; “ Türkiye’nin dar sınırları içinde gerici AKP’den kısmi haklar koparmak peşinde koşmayın; Ortadoğu’nun modern gücü olabilirsiniz, devletleşme fırsatı ayağınıza geldi” diye sesleniyordu. (Mehmet Altan 27.11.2014 Ortadoğu’nun yeni modeli:Kürtler. Bu yazı gerçekten ibretliktir. Bugün yaşanan şehir savaşları ışığında tekrar dönüp okumanızı özellikle öneriyorum)

“Demokrasi olmadan barış olmaz”… Kısacası; bu fiyakalı demokratlık maskesinin altından Kürtlere tek bir mesaj veriliyordu: “Bu sorunu AKP ile çözmeye çalışmaktan vaz geçin; masayı terk edin.”

Dün 2016 yılına girdik. Bu tartışmalarla geçen yaklaşık üç yılı arkada bıraktık. Ve evet, PKK masadan kalktı. Hendeklere, barikatlara girdi. Ortadoğu’ya medeniyeti getiriyor diye coşkun alkışlar duymuyoruz nedense. Endişeli modern aydınlarımız çok kederliler. Yılbaşı yazısı yazmak içlerinden gelmiyor! Akılları Kürt gençlerde! Savaş yüreklerini karartıyor! Riyakârlıkları içimi kaldırıyor.

Onlara “İşte Kürtler masadan kalktı, bunu istemiyor muydunuz” diye sormayacağım. Başka bir sözüm var söyleyecek. Kuşkusuz PKK siz istediğiniz için kalkmadı masadan. Onlar bence sizi hiçbir zaman ciddiye almadı zaten. Kullanışlı olabildiğiniz sürece o masalarda yer bulabildiniz kendinize. Fakat başka bir gerçek daha var: Hiçbir şey umduğunuz sonuçları vermiyor. Kürtler kalkarsa AKP/Erdoğan kaybeder zannettiniz. Tam tersine etkisizleşen muhalefet oluyor. Başkanlık suya düşer diye düşündünüz. Hiç öyle gözükmüyor.

Umulmadık bir zamanda sandık yine ortaya konulursa HDP ve MHP’nin baraj altında kaldığı bir meclis çıkabilir ortaya. Ve hakkıyla tartışılmamış, makbul olmayan, demokratik işleyiş güvencelerinden yoksun bir başkanlık modeli gelebilir masaya…

Bu ise, kuşkusuz dar kafalı, saplantılı muhaliflere bırakılamayacak kadar önemli bir sorundur hepimiz için.

--------------------------------------------------------

Yeni Yüzyıl-3 Ocak
Print