2024-03-19
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Murat Belge
 
Dil sürçmesi mi
2016-01-03 20:11
Murat Belge
“Üniter sistemli başkanlık baktığımızda var. Hitler Almanyasına baktığımızda da bunu görürsünüz. Başka ülkelerde de görürsünüz.”

Bu, sabah Cumhuriyet’te okudum şekli. Hürriyet’teki sütununda Mehmet Yılmaz şöyle aktarıyor: “Üniter devlette başkanlık sistemi yoktur diye bir şey yok. Şu anda bunun zaten dünyada örneği var. Yani Hitler Almanya’sına baktığınızda orada da bunu görürsünüz.”

Kendim görüp dinlemediğim için “görgü şahitleri”nin verdiği bilgiye dayanmak durumundayım. Ama bu arada Cumhurbaşkanlığı Sarayı Erdoğan’ın böyle bir şey söylemediğini iddia etmiş. Sistem “kötüye kullanıldığında, Hitler Almanya’sında olduğu gibi ortaya felâketle sonuçlanan kötü yönetimler çıkabilir” denildiğini söylemiş. Saray.

Bu arada Mehmet Yılmaz’da bir de Başbakan’dan aktarılan söz var. Ahmet Davutoğlu da “Doğru olan Başkanlık” dedikten sonra “Parlamenter sistemden kaynaklı otoriter yapı da olur. Hitler Almanya’sı gibi” diye eklemiş.

Öte yandan yurt dışında birçok gazete de konuşmanın haberini vermiş. Guardian, Independent, Saray’ın açıklamasını doğrulamıyor: Erdoğan’ın Hitler rejimini iyi bir örnek olarak gösterdiğini söylüyorlar.

Herhalde bunun bir kayıdı kuyudu vardır ve umarım birkaç güne kadar söylenen sözün ne olduğu anlaşılır, kesinleşir. Anlaşılması önemli. Bu, “o da olur, bu da olur” diye geçiştirilecek bir şey değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan “serbest konuşma”larına girince herkesin “gaf” olarak göreceği sözler söyleyebiliyor. Örneği çok. Böyle düzeltmelere gerek olabiliyor. Bakalım herhalde göreceğiz, Cumhurbaşkanı’nın Hitler Almanyası konusunda hasbî ve harbî görüşlerini.

Cumhurbaşkanı değişmeye (ya da kendisi gibi olmaya) karar verdiğinden beri herhangi bir konuda ortak bir görüşümüz olmadı. Ama bugün, ortak bir noktada tuhaf bir şekilde buluşmuş olabiliriz; çünkü ben de Kasım seçiminin hemen arkasından 1933 Almanyası’nda gözlerimi açmış gibi hissettiğimi yazmıştım. Demek ki teşhiste ortağız.

Tayyip Erdoğan niçin “üniter” ile “başkanlık” sistemlerinin bir arada yürürlükte olabileceğini kanıtlama çabasında bir koşu Hitler Almanyası’na kadar gidiyor? Amerika’nın “federal” sisteminden kaçmak için, Başkanlık tartışmalarında bu konu hemen gündeme gelir. Amerika’da Başkan’a çok yetki tanınmıştır ama Kuvvetler Ayrılığı gereği Yasama ve Yargı’ya da Yürütme’yi denetleme ve gereğinde durdurma yetkileri tanınmıştır, denir. Oysa Tayyip Erdoğan zaten “Kuvvetler Ayrılığı” ilkesinin kendisine karşı. “Kuvvet” adında ne varsa, kendi elinde olmalı. Nitekim bu “Hitler Almanyası” tartışmasıyla aynı anda, HDP Eşbaşkanları hakkında Yargı’ya “talimat verme” edasıyla konuşmuş –daha önce Can Dündar hakkında konuştuğu gibi.

Yukarıda söylediğim gibi, bu “Hitler” beyanatı önemli. Türkiye’de Tayyip Erdoğan’a oy verenlerin çoğunu rahatsız etmeyebilir. Ama dünyada bu sözlerden anlam çıkaracakların nasıl bir anlam çıkaracağı uzun boylu merak konusu olmaz. Bu nedenle, ele güne fazla ayıp olmasın diye, bunu bir biçimde geçiştirme çabasına girilmesi beklenir. Gelgelelim, “Dedi mi? Demedi mi?” tartışmalarının ötesinde, söylenen değil, yapılan şeyler var. Ve bu yapılanlar, söylenenlerden daha önemli, daha belirleyici. Bunlara baktığımızda zaten bir süreden beri hangi hedefe doğru yol aldığını görüyoruz.

“Başkanlık Sistemi”ne itiraz edenlere laf yetiştirmeye çalışırken Tayyip Erdoğan’ın ısrarla anlamadığı veya anlamazlıktan geldiği bir şey var. Parlamenter sistemden yola çıkarak veya çıkmayarak yüzkarası rejimler var dünyada. Bunlar “yoktur” demiyor kimse. Ama dünyada çeşitli diktatörlükler olması, Türkiye’nin de kendisine bir diktatörlük sistemi kurmasını gerektirmiyor. Tayyip Erdoğan’ın Kuvvetler Ayrımı’na, Hukuk Devleti’ne, Denetleyici Kurumlar’a, Özerklik kavramına saygısı olduğunu gösteren herhangi bir işaret görmüyoruz. Sorun da bu.

Kâğıt üstünde parlamenter sistem yürürken (Anayasa hâlen değişmediğine göre) Erdoğan kendi “başkanlık sistemi”ni de facto ilân etmiş durumda.

Bu zaten ne kadar tehlikeli bir gidiş içinde olduğumuzu gösteren olgu.

--------------------------------------------------------

Taraf- 3 Ocak
Print