|
Yeni Bir Başlangıç Sancısı
|
2017-02-03 00:55
|
Abdulmenaf Kıran
|
|
Bugün, Mecliste geçen Anayasa değişiklik paketi Cumhurbaşkanına sunuldu. Cumhurbaşkanı kısa sürede değişiklik paketini onaylayıp referanduma sunacaktır. Daha şimdiden referandum için 9 Nisan günü söylentisi ortalıkta dolaşılır oldu. Kuşkusuz Cumhurbaşkanının bu paketi yeniden görüşülmek üzere Meclise iade etme yetkisi de vardır. Fakat görünen o ki, iade söz konusu değildir.
Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi bu değişiklik teklifinde denetleme denge sistemi yok denecek kadar az. Yürütme yasama ve yargıya göre çok güçlenmiş oluyor. Bizim sistemimiz zaten çok merkeziyetçi, bu değişiklik paketi referandumda evet oyu alırsa merkeziyetçi sistem daha da pekişecektir.
15 Temmuz Darbe girişimi olmasaydı, sanırım bu paket, bu haliyle meclisten geçemezdi. En basitinde artık Cumhurbaşkanın atadığı Bakan ve Cumhurbaşkanı yardımcıları Parlamento onayına ihtiyaç duymayacaktır. Milletvekilleri Cumhurbaşkanına ne yazılı ne de sözlü soru sorabilecek, Bakanlara ve Cumhurbaşkanı yardımcılarına bile sözlü soru soramayacaklar. Hikmetine sual olunmaz darbeciler de Meclisi doğrudan bombardıman altına almışlardı, bu güne kadar tüm darbelerde de Meclis kapatıldı, Meclisin böyle bir Anayasa Paketini de kabul etmesi ayrı bir paradoks…
Bilindiği gibi Osmanlı Devleti Monarşiyle yönetiliyordu. İmparatorluğun son yıllarında kısa bir Anayasa denemesi (1876 Anayasası) dışında mutlak monarşi ile yönetiliyordu. Bu ülke tek adam yönetimlerine yabancı değildir. Cumhuriyet döneminin dörtten üçünden fazlası tek adam yönetimleri ile geçmiştir. Daha Cumhuriyet ilan edilmeden önce Meclis Atatürk’e olağanüstü yetkiler vermişti. Bu yetkiler 1938 yılına kadar kullanıldı. Daha sonra Milli Şef dönemi başladı. 1950’ye kadar İsmet Paşa aynı yetkileri kullandı. Demokrat Parti döneminden sonra 1960 askeri darbesi geldi. Bu sefer de Milli Birlik Komitesi dönemince Cemal GÜRSEL tek adam sayılırdı. Sonra 12 Mart Muhtıra dönemi, daha sonrası da okuyucunun malumu 12 Eylül Darbesi ve Kenan EVREN tek adamlığı…
Bu gün yine toplum aşırı geriliyor. İki Kampa bölünmüş durumda. Evet’ciler ve Hayır’cılar. Bu Anayasa Paketinin reforum niteliği taşımadığı gayet açık . Temel Hak ve Özgürlükler tahkim edilmiyor, siyasal iktidar sınırlandırılmıyor. Değim yerinde ise defacto durum de jure hale geliyor. Bunun için bu kadar toplumu germenin de manası yoktur.
Bu Pakete Kürt siyaseti açısından bakacak olursak, Pakette Kürtlerin siyasal durumunu etkileyen hiç bir şey yoktur. Bu ülkede şimdiki Anayasada Kürtleri telaffuz eden tek sözcük olmadığı gibi, yeni pakette de tek kelime yoktur. Referandumda Kürtlerin kendi aralarında kutuplaşmasını gerektirir bir durum da söz konusu olmamalıdır.
Kürtler, Hayır cephesinin öncülüğüne soyunmuş CHP ve Evet cephesinin liderliğindeki AKP’nin hem söylemine hem de pratiğine dikkat ederek tercih koymalıdırlar. Kürtlerin bireysel ve kollektif haklarının bu güne kadar Anayasa ve yasalarda yer almamasının baş sorumlusu CHP’dir. Şeyh Sait hareketini bastıran, Dersim Katliamını yapan, Çeşitli iskan ve sürgün kanunları ile Kürtleri anavatanlarından sürgünlere gönderen CHP’dir. Bu güne kadar CHP’nin Kürtler lehine herhangi bir reform önerisini de duymadık. Biz Kürtler mevcut Parlamenter sistemde hep sıkıntı yaşadık. Bunun hamiliğini yapmak bize düşmez.
Türkiye’de Tanzimat’tan bu yana yapılan tüm reformlar dış dünyanın dayatmasıyla olmuş. Türkiye’nin çok partili sisteme geçmesinin nedeni BM’lere üye olma koşulu olduğu içindir. Kürtçe Radyo Televizyon yayımı, Kürtçe seçimlik dil dersi ve özel kursların serbest bırakılması da AB’ye tam üye olmak için yapılan reformlardır. Kopenhag Kriterleri olmasaydı bu açılımlar da yapılmazdı.
Yeni Anayasa Paketi geçtikten sonra Türkiye dış dünyaya kapanmayacaktır. AB süreci devam ederse, Sürekli Anayasa değişiklikleri gündeme gelecektir. Parlamenter sistem de devam etse yine Anayasa Değişiklikleri kaçınılmazdır. Biz Evet’cilere de Hayır’cılara da şunu sormalıyız. Kürt Sorununun çözümüne ilişkin programınız ne?
Her değişimin sancısı vardır. Statükocu güçler ve değişim yanlıları arasındaki çekişme sancısız geçemez. Referanduma kadar bu sancı devam edecektir. Seçmen elbette iki tercihten birini yapacaktır. Ama değişim ihtiyacı hiç bitmeyecektir. 03.02.2016
Av. Abdulmenaf KIRAN Hak-Par Gnl.Bşk.Yrd.
|
|
|
|