2024-03-19
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Kemal Burkay
 
BAZILARI GÖREMİYOR, BAZILARI GÖRMEK İSTEMİYOR (*)
2017-03-03 08:47
Kemal Burkay
Türkiye Parlamentosu AKP ve MHP’nin oylarıyla mevcut Anayasa’nın 18 maddesinin değiştirilmesine karar verdi ve bu değişiklik 16 Nisan’da referanduma sunulacak. Eğer çoğunluk evet derse bu değişiklik kesinleşecek, hayır derse hükümsüz olacak. Elbet, evet veya hayırın önemli siyasal etkileri olacak.

Kürtlerin bu referandumdaki oyları acaba ne yönde olacak, ya da olmalı; evet mi, hayır mı?

Bazı Kürtler, “Bu anayasa bizi ilgilendirmez, sandık başına gidip oy kullanmayalım, yani boykot edelim” diyorlar.

Biz ise, bu anayasada Kürtlerin temel hakları yer almıyor; ne kendi kaderini tayin hakkı, ne federasyon, hatta ne de muhtariyet... Bu nedenle sandığa gidelim ve ona hayır diyelim, diyoruz.

Boykot yanlıları, “evet ve hayır diyenler arasında taraf olmayalım,” diyorlar.

Biz ise, eğer oy kullanmazsak, bu evet diyenlere yarar; yani sonuçta yine taraf oluruz, diyoruz.

Boykot yanlıları: “Ha önceki anayasa, ha bu; bir farkları yok,” diyorlar.

Biz ise şöyle diyoruz: “İkisine de karşıyız, vereceğimiz hayır oyu ikisine de yönelik.”

Boykot yanlıları: “Kemalistler de hayır diyor, siz bu tavrınızla onlarla yan yana düşüyorsunuz,” diyorlar; bizi Kemalistlikle, hatta bazıları hızlarını alamayıp ihanetle suçluyorlar.

Biz ise şöyle diyoruz: Bizim hayır gerekçemiz onlarınkinden farklı. CHP ve cümle Kemalistler eski sistemi savunuyorlar, AKP ve MHP’nin getirdikleri system ise tek adam sistemi ve öncekinden de kötü. Biz ise Kürt halkının ve Alevilerin haklarını tanıyan, tüm temel insan hak ve özgürlüklerini içeren demokratik bir anayasa istiyoruz. Biz Kürt halkının Kürdistan’da kendi yerel hükümetinin ve parlamentosunun olduğu, Kürtçenin ilkokuldan üniversiteye kadar eğitim dili ve aynı zamanda Türkçenin yanı sıra resmi dil olduğu federal bir siistemi savunuyoruz.

Bu tavır Kemalistlik veya Kürt halkının özgür olmamasını istemek olarak nitelenebilir mi?

Baylar, ağzınızdan çıkanı kulaklarınız duyuyor mu? Kendinizi cahil ve müfteri konumuna düşürdüğünüzün farkında mısınız?

Boykotu savunanların tavrı bize gore yanlıştır; ama bu nedenle biz onlara ipe sapa gelmez suçlamalar yöneltmiyoruz. Onların ise bize karşı böylesine saldırgan bir dil kullanmaları için hiç bir neden yok. Yazılarımız ve HAK-PAR’ın Türkçe ve Kürtçe dillerindeki açıklamaları son derece açık. Aptal ya da önyargılı olmayan her kişi neden hayır dediğimizi pekala anlar. Bu tavır en başta Kürt halkının özgürlüğü içindir, aynı zamanda barış ve demokrasi içindir.

Ama bunlarıın birçoğu: “Demokrasi bizi ilgilendirmez,” diyorlar.

Bu yanlış, sakat sözleri ne yazık ki yıllardır duyuyoruz. Ne var ki ddemokrasi, ister Türk ister Kürt, ister başka kökenden olsun bu ülkede yaşayan herkesi ilgilendirir.

Düşünce ve inanç özgürlüğü bu ülkede yaşayan herkes için önemlidir.

Kadın hakları, ister Türk ister Kürt olsunlar, tüm kadınları ilgilendirir.

Emekçilerin hakları, sendikal haklar ve grev hakkı, Türk emekçilerini ilgilendirdiği kadar Kürt emekçilerini de ilgilendirir.

Basın özgürlüğü Türk ya da Kürt herkes için önemlidir.

Hatta doğal çevrenin korunması, yalnız insanlar için değil, ormandaki ayılar için de önemlidir.

Geçmiş yıllarda da birileri yine, “Antifaşist mücadele biz Kürtleri ilgilendirmez,” derlerdi. Ama 12 Eylül 1980 darbesiyle ülkeye faşist bir rejim geldikten sonra onlar da olup bitenleri gördüler. Daha önceki dönemde çeşitli baskılar yaşansa da hiç değilse toplantı ve yürüyüş özgürlüğü vardı, düşündüklerimizi söyler ve yazardık; hatta Kürtçe veya Kürt sorunuyla ilgili yayın yapan dergi ve gazeteler vardı; solun, demokratların, Kürt yurtseverlerinin dernekleri, sol partiler vardı. Faşist rejim tüm bunlara son verdi, onbinlerce insanı içeri aldı ve acımasız bir işkence çarkından geçirdi.

Tüm bu nedenlerle, bu ülkede toplumsal ve siyasal yaşamı etkileyen en küçük bir değişiklik bile bizi ilgilendirir. Kaldıki burada değişen anayasadır. Eğer bu değişiklik ileri yönde ise, yani demokrasinin sınırlarını genişletiyorsa ona evet deriz. Tam tersine, demokrasinin sınırlarını daraltıyorsa hayır deriz.

Bu kez hayır diyoruz; çünkü bu değişiklik de 1982 Anayasası gibi, Kürt halkının temel hak ve özgürlüklerini içermiyor, üstelik demokrasinin sınırlarını daraltıyor; demokrasinin olmazsa olmazı olan güçler ayrılığını ortadan kaldırıyor, yetkileri büyük ölçüde başkanda topluyor, yani tek adam rejimi yaratıyor.

Boykot gerekçesi olarak, “bizi bağımsızlıktan başkası ilgilendirmez,” diyenler, kendilerini siyasetten izole ediyorlar. Bunlar oy haklarını kullanmıyor ve böylece güçlerini göstermiyor, bir bakıma “biz yokuz” diyorlar. Bunlar siyasi gelişmeler karşısında aslında tavırsız kalıyor, buna karşılık da büyük laflar ediyorlar.

Bir Kürt atasözüdür: Vurmaya niyeti olmayan büyük taşa davranır.

Ne var ki lafla peynir gemisi yürümüyor. Küçük işten kaçan büyüğünü hiç başaramaz. Hedefe büyük laf ederek değil, adı adım, sabırlı kararlı bir çalışmayla ulaşılır.

Güneyli Kürt kardeşlerimiz, KDP ve KYB yıllarca silahlı mücadele yürüttüler, ama demokrasiyi de küçümsemediler. O dönem başlıca şiarları şuydu: “Kürdistan’a otonomi, Irak’a demokrasi!”

Başta İran-KDP olmak üzere, Doğu Kürdistan (İran Kürdistanı) yurtsever güçleri de yıllar boyu aynı şiarı kullandılar: “Kürdistan’a otonomi, İran’a demokrasi!”

Elbet bölge ve dünya koşulları zamanla değişti, onların şiarları da değişti. Güneyli Kürtler önce federasyon ilan ettiler ve bu statülerini anayasal güvenceye bağladılar; şimdi de yeni bölge ve dünya koşullarında bağımsızlık talebinde bulunuyorlar.

Ama görünen o ki, bazılarına sözün bir faydası yok. Bazıları söyleneni anlamıyor, bazıları ise önyargılı, anlamak istemiyor. Bunlar sanki gözlerine perde çekmiş, kulaklarına bez tıkamışlar.

Diğer bir deyişle, “BAZILARI GÖREMİYOR, BAZILARI DA GÖRMEK İSTEMİYOR!”

Ne yazık ki, yıllardır bir kısım Kürtlerin durumu böyle. Eğer Kürt ulusal hareketinin durumu iyi değilse, eğer büyük çoğunluğuyla doğru bir yol ve yöntem seçemiyorsa, başlıca nedenlerden biri de budur.

Eskilerin şöyle bir lafı vardır: “Bizim oğlan bina okur, döner döner yine okur.” (“Bina” eski eğitim sisteminde, yani medresede ilk sınıftı.) Bununla “Bizim oğlan”ın bir türlü ikinci sınıfa geçemediği anlatılmak istenir.

Bizim de dilimizde tüy bitti, ama yıllardır demokrasinin önemini birilerine birtürlü anlatamadık...

28 Şubat 2017

-------------------------------------------------

(*) Daha önce Kürtçe yayınlanan yazımın Türkçesi, bazı ufak değişiklik ve eklemelerle...
Print