|
Kürtlerin Referandum Coşkusu
|
2017-08-29 13:05
|
Abdulmenaf Kıran
|
|
25 Eylül tarihi yaklaştıkça, Dünyanın dört bir yanında yaşayan Kürtler arasında da heyecan ve coşku artıyor. Diyaspora Kürtleri Avrupa’nın çeşitli kentlerinde Referandum Festivalleri düzenliyorlar. Bu festivallere katılım da cidden doruklarda. Festival haberini alan her Kürt bulunduğu yerde bir Kürt Bayrağı eline alıp festival alanlarına koşuyor.
Festival alanları adeta panayır alanları gibidir. İnsanlar renga renk Kürt Milli kıyafetlerine ve bayrağıyla donanmışlar. Her keste bir bayram coşkusu var. İnsanlar bir birlerini sevinçle kucaklayıp, Referandum kararını kutluyorlar. Ünlü Kürt ozanları sesleri ve sanatlarıyla bu festivalleri daha bir renklendirip, daha da coşturuyorlar. Sanki 2017 yılının ikinci yarısı tüm dünyada Kürtler için bayram ilan edilmiştir şeklinde bir hava vardır…
Geçen iki yüzyıl Kürtler için bir karabasan havasında geçti. Kürtler bu iki yüzyıl boyunca onlarca toplu katliama, sürgüne, ayrımcılığa maruz kaldılar. Kendi ülkelerinde, mülteci veya yabancı muamelesi gördüler. Dersim katliamının, Şeyh Sait harekatındaki katliam, İstiklal Mahkemeleri, Zilan, Sason ve Ağrı katliamlarının acıları Kürtlerin Hafızasındaki yerlerini taptaze koruyor….
İran’da Sımko Ağa katliamı, Çarçura Meydanındaki İdamlar ve hemen her gün Kürt siyasetçileri için kurulan dar ağaçları, insanım diyen her kesin tüylerini diken diken etmeye yetiyor. Hele tüm bunlar Kürt olmaktan dolayı Kürt insanının başına gelince, varın Kürtlerin duygu dünyasını siz tahmin edin.
Güney Kürdistan’da Saddam’ın Kürtlere uyguladığı katliam, soy kırım ve zulüm yeri göğü inletti. Enfaller ve Halepçe katliamı tüm tazeliği ile Kürdün bilincinde duruyor.
Keza Rojeva’da Suriye hükümetlerinin Kürtlere uyguladığı zulüm unutulur gibi değildir. Suriye Hükümeti Kürtelerin ülkesel birliği kalmasın diye Arap kemeri kurdu. Bölgedeki Kürtleri Suriye’nin güneyine sürdü yerlerine Arapları yerleştirdi. Kürtlerin bir kısmı nüfusa bile kaydedilmedi. Onlar yok gibiydiler ve hiçbir hakka sahip olamıyordular.
Kürtlerin binlerce yıldan beri ana vatanı olan Kürdistan 1639 Kasr-i Şirin anlaşmasıyla ikiye, Lozan Antlaşması ile dörde bölündü. Her bir Parçası ayrı bir devletin ( Türkiye-İran, Irak ve Suriye) sınırları içinde kaldı. Bu devletlerin hiç birinde Kürtlerin ulusal demokratik hakları tanınmadı. Tam tersine bu devletler Kürtlere zulüm yapmakta birbirleri ile adeta yarıştılar, bir birinin mezalimini örtbas ettiler. Yirmibirinci yüzyıl eşiğindeki Halepçe katliamına karşı Dünya Kamuoyunda yeterli duyarlılık oluşmasın diye elbirliği ile manipülasyon yaptılar. Kendi ülkelerindeki Kürtlerin komşu ülkede meydana gelen Kürt katliamına veya hukuksuzluklara tepki göstermemeleri için haberleri sansür ettiler...
Dört devletin ulusal güvenliği bir halkın haklarıyla tehdit ediliyor!
Her hangi bir Kürdistan parçasındaki halkın özgürleşmesi bu dört devlet için ulusal güvenlik tehdidi olarak kabul ediliyor. 8.5 milyonluk İsviçre 26 kanton ( Federe Devlet ) ile idare oluyor, 50 milyon nüfuslu Kürtler dört devlet içinde bir eyalet, kanton veya federe devlet olamıyor. Irak Kürdistan Yerel Hükümeti 2003 yılında Amerika’nın müdahalesiyle oluştu. Oluştu ama şimdi de Merkezi Hükümet Anayasadan doğan haklarını vermiyor, anayasal yükümlülüklerini yerine getirmiyor, vs.
İşte tüm bu koşullar altında Irak Kürdistan Bölgesel Hükümeti Bağımsızlık için Referandum kararı almış. İlk defa Kürtlerin Bağımsız bir devleti olacak. O devlette başka bir millet Kürtler hakkında karar vermeyecek, Kürt dili yasak olmayacak, insanlar Kürt oldukları için katliama, sürgüne, asimilasyona maruz kalmayacak, dahası Kürtler bu devletin asli sahibi olup, her yerde Kürt Bayrağı dalgalanacak, Kürt dili resmi dil olacak eğitim Kürtçe olacaktır. Kürdün Makus talihi değişecek. Buna sevinmeyecek, buna coşmayacak, buna mutlu olmayacak tek bir Kürt dünya yüzünde bulunamaz.
Eğer Kürtleri egemenlikleri altında tutan devletler, Kürtlerin Ulusal demokratik haklarını tanımış olsalardı, Kürtleri Ötekileştirip, soykırıma varan katliamlara maruz tutmasaydılar, sürgünlere göndermeseydiler, Kürtleri kendi ülkelerinde yabancı yada vatansız muamelesine tabi tutmasaydılar bu bağımsızlık referandumu ne bu kadar ilginç ne de bu kadar çekici olacaktı.
Çağımız İnsan Hakları ve Demokrasi çağıdır. İnsan haklarına saygı gösterip geliştirmeyen hiç bir ülkede devlet yada sistem güvenlik içinde değildir. Bir devlet ve sistemi ayakta tutan onun askeri ve ekonomik gücünden ziyade vatandaşlarının gönüllü sahiplenmesidir. Kürtlerin haklarını tanımayan devletlerin güvenlik kaygısı duymaları normaldir. Ama bunun sebebi Kürtler değil, hak tanımayan çağ dışı sistemleridir. Kürtleri gözetim altında tutacaklarına, sistemlerini gözden geçirip insan haklarına uygun revize etmeleri güvenlik için yegane yoldur.
Kürtlerin iki yüzyıl boyunca maruz kaldıkları kötü durumdan sonra, bağımsızlık referandumunu böylesi coşkuyla karşılamaları, bunu sahiplenmeleri çok anlaşılır bir durumdur. Bu durum Kürtler için karabasandan gözlerini gün ışığına açmak gibidir. Kürtlerin kendi kaderleri konusunda iradelerini ortaya koymasını istemeyenlerin tutumu hiç de kabul edilebilir değildir. Her halk gibi Kürtler de kendi bağımsız devletlerini kurma hakkına sahiptir. Her kes buna saygı duymalıdır.29.08.2017
Av.Abdulmenaf KIRAN HAK-PAR Gnl.Bşk.Yrd.
|
|
|
|