|
Metin Can |
|
|
|
|
|
|
|
Kök kazıcıları, matematık, biyoloj, kimya ve fizik
|
2018-01-28 11:27
|
Metin Can
|
|
Bizim köylerde çok önceleri, içinde seyrek meşe ağaçlarının olduğu arazileri tarla yapabilmek için, bu ağaçları kökleriyle çıkaran baltacılar vardı. Bunlara meyve ağaçlarına dokunmamaları söylenmesıne rağmen bazen hızını alamayıp meyve ağaçlarını da kökten sökerlerdi.
Neden meyve ağacına kıydın? Sorulduğundan da ‘bir ağaç gördügümde hemen kökünden sökesim geliyor, üstünde ne olduğuna bakmadan köke dadanıyorum’ derlerdi, yani mesleği gereği...
Dersim yöresinde meyve ağaçları kurumadığı sürece kesilmezdi, sanırım çoğu yerlerde de böyledir, meyveden beslenen diger canlıların da hakkı vardır diye meyvenin tümü toplanmazdı. Kürdistan‘ın komşularının hepsi de yeri gögü yaradana inanan, yaradanın doğasını, kullarını korumakla mükellef olduklarını söyleyıp adelet ve vicdan dem vururlar. Gel gör ki insan ve doğa düşmanları meyve ağaçlarını keserek, suları kirleterek, akar suları barajlaştırarak, ormanları yakarak, kimyasal bombalar kullanarak hem doğal dengeyi hem de sosyo ekonomik dengeyi bozdular ve bozuyorlar da. Bunu da kendi toplumuna medeniyet ve toplumun genel emniyeti diye yuturuyorlar, maşallahı var yutmak için de milli ruhla sıraya girmişler...
Matematık, bioloji, kimya ve fizik gibi bilim dalları kurnazlık kabul etmez, hele hele ölçüsüzlük hiç kabul etmez, bunu yapanlar da sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaklardır, zaten böylesi alemlerde hırlamalar, ezmeler, kök kazmalar, etkisizleştirmeler, demogojiler, psikolojik bunalımlar, takozlamalar, olağan üstü hallerde idare etmeler, hınklamalardan kaynaklı sağlıklı çözümlerde üretilemiyor, toplumsal aydınlama bir türlü gerçekleşemiyor. Bu bilim dallarını baz alan toplumların kavgaları bile beli norm ve ölçülere göre hesaplanarak yapılır güç kulanımı dahi yasal normlarla belirlenir bu hem egitim alanına hemde sosyo ekonomik boyutuna yansıyor.
Hesapları: dogal dengeyi ve sosyo ekonomik etkilerini gözetliyerek toplumun genel refahını, huzurunu, çoğulculuk dengeyi sağlamak kaydıyla, normlaştırarak, demokrasi dedigimiz çoğulcu açık toplum anlaşmalar halkası oluştururlar, bu da çağın gerekli gelişimine göre tartışmalar süzgecinde geçirilerek pozitif yönde yenilenir, geliştirilir, toplumun en önemli sigortası olan sosyal güvence ile pekiştirilir.
Savaşların insanlığa ve doğaya bir getirisi olmadı ve olmıyacak da. Sonuçları ortada, belli gruplar ceplerini doldurabilir, beli gruplarda orgazmını sağlıyabilir ama uzun vadedeki sonuçlarının hiç kimseye bir faydası yoktur.
Tek millet projesinin ölçüsüzlügü bir asırdır tutmadı tutmıyacak da. Nedeni gayet açık, çünkü sosyal bilimlere ters. Güçlü olmak sorunları çözemiyor sadece erteliyor, ağırlastırıyor ve sivilleşmenin (medeniyetin) gelişimini tahrip ediyor. Sorumluklarını ve haklarını bilen bilgili bireylerin gelişmesini engelliyerek mesleksiz yığınlar yaratıyor, geçici olarak bazılarının işine yarıyabilir, sonunda hiç de beklenilmeyen anda bumerangleşiyor.
Kendi vatandaşı olan ve onların soydaşlarıyla savaşarak, zeytin ağaçlarını bombalıyarak, korumasız insanların üzerine başkalarının dalına binerek düzlemek, şimdilik sorun değil ama matematik akıl işi, güçlü olma işine hiç benzemez.
Ne yapalım ne insanlık ne de tanrı Kürtlerle empati kurmuyor, etrafı kök kazıcılarla, takozcularla ve onların stratejik ortaklarıyla çevrili. Bin bir hilelerle milliyarlık projeler pazarlığı yapılıyor ve yapılacak da. Bir o kadar taraftarda Kürtler"de olunca kolay değil.
Afrin ne ilk nede son saldırganlık olacak, bindiği dalı kesmek veya haydut grupların eliyle kestirtmek akılsızlığın pratikteki deneyiminden başka bir şey de ifade etmiyor. Harcanan canlara yazık..
|
|
|
|
|
|
|