2024-12-03
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Kemal Burkay
 
Garip İşler - YAZILMAMIŞ, AMA BASILMIŞ BİR “ÖNSÖZ”!..
2021-06-12 19:03
Kemal Burkay
Sevgili okurlar, arkadaşlar,

Bizim Cemali’nin ara sıra yazdığı “garip işler”e dair öykülerini bilirsiniz. Şimdi ben de böyle garip bir hikâye anlatacağım. Benim başıma geldi bu. Yazmadığım bir “önsöz” yeni çıkan bir şiir kitabında basılmış!

Hikâye şöyle:

Birkaç gün önce Muzaffer Kalaba adında tanımadığım bir kişiden telefon geldi. Şiir kitabının basıldığını söyledi ve kitaba yazdığım önsözden dolayı teşekkür etti, kitabı göndermek için adres istedi. Ben böyle bir önsöz yazdığımı hatırlamadığımı söyledim. Çünkü son yıllarda ve daha önce de hiçbir şiir kitabına herhangi bir önsöz yazmamıştım. Ama o ısrar edince, acaba geçmiş aylarda böyle bir şey yazdım da unuttum mu diye tereddüde düştüm. Öyle ya, yazmış olmasam adam ne diye böyle bir şey söylesindi. Ayrıca aylar önce birinin bana telefon açıp şiirlerine bir önsöz yazmamı istediğini, benim de, onu kırmayıp ve peşin peşin hayır demeyip, “şiirlerini gönder göreyim,” dediğimi, hayal meyal hatırlar gibi oldum. Ama herhangi bir şiir dosyası gelmemiş ve ben de doğal olarak, olumlu ya da olumsuz bir cevap vermemiştim.

“Olur, adresimi mesajla gönderirim; bir kitap gönder,” dedim. O da:

“Birkaç tane göndereyim,” dedi, “tanıdıklarınıza dağıtırsınız…”

Adını not ettim ve kuşkumu gidermek için bilgisayarımdaki dosyaları kontrol ettim. Böyle yazıları, atmam, dosyalarım. Onlara, hatta e-postamdaki son bir buçuk yılda gelen-giden mektuplara, yazılara baktım; böyle bir şey yoktu.

“Çığlık” adındaki şiir kitabı dün geldi. Açıp baktım. Evet, baş tarafta benim adımla yazılmış bir önsöz vardı. Ama daha ilk satırına baktığımda benim üslubum olmadığı besbelliydi. Hayır, tek kelimesini bile ben yazmamıştım!

Bu önsözü kim yazmışsa, Muzaffer Kalaba’nın söz konusu şiirlerini övmüş, göğe çıkarmış!..

Tepem attı! Siverekli olduğunu ve Mersin’de oturduğunu söylemiş olan bu arkadaşa hemen telefon açtım ve bu önsözün bana ait olmadığını, bunu neden yaptığını söyledim. O ise İzmir’de oturan ve orada güya bir edebiyat dergisi çıkaran bir arkadaşının bu önsözü temin edip kendisine gönderdiğini söyledi. Dediği kişiyi de tanımıyordum. Bu konuda bir açıklama yapacağımı söyledim ve telefonu kapadım.

Kitaptaki şiirlere göz gezdirdim. Onları elbet yeni görüyordum. Eğer daha önce dosyasını gönderseydi bir önsöz yazar mıydım, yazmaz mıydım, söz konusu şiirler buna değer miydi, ayrı mesele.

Kitabın başında sözde benim önsözümden başka, Şair Cezmi Ersöz’ün de üç satırlık bir övgüsü ve ayrıca iki kişinin daha yazdıkları vardı. Hepsi de aynı tarzda kaleme alınmış, benzer övgü sözcüklerini dile getiren, sanki aynı kalemden çıkmış metinlerdi…

Ve o hepimize bu önsözler izin teşekkür ediyordu!

Ersöz’ü telefonla aradım. O da böyle birini tanımadığını, bundan haberi olmadığını söyledi ve kendisini aramak için telefonunu istedi.

İşte böylesine bir garip iş, sevgili arkadaşlar!.. Bu memlekette garip işler çoktur ve bunda şaşacak bir şey yok. Ama böylesiyle de ilk kez karşılaşıyorum.

Bu arkadaşın yaptığı ile ilgili olarak hem çok canım sıkıldı, hem de kendisi hesabına üzüldüm. Sekseni aşkın yaşıma rağmen oldukça meşgul bir insanım ve böylesine can sıkıcı bir konuya zaman harcamak istemezdim. Şiir böyle yöntemlere uygun bir uğraş değil. Şiiriyle ilgili güzel şeyler yazılmasını isteyen kişi (ki bu doğal, insani bir duygudur), her şeyden önce ortaya iyi ürünler koymalı. Benim sözlerime değer veriyorsa, şiire ve bana saygı duyuyorsa, böyle basit yöntemlere başvurmamalı, Bağdat’tan dönecek yanlış hesaplar yapmamalı.

12 Haziran 2021
Print