2024-03-28
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Yılmaz Çamlıbel
 
Oyumu kime vereyim?
2014-03-14 19:56
Yılmaz Çamlıbel
Bu günlerde halkımızın büyük çoğunluğu ülkenin sokaklarında, kahvehanelerinde, meyhanelerinde, pastahanelerinde birbirlerine “Oyumu kime vereyim?” diye soruyorlar. Bu durum, Kemalist düzenin taşlarının henüz yerli yerine oturmadığının,TC’nin çağdaş bir devlete dönüşemediğinin çarpıcı bir göstergesidir.

Toplumsal taşların yerine oturduğu, sağlam bir alt yapıya sahip, sosyal sınıfların ortaya çıktığı, tüm toplumsal ilişkilerin hukuki bir temel üzerine oturtulduğu ülkelerde, kimse oyunu kime vermesi gerektiğini başkalarına sormaz.

Bu tür toplumlarda seçmenler partilerin programlarını okur. Partiler adına konuşan sözcülerin vaatlerini dinler. Projeleri üzerine düşünür, yorum yapar ve sentezlere ulaşır ve sonuçta bir tercihte bulunur ve oyunu ona göre kullanır.

Öyle zanediyorum ki, Türkiye’deki seçim çalışmalarında en fazla kullanılan kelime, birlik kelimesidir. Herkes durmadan bir olmadan bahsediyor, ama birliğin ne oduğunu açıkca söylemiyor, dolayısiyle de bunun gereğini yerine getirmiyor.

Kimileri ulusal birlik, kimileri sınıfsal, kimileri cinsel, kimileri dinsel, kimileri de mezhepsel birlik istiyor. Bazısı ülkede, bazısı ise Ortadoğu genelinde, kimisi çıtayı daha yükseklere kaldırarak dünya genelinde bir birliğin kurulmasını istiyor.

Peki, farklı sınıf, dil, kültür, renk, din ve mezhepten oluşan milyonlarca insanı ırk kimliği altında birleştirmek mümkün mü? Irkçı söylem ve projelerle, farklı sınıf, dil, kültür, din ve mezhepten gelen milyonlarca insanı, bir arada tutmak ve onları mutlu etmek mümkün mü?

Peki farklı ırk, sınıf, dil ve kültürden oluşan insanları din kimliği altında birleştirmek mümkün mü? Eğer “mümkündür” deniliyorsa, o zaman neden onca İslami mezhepleri, tarikatları, cemaatleri ve tekkeleri bir araya getiremiyoruz? Kendi ülkesinde böylesi bir birliği sağlama becerisini göstermeyenler, dünya islami birliğini oluşturabilirlir mi?

Ya farklı ırk, dil, kültür, din ve mezhepten gelen insanları sınıf kimliği altında birleştermek mümkün mü? Mümkünse eğer, o zaman neden Türkiye’deki onca sol parti, dernek, fraksiyonlar bir araya gelemiyorlar? Herkes birbirlerinin gözünü oymaya kalkışıyor?

Yani, sahip olduğumuz kimliklerimizin tümünü, seçeceğimiz başat kimliğimize kurban ederek birlik olmamız asla mümkün değildir. Diğer bir deyişle çok renkli ve çok sesli insanları, üniter bir siyasetle yönetmemiz mümkün değildir. Baasilerin, Kemalistlerin, Hümeyni mollalarının durumu, bunun mümkün olmadığını açıklamaya yetmiyor mu?

Üniter Kemalist ideolojinin zehirlediği bir beyne sahip olan insanlar ancak böyle bir şey düşünebilirler. Bu zehir sadece Kemalistleri değil, ona karşı olan Kürt milliyetçilerinin, Müslümanların, sosyalistlerin ve feministlerin de beyinlerini zehirlemiş bulunuyor. Bu yüzden, çoğu zaman müslümanlar, aleviler, komünistler, feministler kürtlere düşmanlık ediyorlar.

Şimdi, “Oyumu kime vereyim.” sorusuna verilen bazı cevaplara geçmek istiyorum.

A- “Abi, herif malı almış götürüyor. Biz niye sürüden ayrılalım. Malum, sürüden ayrılanı kurt kapar.”

B- “Kimsenin bizi kandırıp bölmesine izin vermeyelim. Bu seçimde de omuz omuza olalım.”

C- “Abiciğim senin dediğin parti, binde bir bile oy toplamıyor. Oyumu niye heba edeyim?”

D- “Biz atadan babadan şu-cuyuz. Anam avradım olsun, dünya yıkılsa başkasına oy vermem arkadaş.”

E- Üstad, bu düzenin değişiceği yok. Neden hayal peşinde koşayım? İkdidar yandaş belediyelere oluk gibi para akıtıyor, muhaliflere de kuruş vermiyor. Bizim yapacağımız en iyi şey, iktidara yamanıp, pastadan pay alarak kasabamızı imar etmek olmalıdır”

F- “Seçimi ve partileri bir tarafa at abiciğim, bizi ancak ülkesini milletini seven, fakir fukaradan yana namuslu bir diktatör kurtarır.”

Evet, halkımızın büyük bir bölümü böyle düşünüyor, peki kimi parti yöneticileri, adaylar, kanaat önderleri, bilim adamları, yazar-çizer takımı ne diyorlar?

Ohooo! Neler yapmıyorlar ki. Koltuk kapmak için, kapı kapı dolaşanlar var. Aday yapılmayınca partisine ver yansın edip rakip partiye kapağı atanlar var. Aşiretini, ailesini, ülküdaşını, mezhepdaşını, soydaşını ve yoldaşını seçim pazarına sürenler var. Kısacası Ali’nin küllahını Veli’ye, Veli’nin küllahını Ali’ye giydirenler var.

Sahi, bu toz duman içinde, siz oyunuzu kime vereceksiniz?
Print