2024-03-28
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
 
"Kürdistan Bölgeleri Birliği"nin İngiltere Dışişleri Bakanlığını Ziyareti
2016-05-01 20:34


27 Nisan Çarşamba günü merkezi İngiltere"de olan "Kürdistan Bölgeleri Birliği’nden bir heyet, İngiltere dışişleri bakanlığını ziyaret etti.

Bir saatten fazla süren görüşmede, Kürdistan Bölgeleri Birliği Genel Sekreteri İhsan Qadır, Hak ve Özgürlükler Partisi - HAK-PAR Britanya temsilçisi Harun Altuntop yer aldı. Görüşmede Britanya Dışişleri bakanlığının Türkiye masasından iki yetkili hazır bulundu. Yapılan toplantıda "Kürdistan Bölgelerinin Birliği"nin 26 Nisan 2016 Salı günü Londra’da gerçekleştirdiği uluslararası konferansta alınan kararlar üzerine detaylı bir görüşme yapıldı.

AKP hükümetinin Türkiye"nin kanayan yarası olan Kürt sorunu haletmek için kalıcı adımlar atmadığı, atılan bazı adımların ise hiçbir hukuki ve anayasal dayanağının olmadığı, reform sürecinin dondurulduğuna vurgu yapılan toplatıda, NATO üyesi olarak Türkiye’nin gelmiş olduğu noktanın, NATO için çok ciddi sorunlara yolaçacağı dile getirildi. İnsan hak ve özgürlüklerinin savunucu olarak kurulduğunu iddia edilen NATO, üye ülkesi olan Türkiye"de, 25 milyondan fazla bir nüfusa sahip olan Kürtlerin karşı karşıya kaldığı asimilasyon, yoksayılma, katliam, yıkım ve zulüm siyasetinin NATO’nun ismini lekelemeye başladığına işaret edildi.

Türkiye"de hükümet tarafından hazırlanmakta olan yeni anayasanın Kürtlere karşı yapılmış olan tarihi haksızlığı düzeltmek için önemli bir fırsat olduğuna vurgu yapıldı. Kürtlerin varlığının ve haklarının anayasada ifade edilerek hukuki güvencelere kavuşturulmasının önemine vurgu yapıldı. Bunun Türkiye"de toplumsal barış, huzur ve ekonomik refahın vazgeçilmez koşulu olduğu dile getirildi.

Kürtlerin kendi anadilde eğitimlerinde eğitim ve öğretim görme hakkından halen yoksun olduğuna işaret edilirken, Britanya’nın yakın bir müttefiki olan Türkiye hükümetinin bu yanlış siyasetinin ülkenin huzurunu ve güvenliğini orada yaşayan herkes için tehlikeye soktuğu belirtildi. Kürtlerin kendi ulusal hak taleplerinin Türkiye"yi tehdit etmediği, tersine, haklarına ve kimliğine kavuşmuş Kürtlerin Türkiye ile beraber yaşamaya devam edeceğine işaret edildi.

AKP hükümetinin, Cumhurbaşkanlığı makamı ile beraber Türkiye"nin Kürdistan bölgesinde özellike Haziran 2015 seçimlerinden sonra çok geniş, sınırsız, kontrolsuz bir yıkım, insansızlastırma ve katliam politikasını başlatıp yaygınlaştırdığına vurgu yapıldı. Her nekadar PKK’nın Kürdistan’ın şehir ve kasabalarındaki silahli varlığı ve çatışma ortamının varolması durumu gerekçe olarak sunulmaya çalışılsa da, yapılan yıkım, katliam ve sürgünlerden hükümet ve savunma güçlerinin asıl sorumlu olduğu dile getirildi. Çoğu zaman yapılan eylemlerin PKK tarafından mı, yoksa devletin kimliksiz, gizli güçleri tarafindan mı yapıldığını bölge de yaşayan halkın bilmediği dile getirilirken, Hükümet de görev alan, almış,kimi bakanların ve halen sürmekte olan kimi dava dosyalarında dile getirilen itiraflardan kamuoyuna sızan bilgilere göre, PKK’e yakın olarak çalışan KCK gibi yapılanmalara Türkiye"nin istihbarat güçlerinden binlerce kişinin girdiği söyleniyor! Bu bilgilerin gerçek mi ya da yanlış mı olduğunu bilmenin kolay olmadığı, önemli de olmadığı, ama asıl önemli olanın, olayların sonuca bakmak olduğu söylendi. Netice olarak, Kurdistan bölgesinde yüzbinlerce insanın evlerini, yerlerini yurtlarını terke etmeye mecbur bırakıldığı, binlerce sivilin hayatını kaybettiği, bölgede, eğitim ve sağlık, hizmet verecek kimsenin kalmadığına vurgu yapılırken, Britanya hükümetinden bu hususta yardımcı olmaları, devreye girmeleri istendi. Türkiye"nin faaliyetlerinin monitor edilmesi istendi.

Kürdistan bölgesindeki tahribatların ve olümlerin araştırılması, dosyalanması ve sonuç olarak Uluslararası Kriminal Mahkemesine Turkiyeye karşı dava açmanın ilk adımlarının atılmasi gerektiğine işaret edildi. Türkiye yi yöneten AKP ve destekleyecilerin, kapalı kapılar ardında yapılan uyarıları dikkate almadıklarına vurgu yapıldı. Bu aşamadan sonra, Türkiyeye karşı ciddi, ve önemli adımların

atılmasının zamanının geldiğine vurgu yapıldı. Britanya Hükümetinin Türkiye hükümetini bir dostu olarak açık olmayan yerlerde yaptığı ikazların yetmediğine değinildi. Uluslararası bir tahkikat Komisyonunun kurulmasına başlanılması, bunun kamuoyuna duyurulması durumunda Türkiye hükümetinin belki de kendilerine geleceğini ve yanlış ve zararlı siyetlerininden vazgeceğinin arzu edildiği dile getirildi.

Ayrıca, NATO üyesi olan Türkiye"yenin, NATO ülkelerinden dış güçlere karşı kendini savunmak için aldığı silahları şimdi hem içerde hem de dışarda Kürtlere karşı kullandığına işaret edildi. Bunun araştırılmasının önemine değinildi, ve Türkyenin uyarılmasına, eğer uyarıları dinlemediği takdirde, NATO silahlarını kötü kullanmaktan dolayı cezai yaptırımlara tabi tutulmasının gerekliliğine işaret edildi.

Türk savaş uçaklarının Irak Kürdistanındaki bir çok yeri bombaladığı dile getirildi. Türkiye, Irak Kürdistani sınır boyunca 350’yı aşkın köy ve yerleşim yerinin yok edildiğini ve Türkiye"nin Kürdistan içinde 15 km’lik bir kordon boyunca ne yerleşmeye, ne de tarım faaliyetlerine hal;en müsaade etmediğine değinildi. Kürdistan Bölge Hükümetinin bo yerlere insanları geri yerleştirmek için yaptığı başvuruları Türkiye"nin red etmeye devam ettiği ifade edildi. PKK militanlarının sınırdan Türkiye"ye geçmesinin önündeki en büyük engelin orada yaşayan köylüler olacağını söyleyen Başkan Barzani’nin 350 köy’e insanları yerleştirme çabasını Türkiye"nin engel olduğu dile getirildi.

Türkiye’nin Avrupa Birliğine Aday Ülke statüsüne kavuşması için Britanyanın çok calıştığını, ve bunda başarılı olduğunu, dolayısıyla AKP ve hükümetinin bunu iyi bildiği söylendi. Fakat, Kürt meselesini Avrupa"ya karşı bir santaj aracı olarak kullanmaya çalıştığına vurgu yapıldı. Sığınmacılar konusunda olduğu gibi, Türkiye hükümetinin, Avrupa"ya gözdaği vermeye çalıştığı dile getirildi.

Kürdistan Bölge Hükümeti’nin bildirdiği rakamlara göre, 1,8 Milyon sığınmacıya en zor şartlarda bakmak zorunda kaldıklarını, Avrupa Birliği’nin Kürdistan’da kalan bu sığınmacılar için acilen yardımcı olmaları , birlikte, o sığınmacıların Kürdistan’daki yaşamlarını düzeltmeye çalışmanın hayati önemine değinildi. Durumları düzelenlerin Türkiye üzerinden Avrupa’ya çıkmaya çalışmayacakları ve çıkmış olanlarında geri dönmeye teşvik edilebileceği dile getirildi.

Türkiye"nin Kürt politikasının çözümü değil, çözümsüzlüğü dayattığı dile getirildi. Suriye konusunda bunun en iyi görülebilineceği ifade edildi. Türkiye"yenin, başında beri, Suriye’de Kürtlerin güçlenmemesi, bir statü sahibi olmaması ve kendilerinin idare ettiği bir bölgeye sahip olmamaları için, hükümetleri eliyle yapabileceği her şeyi yaptığına işaret edildi. Türkiye"yenin, hem içerde hem de dışarda Kürtleri kendisine tehdit olarak gördüğünü, bu sebeple, her yerde anti-Kürt bir siyaset izledigi ifade edildi. Bu yanlış politikanın sonuçlarının hem Kürtlere, hem Suriye halkına hem de Türkiye’ye çok büyük zararlarının olduğu dile getirildi. AKP hükümetinin, Suriye’nin kuzeyinde Irak Kürdistanı gibi bir oluşumun kurulmaması için bütün gücüyle çaba sarfetttiğini, kendi yöneticilerinin defalarca dile getirdiklerine işaret edildi. Buna karşın, Irak’da olduğu gibi, Suriye’de Kürtlerin idaresinin, Türkiye’ye tehdit olmadığının bugün çok iyi anlaşılmış olduğu ifade edildi. Türkiye ve dünyaya asıl tehlikenin Islami kendine maske edinen IŞİD terröristlerinin olduğu ifade edildi. IŞİD terröristlerinin kontrolünde olacak bir Suriye’nin Türkiye için asıl en büyük tehlikenin bu olduğuna vurgu yapıldı. Kürtlerin idare edeceği ve Irak sınırından Akdeniz sahilina kadar olan Kuzey Suriye sınırının Kürtler tarafından kontrol edilmesinin Türkiye"nin ve dünyanın menfaatine olduğu dile getirildi. Britanya hükümetinden müttefikleri olan Türkiye hükümetine bu konuda siyasetini değiştirmeye yardımcı olmaları, yardım etmeleri istendi.

Silahların susturlması için barış görüşmelerinin en kısa zamanda başlaması ve Kürdistan’da sürdürülen savaş ve denetimsiz yıkım ve sürgünün bir an önce durdurulması icin Britanya hükümetinin devreye

girmesi istendi. Geçmişten ders çıkarmak gerektiği, görüşmelerin yaygınlastırılmaşı ve devreye PKK’nin dışında kalan diğer siyasi parti sivil güçlerin de görüşmelere müdahil olmasının yararından bahsedildi. Türkiye"nin Kürt sorununu çözmek için geniş bir Kürt siyasi, kültürel ve sivil kesimlerle görüşülmesinin yararları dile getirilirken, Kürt toplumunun çok sesli ve renkli bir yapı arzettiğine vurgu yapıldı.

Britanya hükümetine Irak ve Suriye’de Kürtlere verdikleri desteklerden dolayı Kurdistan Bölgelerinin Birliği’nin muteşekkir olduğu ve bu desteklerinin devamlı olmasının, hem çapının hem de meblağının yukseltimesinin önemine değinildi. Kürt ulusunun, barışsever, toleranslı, farklılıklları kabul eden bir toplum olduğuna işaret edildi ve her dört parçada yaşayan Kürtlerin, kendilerini Britanya’nın dostu ve ortağı olarak gördüklerini, Britanya hükümetinin de Kürtleri, kendilerinin dostu ve ortağı olarak bildiklerini görmenin sevincinde olduğu ifade edildi.
Print