2024-03-28
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
 
HAK-PAR Parti Meclisi Bildirisi: Çözüm daha fazla özgürlükte, daha fazla demokraside
2014-04-14 16:42


HAK-PAR Parti Meclisi Bildirisi

Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Parti Meclisi 12-13 Nisan tarihlerinde Ankara’da yaptığı toplantıda 30 Mart Yerel Seçim sonuçlarını ve gündemdeki diğer konuları değerlendirdi, kararlar aldı ve kamuoyuna aşağıdaki bildiriyi yayınladı:

Yerel seçimler

30 Mart Yerel Seçimleri, bir yandan seçim öncesi Hükümetle Gülen Cemaati arasında yaşanan çatışma, diğer yandan yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle bugüne kadar görülmemiş ölçekte bir kutuplaşma ve gerilim ortamında gerçekleşti. Seçimler, yerel yöneticilerin seçiminden öte bir genel seçim havasına ve AK Parti ile, bundan da öte Başbakan Erdoğan ile karşıtları arasında bir hesaplaşmaya, bir tür referanduma dönüştü. Öyle olunca da sonuçta AK Parti ile Ana Muhalefet Partisi CHP’nin oyları toplam olarak 12 puan artarken, diğer partilerin oylarında düşme oldu. Yine bu nedenle Parlamento’da temsil edilen ve kutuplaşmada taraf olan dört partinin (AK Parti, CHP, MHP ve BDP-HDP) aldığı toplam oy % 95’e ulaşırken, bunların dışındaki partilerin aldığı toplam oy, bir önceki yerel seçime oranla 11 puan azalarak % 16’dan % 5’e düştü.

Partimiz HAK-PAR böylesi bir ortamda, kendisine uygulanan ilginç medya ambargosuna rağmen kendi dar olanaklarıyla aktif bir çalışma yürüterek kendi farkını, özgün politikasını kitlelere ulaştırmayı bir ölçüde başardı ve sonuçta, hak edilen oranda olmasa da oylarını bir önceki yerel seçimlere göre yaklaşık iki kat arttırarak 27 binden 52 bine ulaştırdı.

Pek çok parti yaşanan kutuplaşma ve gerilim ortamında büyük oy kaybeder ve adeta sahneden silinirken partimizin sağladığı bu başarı nedensiz değil. HAK-PAR Kürt sorununun çözümü için adil ve eşitlikçi çözümü, federasyonu savunan tek partidir. HAK-PAR ülkemizin diğer önemli sorunlarından Alevi sorunun da adil biçimde, eşitlik ilkesine uygun çözümünü ve gerçek bir laikliği savunuyor. HAK-PAR çağdaş anlamda bir demokratikleşmeyi ve AB ile bütünleşmeyi savunuyor.

Parti Meclisimiz bu açık ve somut başarı nedeniyle örgütümüzü, fedakârca çalışan kadrolarımızı kutlar. Öte yandan bu başarıyı yetersiz bulur; bundan böyle örgütlenme ağının genişletilmesi, örgütlerin güçlendirilmesi ve kitlelerle daha yaygın, güçlü bağlar kurulması için çabaların hızlandırılmasının gereğini belirtir, bunu önüne hedef olarak koyar.



Sorunların çözümü için daha fazla demokrasi,
daha fazla özgürlük


Geçmişten beri yaşadığımız büyük çapta sorunlar gibi, son dönemde ortaya çıkan ve kutuplaşmayı, gerilimi arttıran sorunların çözümü de yine ülkenin demokratikleşmesine, temel hak ve özgürlükler alanında daha kararlı ve geniş kapsamda adımlar atmaya bağlıdır.

Çözümü gereken sorunların başında Kürt sorunu geliyor. Bu sorun eşitlik temelinde çözülmeden ülkeye barışın ve demokrasinin gelmesi mümkün değil. Bunun biçimi ise, federasyondur. Bugünkü durum sürdürülemez ve daha düşük, eşitsiz bir statü sorunu çözmeye yetmez. Barış ve çözüm süreci denen süreç böylesine köklü bir dönüşümü hedeflemelidir. Kürt halkı ve kamuoyu daha fazla oyalanmamalıdır.

Alevi sorunu da ülkenin diğer bir önemli sorunudur. İnanç özgürlüğü ve gerçek bir laiklik kapsamında Alevilerin haklı talepleri karşılanarak bu sorun çözülmeli.

Bu iki sorunun çözümü ülkeye demokrasi ve gelişme yolunda büyük yol aldırır, diğer sorunlarının çözümünü de kolaylaştırır. Demokratik bir ülkede toplum içinde ve devlet içinde illegal örgütlenmelere gerek duyulmaz. Militarizme, siyasal-toplumsal şiddete, komploculuğa yer olmaz; toplum barışçı bir karakter kazanır.

Türkiye’de Hükümetle Cemaat arasında yaşanan ve tüm toplumu etkileyen son kriz ve çatışma da ancak hukukun üstünlüğü ilkesine saygı göstererek, çağdaş hukukun normlarına uygun davranılarak çözülebilir. Hükümetin veya hükümet mensuplarının tasarruflarında yanlışlar ve yolsuzluklar olduğuna dair bu derece önemli iddiaların doğru olup olmadığı ancak yargı sürecinde ortaya çıkabilir. Bu nedenle yargı süreci işlemeli. Yine, Hükümetin iddia ettiği gibi, devlet içinde ve hükümete bile tuzaklar kurabilecek düzeyde bir yasadışı örgütlenme, bir “paralel yapı” varsa, bu da yine yasalar ve yargı yoluyla ortaya çıkarılıp giderilmeli. Her iki bakımdan da yanlış yapandan, suç işleyenden hesap sorulmalı.

Öte yandan, bu alanda da sorunun temel çözümü demokrasi ve şeffaflığa bağlı. Demokratik ve şeffaf bir ülkede, hukukun üstünlüğü ve denetim mekanizmaları nedeniyle yolsuzluk yapmak zorlaşır ve yapandan hesap sorulur. Böyle bir ülkede devlet içinde yasadışı oluşumlara yer olmaz.

Sonuç olarak, mevcut krizi aşmak ve benzer krizlere meydan vermemek için yapılması gereken özgürlük ve demokrasi yolunda kararlı biçimde yürümektir. Temiz toplum isteyen herkese düşen bu konuda çaba göstermektir.

MİT Yasası ve sosyal medyaya konan engeller

Daha önce de bazı MİT mensuplarına yönelik soruşturmalar gerekçe gösterilerek MİT mensupları ile ilgili soruşturmalar Başbakan’ın iznine bağlanmıştı. Şimdi yeni çıkarılan MİT yasası ile bu koruma kalkanı güçlendiriliyor ve MİT’e olağanüstü yeni yetkiler veriliyor.

Kanımızca bu durum demokratikleşme süreci ile çelişiyor. Milletvekilli dokunulmazlığı zaten gerekli olanın ötesinde, aşırı ve geniş boyutlarda. Buna şimdi bürokrasinin belli kesimleri de ekleniyor. Bu durum yurttaşların yasalar önünde eşitliği ilkesiyle çelişiyor.

Dokunulmazlık milletvekillerinin işlevi ile, parlamentoda ve dışında dile getirdikleri görüşlerle sınırlı olmalı. Zaten düşünce özgürlüğüne yalnız milletvekilleri için değil, tüm yurttaşlar için sınır konmamalı. Diğer bir deyişle düşünce suç olmamalı. Bunun ötesinde, milletvekilleri ve MİT mensupları dahil, herkesin, suç işlediğinde yargı önünde hesap vermesini engelleyen hiçbir imtiyazı olmamalı.

Devletin bazı kurumlarının mensuplarını yargıdan korumak için getirilen bu tür imtiyazlar adil değildir, diğer vatandaşların hak ve özgürlükleri bakımından da büyük risktir.

Sosyal medyaya gelince… Twitter, YouTube, Facebook ve benzeri sosyal iletişim kanalları, bilgiye ulaşma ve haberleşme bakımından önemli çağdaş araçlardır. Elbet bu araçlar yoluyla suç işlenmesi, yalan, iftira, hakaret gibi kişilik haklarını ihlal eden suçlar işlenmesi mümkündür ve bu da yaygın biçimde görülüyor.

Böyle bir durumda yapılması gereken bu türden çağdaş iletişim araçlarını toptan yasaklamak veya engellemek değil, bu araçlarla suç işlenmesini, kişilik haklarının ihlal edilmesini önleyici ulusal ve uluslararası mekanizmaları geliştirmek ve suç işleyenlerden hesap sorabilmektir.

Bu nedenle, Hükümetin Türkiye’de Twitter ve YouTub’a ulaşımı engelleyen son uygulamaları yanlış olmuştur ve Anayasa Mahkemesi’nin buna ilişkin kararı saygıyla karşılanması gereken bir karardır.



Ortadoğu

Ortadoğu’da yıllardır süregelen ve son yıllarda yenileri eklenen çeşitli gerilim ocakları bölge halklarına kan kaybettirmeyi ve uluslararası durumu olumsuz biçimde etkilemeyi sürdürüyor. İsrail-Filistin sorununa çözüm ufukta görünmüyor. Irak’ta iç çatışmalar, özellikle de kör terör sürmekte. Mısır’da olaylar durulmadı, aksine, askeri rejimin acımasız baskılarıyla büyümekte. Suriye’de ise yaşanan trajedi dünyanın gözleri önünde sürüp gitmekte.

Suriye’de çatışmaları durdurmak ve soruna barışçı bir çözüm bulmak için toplanan Cenevre Konferansı’nda ne yazık ki bir ilerleme yok. Mısır’daki askeri rejim pervasızca uygulamalar yapıyor, son olarak 500’ü aşkın kişinin idamına karar verdi. Benzer bir idam furyası İran’da muhaliflere, özellikle de özgürlükleri için mücadele eden Kürtlere karşı öteden beri süregelmekte. Uluslararası kamuoyu ve ilgili kuruluşlar İran’daki bu uygulamaya karşı ne yazık ki yeter tepkiyi bu güne kadar göstermedi.

Partimiz hem Mısır, hem İran yönetimlerinin bu çağdışı, ilkel uygulamalarını protesto eder, idamların durdurulmasını, insan haklarına saygı gösterilmesini ister ve bu ülkelerdeki demokrasi, insan hakları ve özgürlük mücadelelerini destekler.

Partimiz, Suriye’de iç savaşın bir an önce sona erdirilmesi için uluslar arası kuruluşları ve tüm ilgili, sorumlu aktörleri çaba göstermeye çağırır; bu ülkede demokratik bir rejimin hayata geçmesinin, bu çerçevede Suriye sınırları içindeki Batı Kürdistan halkımızın da haklarına ve özgürlüğüne kavuşmasının gereğini bir kez daha vurgular, bu çabaları destekler.

Partimiz Irak’ta Maliki yönetiminin, Federal Kürdistan Bölgesi’ne karşı olumsuz tutumuna işaret eder, bu tutumun son bulmasını, Irak Anayasası’nın, Kerkük’e ilişkin geçici hükmünün bir an önce hayata geçirilmesini ister.

13 Nisan 2014






Print