2024-03-28
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
 
Mesud Tek: Dini gömlek Kürd toplumuna dar gelir
2014-06-30 21:46
IŞİD örgütü, genel olarak Sünni Arapların Musul ve bazı Irak yerleşim birimlerini ele geçirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün niteliği, yapısı ve insanın kanını donduran eylemleri biliniyor. Bölgenin en kanlı örgütlerinden birisi. Kendisine karşı olan Sünni Müslümanlar da dahil tüm kesimlere yönelik insanlık dışı eylemleriyle tanınıyor. Ama onun bu yapısı Musul"u ele geçirmekle tetiklediği değişimin büyüklüğünü ve önemini asla azaltmaz.

Musul"un IŞİD tarafından ele geçirilmesiyle Irak"taki siyasi denge bir anda altüst oldu. Pamuk ipliği ile bağlı olan Irak"ın birliği tehlikeye düştü. Emperyalistler ve onların yerli işbirlikçileri tarafından, Kürdistan"ın bir kez daha bölünmesi pahasına oluşturulan "yapay" Irak devletinin bütünlüğü, hiç bir zaman bugün olduğu kadar dağılma tehdidiyle karşı karşıya kalmamıştı.

Musul"un IŞİD tarafından ele geçirilmesi başta ordu olmak üzere devlet aygıtının ne kadar parçalı bir yapı taşıdığını, temelinin ne kadar çürük olduğunu gösterdi. Ordu bozguna uğradı ve dağıldı. Bir anda Kürdistan Bölgesi ile Bağdat arasında özgür bir Sünni Arap bölgesi oluştu. Sünni Araplar Irak politikasına etkin bir biçimde geri döndüler. Bundan böyle Irak"a yönelik her politika Sünni Arapları dikkate almak zorunda.

Irak ordusunun geri çekilmesinin Kürdistan Bölgesi sınırlarında meydana getirdiği güvenlik boşluğunu doldurmak için, ordunun bırakıp kaçtığı üslerin büyük bir bölümüne Peşmergeler yerleştiler. Bir başka ifade ile Güney Kürdistan"ı Irak"tan ayıran sınırın tamamı Peşmergelerin kontrolünde, Bir anlamda Irak Anayasası"nın 140. Maddesi pratikte hayata geçmiş oldu...

Musul"un IŞİD tarafından ele geçirilmesi ve sonrasında yaşanan olayların yol açtığı önemli gelişmelerden birisi de, Irak"ta Sünni-Şii çatışması ağırlaştırması ve tüm bölgeye yayılma riski taşıyan mezhep savaşlarına dönüşme riskidir.

Kürdistan Peşmergelerinin Kerkük ve diğer tartışmalı Kürdistan bölgelerinde hakimiyet sağlaması Sünni Araplar ve IŞİD ile savaşa girmemesini nasıl buluyorsunuz?

Peşmergelerin güvenliği sağlamak amacıyla başta Kerkük olmak üzere Kürdistan Bölgesi idaresi dışında kalan Güney Kürdistan"a yerleşmesi eşyanın tabiatı gereğidir. 2003 yılında, BAAS rejiminin yıkılması sonucu oluşan bölgesel şartlar nedeniyle Kürdistan Bölgesi idaresi dışında kalan Kürd yerleşim yerleri, oluşan yeni bölgesel şartlar nedeniyle bu kez Kürdistan Bölgesi"nin idaresi altına girdi. Bir anlamda anavatan ile bütünleşti.

Peşmergelerin IŞİD ile savaşmamalarını doğru buluyorum. Kürdistan Bölgesi Başkanlığı daha başından itibaren Peşmergelerin sadece sınırları ve Kürdistan"da yaşayan tüm halkları koruyacağını, saldırması halinde IŞİD ile çatışacaklarını, IŞİD"in peşine düşmeyeceklerini açıkladı. Bugüne kadar da bu tavrını sürdürdü. Bu güne kadar Kürdistan Bölgesi ne Sünni Araplarla, ne Şii Araplarla ne Türkmenlerle ne de öteki etnik guruplarla çatıştı, çatışmaz da. Aksine, Kürdistan Bölgesi IŞİD ile Sünni Arapları bir görmediğini, Sünni Arapların taleplerinde haklı olduğunu ve desteklediklerini belirtti.

Qandil ve PYD, Peşmerge ve gerilla el ele vererek İŞID"e karşı savaşsın dedi. Bu öneriyi nasıl yorumluyorsunuz?

Tüm parçalardaki yurtsever partiler ve şahsiyetler, Kürdistan Bölgesi"nin yanında olduklarını, Güney Kürdistan"ı ve kazanımlarını korumak amacıyla, savaşmak ta dahil her türlü göreve hazır olduklarını açıkladılar. Qandil ve PYD"nin sözkonusu açıklamasını da böyle okumak istiyorum. "Qandil ve PYD samimi değil, başka hedefleri var" demek niyet okumak olur, ki bunun siyaseten doğru olmadığını düşünüyorum. Kaldı ki kurtlar sofrasının her zaman kurulu olduğu Ortadoğu gibi bir coğrafyada Kürdistan Bölgesi"ni ayakta tutup, kısa sayılabilecek bir zaman içinde "bir demokrasi ve kalkınma adası" haline getiren Kürdistan Bölgesi Siyasi Önderliği"nin tecrübesine güvenmek gerekir. Onlar kimin samimi olduğunu, uzatılan elin ne için uzatıldığını çok iyi bildiklerine inanıyorum.

Irak ve Suriye"de olanlar, iki mezhep arasında süren bir savaş mı? Kürtlerin bu mezhep savaşında birilerinin saflarında yer alması doğru mu?

Hayır, şu anki durumuyla bu iki ülkede yaşananlar Sünni-Şii savaşı değil. Aksine, Suriye"deki savaş, mezhep çatışmaları yaşansa da diktatörlüğe karşı. Irak"ta ise merkez bankası, istihbarat örgütü gibi çok önemli makamları elinde tutan, savunma ve içişler bakanı atamayıp bu bakanlıkları da vekaleten yürüten Maliki"nin Kürdlerden sonra Sünnileri de yönetimden dışlamasına duyulan bir tepki. Elbette IŞİD "Safevilere karşı savaştığını, son Şii kalana kadar savaşacaklarını" söylüyor. Ama Sünni toplumu sadece IŞID değil. Bugün IŞİD"ın yanında yer alan ve onu destekleyen başta Sünni Arap aşiretleri olmak üzere, Maliki karşıtı irili ufaklı, radikal ve ılımlı bir çok gurubun amacı Şiileri yok etmek değil, haklarını elde etmektir. Kürtlerin olası bir mezhep savaşında yer alması, bizim için yıkım olur. Çünkü dini gömlek, özellikle din açısından çok renkli bir yapıya sahip olan Kürd toplumuna çok dar gelir.

Diyarbakır"da yapılan bir toplantıda, Hewlêr"de bir Kürt kongresinin toplanması ve bir Kürt stratejisinin belirlenmesi çağrısı yapıldı. Çağrıyı yapanların gerçek amacı ne sizce?

Bildiğim kadarıyla çağrı daha önce oluşturulan Kürdistan Ulusal Kongre Hazırlık Komitesi"nde yer alan Kuzey Kürdistanlı örgütlerin oluşturduğu Koordinasyon tarafından yapıldı. Bu amaçla bir heyet Hewlêr"e gelip bazı görüşmeler de yaptı. Çağrıyı yapanlar niyetlerini de açıkladılar. Onların bu niyetlerinde ne kadar samimi olduklarını ölçmek bana düşmez. Ama bu arkadaşların, daha önce Bölge Başkanı Sayın Barzani"nin yönetiminde yürütülen çalışmada yaşanan başarısızlığının nedenleri konusunda kafa yormadıkları belli. Eski yapısıyla, başarısızlığa yol açan tutum ve davranışlardan vazgeçmeden bu işi kotarmak istiyorlar. Ki, bu mümkün değil.

Qandil ve PYD den gelen birlik çağrılarında Kürtler için ulusal devlet kurma, bağımsızlık gerekli değil, demokratik Suriye demokratik Irak demokratik Türkiye gerekli deniliyor. Sizce Qandil ve PYD bağımsız Kürdistan için oluşacak bir birliğe katılırlar mı?

Bağımsız Kürdistan"ın kurulmasını amaçlayan bir birlik çalışması mı yürütülüyor? Bizim bu konuda bir bilgimiz yok. Ama bundan Kürdistan Ulusal Kongresi"nin oluşturulması kastediliyorsa, bildiğimiz kadarıyla bu kongre Bağımsız bir Kürdistan ilanı için oluşturulmaya çalışılmıyor.

PKK ve çevresinin var olan paradigmalarıyla "Bağımsız Kürdistan"ı" amaçlayan birliğe katılıp katılmayacaklarına dair sorunun cevabını ise en iyi onlar bilirler.

Size göre Güney Kürdistan"da bağımsızlık ilan etmenin tam zamanı mı, yoksa beklemek mi gerekiyor?

Ortadoğu gibi dünya devlerinin çatışma içinde oldukları bir bölgenin merkezinde olan Güney Kürdistan"da bağımsızlık ilanı sadece Kürdlere bağlı değil. Kürdlere kalsa şimdiye kadar, parlamentosu, hükümeti, bölge başkanlığı ve öteki kurum ve kuruluşlarıyla birlikte ilan edilmemiş bir devlet gibi davranan Güney Kürdistan bağımsızlığını onlarca kez ilan etmiş olurdu. Ulusal şartların yanısıra bölgesel ve uluslararası şartların da bağımsızlık ilanına uygun olması gerekir, ki bu şartların uygun olup olmadığı iyi Güney Kürdistan Siyasi Önderliği bilir. Çünkü onlar işin göbeğinde bulunuyorlar. Bölgesel ve uluslararası güçlerle, hadi adını direkt söyleyelim, başta ABD olmak üzere Batılı emperyalist ülkelerle bire bir ilişki içindeler. Bize düşen "tam zamanı, yok biraz daha beklemek lazım" gibi polemiklere girmemek, zamanı belirlemeyi Güney Kürdistan Siyasi Önderliği"ne bırakmak ve onların sağduyusuna güvenmektir. Onlara bu konuda yapılacak en büyük yardım ise, el ele vererek Kuzey Kürdistan"da ulusal demokratik mücadeleyi yükseltmektir.

Kerkük"ün Kürtlerin eline geçmesi karşısında dünya sustu, bir nevi onayladı, bu bağımsızlık adımı atmak için bir işaret olarak kabul edilebilinir mi?

Dünyanın Kerkük"ün Kürdlerin eline geçmesine sessiz kalmasını, bağımsız devlet için verilen olumlu bir işaret olarak yorumlamak, aşırı iyimser bir yorumdur.

Kerkük idari olarak Bağdat"a bağlı ve bir de Baba Gurgur"dan çıkan petrol üzerinde söz sahibi olan merkezi hükümet. Ama Kerkük öteki alanlarda 2003 yılından bu yana Kürdlerin elinde. Kaldı ki şu anda "dünya", Kürdistan Bölgesi"nin çıkartıp dünya pazarlarına sunduğu petrolü almakta imtina ediyor, Maliki yönetimi ile karşı karşıya gelmek istemiyor. Sorun sadece petrol olsa iş kolay. Çünkü şu anda Kürdistan Bölgesi"nde bulunan petrol ve doğal gaz yatakları, bağımsızlık için Kerkük"e ihtiyaç duyulmayacak kadar çok!...

kaynak:kurdistan-aktuel.org
Print