’31 yillik sürgün en büyük iskenceydi’

Kürt aydin Kemal Burkay, 12 Eylül darbesinin en büyük magdurlarindan. Henüz 5,5 ay önce ülkesine dönebildi.

Burkay, darbecilerin yargilanmasini “Geç de olsa yüregime su serpildi” diye yorumluyor. 12 Eylül’deki terörü cuntacilarin besledigini vurgularken “Tek suçumuz terör ve siddet batagindan uzak durmakti” ifadesini kullaniyor.

12 Eylül iddianamesinin kabul edilmesi darbe magdurlarini heyecanlandirdi. Darbecilerin yargilanmasina toplumun her kesiminden destek var. Kürt aydin Kemal Burkay, bu isimlerden biri. Kurdugu parti kapatilan Burkay, 31 yil yurtdisinda yasamaya mecbur birakildi. Burkay, geç de olsa 12 Eylül zihniyetinin yargilanmasini olumlu bir gelisme olarak nitelendiriyor. Sürgün hayatinin en büyük iskence oldugunu belirtirken, “Yaptigimiz hak ve özgürlük istemekti. Ama cunta bizi daha da tehlikeli diye niteledi” diyor. Burkay, iddianamede yer alan ve darbecilerin terör eylemlerini besledigine yönelik ifadeleri teyid ediyor. Burkay’in BUGÜN’e yaptigi açiklamalarin satirbaslari söyle:

HIÇ HESAP SORULMAYACAGINI SANDILAR

Evren ve Sahinkaya hakkinda açilan dava ne yazik ki geç kalmis bir davadir. 1960’li ve 70’li yillarda Arjantin, Sili ve Yunanistan’da gerçeklesen benzer darbelerle ilgili olarak söz konusu ülkelerin kamuoyu yillar önce harekete geçti ve darbecilerden hesap soruldu. Onlarin bazilari, Yunanistan’da oldugu gibi hâlâ hapiste. Türkiye’de ise darbeler birbirini izledi ve bugüne kadar kimseden hesap sorulmadi. Bu ülkede darbe yapan askerler kendilerine hiç hesap sorulmayacagini sandilar. Bu gelenek ilk kez bozuluyor. Çok geç kalmis da olsa, 12 Eylül darbesinin sag kalan iki bas sorumlusu simdi mahkeme önünde. Kendileri için iki kez müebbet hapis cezasi isteniyor. Bu elbette, her seye ragmen olumlu bir gelismedir ve Türkiye bakimindan bir dönüm noktasina isaret ediyor.

DARBE IÇIN TERÖR YAPTILAR

12 Eylül darbesi birbirini izleyen darbeler içinde en agiri idi. Cuntacilar, Kenan Evren’in deyisiyle ‘darbe için kosullarin olgunlasmasini’ beklemekle kalmadilar, bu kosullari kendi elleriyle hazirladilar, bu amaçla bir dizi provokasyona imza attilar. Yani terörü beslediler, kiskirttilar ve darbe için kaldirim taslarini dösediler. Son dönemde Maras, Çorum ve 1977 1 Mayis olaylariyla ilgili olarak açilan sorusturmalar ve ortaya çikan bilgiler bunu net biçimde ortaya koyuyor. Böylece bu kisilerin ‘vatani ve milleti terörden’ korumak için isbasina gelmedikleri, tam tersine devlete el koymak için terör silahini en acimasiz biçimde kullandiklari simdi daha iyi anlasiliyor.

SIDDET BATAGINDAN UZAK DURDUK

Darbeciler 12 Eylül’le birlikte, ülkenin demokrasi güçlerini ezdiler, pek çok kisinin hayatina mal olan iskence çarklarini çalistirdilar. Ben de darbenin acilarini yasayan biriyim. Ülkemi terk etmek zorunda kaldim ve hayatimin 31 yili sürgünde geçti. Arkadaslarimi tutukladilar, agir iskenceler gördüler, bazisi iskence çarklarinda hayatini yitirdi, bazisi sakatlandi. Oysa sistemin bizi içine çekmeye çalistigi terör ve siddet batagindan uzak durmustuk. Yaptigimiz sey hak ve özgürlük istemekti, bunu da görüslerimizi söyleyip yazarak yapmistik. Ama bu cunta için fark etmedi ve bu nedenle bizi ‘daha da tehlikeli’ diye nitelediler.

ANAYASA AYIBINDAN KURTULALIM

12 Eylül darbesi ülkemize on yillarini kaybettirdi, bir iç savas hediye etti ve halklarimizin bunca aci çekmesine yol açti. Geç de olsa yüregime su serpiyor. Öte yandan 12 Eylül’ün tek sorumlulari bu iki kisiden ibaret degil. Darbenin öteki sorumlulari, özellikle de iskence çarklarinda rol alanlardan da hesap sorulmali. Buna iliskin bazi hazirliklar, sorusturmalar da olumlu bir gelismedir ve umarim devami gelir. Ama daha da önemlisi 12 Eylül çarkinin tasfiyesidir. Ne yazik ki darbenin olusturdugu kurumlar, en basta da 12 Eylül Anayasasi, aradan geçen 30 yila ragmen hâlâ geçerli. Umarim yeni ve gerçekten demokratik bir anayasa çok geçmeden hazirlanip parlamentodan geçer de ülkemiz bu ayiptan kurtulur.

HABER: SERBEST ÖZDEN-BUGÜN GAZETESI

Dengê Kurdistan