‘Geçmis olsun’u bile esirgemenin ürkütücü imâlari
Adalet ve Kalkinma Partisi’nin (AK Parti) Istanbul Büyüksehir Belediye Baskanligi seçimlerini iptal ettirmek ugruna göze aldigi kayiplar, herkes gibi benim zihnimde de cevabi güç bir sorunun peydahlanmasina yol açti: Iktidar partisi, kendi tabaninin bir kesiminde bile homurdanmaya yol açan bu yola neden girmisti? Kendisini neden temel mesruiyet kaynagi olan seçimleri ve sandigi tartisan bir parti derekesine indirmeyi göze almisti?
Bu zor soruya cevap aramaya soyunanlar, Istanbul’un maddi-manevi önemini, belediyenin rant kaynagi olarak degerini vb. hatirlattilar. Ben de bunlara ilaveten ve belki bunlardan da önemli olmak üzere Ekrem Imamoglu’nun 2023’te yapilacak seçimlerde Erdogan’in karsisina Cumhurbaskani adayi olarak çikmasi ihtimalinin yarattigi manevi travmaya dikkat çekmistim:
‘AK Parti, nasil oluyor da ne kadar önemli olursa olsun kisa vadeli bir kazanim ugruna (Istanbul Büyüksehir Belediye baskanligi), orta ve uzun vadede kendini atese atma anlamina gelecek bir hamlede bulunuyor? Bence bunun basta gelen nedenlerinden biri, o koltuga oturacak kisinin Ekrem Imamoglu olusu… CHP, Istanbul’u baska bir adayla kazansaydi, AK Parti dengesini bu denli kaybetmezdi.’
Imamoglu’nun, belediyenin elektronik veri tabanini incelemek üzere verdigi talimatin mahkemede üç saat içinde durdurulmasi, AK Parti’nin büyük Istanbul direnisinde asil meselenin ‘kirli çamasir’ korkusu olduguna dair degerlendirmeleri güçlendirdi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Baskani Kemal Kiliçdaroglu’na yönelik linç girisimine kadar benim yukarida sordugum soruya cevabim söyle sekillenmisti: Bir sürü nedenden ötürü Istanbul’u kesinlikle vermemeye kararlilar (bu, ille basaracaklar anlamina gelmez, sadece niyetten söz ediyorum), fakat kararlilik esasen sadece ‘Istanbul’u vermemek’le ilgilidir.
Ne var ki simdi, yani Kiliçdaroglu’na yönelik saldiridan sonra meselenin daha kapsamli oldugunu düsünüyorum.
‘Geçmis olsun’u esirgemek…
Iktidar ortagi liderlerin, linç girisiminden son anda kurtulmus Kiliçdaroglu’ndan kuru bir ‘geçmis olsun’u bile esirgemeleri, üstelik gazeteciler hatirlatinca bile gayet nobran tavirlarla davranislarinin altini bir kez daha çizmis olmalarinin altinda, ‘Istanbul’u vermeme’ kararliliginin ötesinde, çok daha kapsamli bir senaryonun yattigi kanaatindeyim.
Kültür, gelenek ortada; böyle bir ülkede linç girisimine ugrayan bir insana ‘geçmis olsun’ dememek ve bundan israrla kaçinmak, bu nobran tavrin sahiplerine hiçbir sey kazandirmaz; hatta onlara yakin duranlarin bir bölümüne de itici gelir.
Fakat daha önemlisi sudur: Linç girisimine ugramis bir ana muhalefet partisi liderinden ‘geçmis olsun’u esirgemek, ona bir tür düsman muamalesi yapmaktan baska bir anlama gelmez. Bu, öfkeli kalabaliklara ‘atis serbest’, basta Yüksek Seçim Kurulu (YSK) olmak üzere devlet kurumlarina da ‘muhalefet bizim nezdimizde budur, kararlarinizi ona göre verin’ mesaji vermektir.
Yazinin basliginda ‘ürkütücü imâ’ dedim; evet, bence Istanbul seçimleri nasil sonuçlanirsa sonuçlansin, bundan böyle iktidarin, basina ne gelirse gelsin muhalefeti ‘geçmis olsun’ denmeyecek bir olusum olarak degerlendirecegini gösteriyor. Ülkenin su kosullarinda böyle bir tavir için ürkütücü denmez de ne denir?
Erdogan’in gelgitlerinin isaret ettigi tekinsiz süreç
Öte yandan, Cumhurbaskani Erdogan’in 31 Mart seçimlerinden sonra sergiledigi gelgitli çikislar, Iktidar partisi liderlerinin, fanatik çekirdek hariç kendi tabanlarinda bile ayiplanacak nobran tavirlarinin ürkütücülügü daha da büyütüyor. Bunun nedeni, Erdogan’in Bahçeli’den bagimsiz hareket edebilme kaabiliyetinin kisitlandigina dair genis bir kamuoyu kesiminde ciddi bir kanaatin olusmaya baslamasi…
Hatirlayalim…
31 Mart seçimleri gecesinde ve birkaç gün sonrasina kadar Erdogan, gerek kazandiklari büyüksehirleri rakamsal olarak ifade ederken Istanbul’u saymamasindan, gerekse de Ankara va Istanbul’dan söz ederken ‘büyüksehirleri kaybettik ama ilçeler bizde’ demesinden anlasilabilecegi gibi Istanbul’da seçimi kaybettiklerini kabullenmis görünüyordu. Seçimden bes gün sonra, ‘itirazi seçmenlerimiz mutmain olsun diye yapiyoruz’ derken de, itirazin asil nedeninin tabanlarini yenilgiye alistirmak ve ilk sokun etkisini azaltmak oldugunu kabul etmis oluyordu.
Sonrasinda, Bahçeli’nin dozu giderek yükselen tepkilerine paralel biçimde Erdogan da tavrini degistirdi ve isi bir cenazede yani basinda saf tutan Ekrem Imamoglu’nun elini sikmamaya kadar vardirdi.
Bu çerçevede hatirlamamiz gereken ikinci gelisme, Erdogan’in ‘kizgin demiri sogutma’ ve ‘Türkiye ittifaki’ çikisinin ardindan Bahçeli’nin ayar verir tondaki itirazinin Erdogan’da yarattigi degisim…
Gazeteciler, Bahçeli’nin ‘Türkiye ittifaki olmaz, biz Cumhur Ittifaki’ni biliriz’ seklindeki sözlerini hatirlatinca, Erdogan bu defa da ilk sözünün arkasinda duramadi. ‘Türkiye ittifaki Cumhur ittifakinin bir versiyonudur’ gibi kimsenin ikna olmadigi yuvarlak cümlelerle geçistirdi sorulari.
… Ve nihayet Kiliçdaroglu’na saldiri sonrasi takindigi tavir; Erdogan, burada da baslangiçtaki zaten yetersiz olan tepkisini Bahçeli’nin çikisindan sonra degistirdi ve ‘sehit cenazesine öyle elinizi kolunuzu sallayarak gidemezsiniz’ biçiminde formüle edilmis ‘ama’ya demirledi.
Erdogan’in bu gelgitleri, kilitlenmis gibi bir görüntü vermesi, buna karsilik Bahçeli’nin gizleyemedigi memnuniyeti, geçtigimiz aylarda bu kösede sordugum bir soruyu getirdi aklima:
‘Adalet ve Kalkinma Partisi (AK Parti), eski sistemle ve eski hükümet modeliyle ülkeyi tek basina yönetmeye devam edebilecekken, neden ancak koalisyonla yönetebilecegi bir hükümet modelini zorladi? (Bu soruyu, AK Parti’nin muhtemelen basina gelecekleri sezmesinden itibaren telaffuz etmedigi, o nedenle gündemden rafa kaldirdigi ve dolayisiyla hepimizin unuttugu yeni sistem önerisini hiç hesapta yokken Devlet Bahçeli’nin bir sali toplantisinda pimi çekilmis bomba gibi ortaya birakiverdigini hatirlayarak sormak çok daha anlamli olacak.)’
Bence bu soruyu, seçimlerden sonra meydana gelen ve yukarida özetledigim gelismelerle (gelgitlerle) birlikte hatirlamak daha da anlamli olacak.
.—————————————————–
Marmara Yerel Haber
Alper Görmüs