‘Devletin Tunç-eli’ yine mi inecek Dersim üzerine?
‘Devletin Tunç-Eli’ni, firsat bulup tekrar Dersim’in üzerine indirmek isteyenlerle ayni safta yer almayin!..
Dersim baglaminda bizim yakin dönem tarihimizin Dersim’i parantezde tutmakla parantezden çikarmak arasinda sarkaçsal bir salinim içinde akip gittigini söylemek mümkün.
‘Dersim’i Parantezden Çikarmak’ bir kitap adi; benim bir yazi basligimdan iktibasla üretilmis bir kitap adi. 2011 yilinda, o zaman da yazmakta oldugum T24’te, ‘1. Uluslararasi Tunceli (Dersim) Sempozyumu’ ardindan kaleme aldigim degerlendirme yazisinda kullandim ben bu basligi…
Söz konusu Sempozyum’un en ayirt edici yani hem yukarida görüldügü üzere adinda, hem de pek çok oturum basliginda ‘Tunceli’ adinin yaninda parantez içinde ‘Dersim’in yer almasiydi. Iste birkaç örnek: ‘Tunceli (Dersim) Ekonomisi: Olanaklar ve/veya Olanaksizliklar’; ‘Tunceli (Dersim) ve Kimlik’; Hâkim ve Muhalif Algida Tunceli (Dersim); Tunceli (Dersim)’de Toplumsal, Demografik ve Mekânsal Göstergeler; ‘Uluslararasi Tunceli (Dersim) Sempozyumu Biterken’.
Burada çok açik sekilde ortada olan tablo, ‘Dersim’ adinin eskisi gibi (daha dogrusu 1935’ten beri) resmen yasakli olmaktan artik çiksa bile yine de ‘Tunceli’ karsisinda ikincilligini, ona tâbiligini aksettirir sekilde parantez içinde, ‘ürkek’ kullanilmasiydi. Dersim, Tunceli’nin hâlâ ancak parantez içinde telaffuz edilebilen ‘esas’ adiydi.
Ve Dersim’in gelecekte parantez içinden çikip çikmayacagi hususu da belirsizdi o yillarda…
Bir ‘günah-çikartma’ meselesi
Iste simdi, resmi adiyla ‘Tunceli Belediyesi’, Komünist Belediye Baskani Fatih Mehmet Maçoglu öncülügünde, Dersim’i ‘parantezden çikarma’ya, üstelik son derece iyi niyetli sekilde, kendi mesruluk sinirlarini da bilerek tesebbüs etti.
Ve yer yerinden oynadi.
Öyle ki Komünist Baskan’a kamuoyunda sahip çikan anaakim popüler figürlerden Gökhan Özoguz da, Fatih Portakal da ‘Olmadi böyle’ demeye getiren Twitter paylasimlarinda bulundular.
Bakin Fatih Portakal ne yazmis:
‘Bu mudur?Dersim denilse ne olur?Tunceli denilse ne olur?Yeni ve gereksiz tartisma konusu daha yaratildi.Bunca sorun arasinda, Baskan Fatih Maçoglu, yeri miydi?Bosa giden enerji!!!’ (Evet, yan yana üç ünlem var.)
Denilecek belli: Portakal orda kal!..
Özdemir Asaf siir için çok güzel söylemis: ‘Siir bilet almaz.’
Komünizm de öyledir; bilet almaz!..
Bu öyle, o dense ne olur, bu dense ne olur diye basitlestirilecek, konjonktürel hesaplarla hareket edilip bekleme odasina alinacak, ‘yer’ için bilet kuyruguna girilecek mahiyette bir is, mevzu, mesele degil.
Bu, Cumhuriyet tarihinin yüz karalarindan bir hadise ile yüzlesme, hesaplasma isi.
Bir ‘günah-çikartma’ meselesi.
‘Yedi T’ nedir, ögrenelim!
Burada 1937-38’de Dersim’de ‘devlet marifetiyle’ halka yapilanlarin ayrintisina girecek degilim. Uzun mu uzun ve feci bir gerçek hayat hikâyesi bu.
(Aslinda gayet ironik, trajikomik ve ibretlik sekilde 37-38’de yasananlara devlet diliyle ‘Dersim Harekâti’ denmesi bile Tunceli’nin ‘özde’ Dersim oldugunun ‘resmen’ teslimi ve tescili degil mi?! Niçin “Tunceli Harekâti” degil de ‘Dersim Harekâti’?)
Bununla birlikte ‘1937-38’ nedir, bilmek-ögrenmek isteyenler için su matbu ve elektronik çalismalara yönlendirmede bulunmadan da geçmeyecegim: Kitap olarak, yazimin basinda zikrettigim, 2013 yilinda yayimlanmis Dersim’i Parantezden Çikarmak ‘ Dersim Sempozyumu’nun Ardindan (Der. Zeliha Hepkon, Songül Aydin, Sükrü Aslan, Iletisim Yayinlari) ve Herkesin Bildigi Sir: Dersim (Der. Sükrü Aslan, Iletisim, 2010). Bir belgesel-çifti oldugu söylenebilecek ve izledigimden beri bu ülkenin bir yurttasi olarak bende yarattigi iç-rahatsizligindan hâlâ kurtulamadigim diger çalismalar ise Nezahat Gündogan ve Kazim Gündogan’in birbirini izleyen/tamamlayan filmleri, Dersim’in Kayip Kizlari ve Hay Way Zaman
Bunlari okuyun/izleyin, bu ‘is’in öyle yerinin-zamaninin gelmesi beklenecek/önerilecek, anlik-stratejik siyasi hesaplara gelmeyecek/getirilemeyecek bir insanlik, vicdan ve ahlâk yükünü sirtimiza bindirdigini anlarsiniz!..
Fakat hâlâ bu yönlendirme çabam kâfi gelmiyor ve illa burada bir seyler duyma israrinda bulunuyorsaniz, o zaman yillar önce yaptigim gibi, Kürt-Alevi tarihi ve kültürü üzerine çalismaya bir ömür vermis degerli yazar Mehmet Bayrak’in ‘7T’ formülü ile Dersim’de ne olduguna iliskin fazla söze hacet birakmayacak bir özet geçelim:
‘Te’dip (terbiye etme), tenkil (uzaklastirma), taktil (kesme-parçalama), tehcir (göç ettirme), temsil (asimile etme), temdin (medenilestirme), tasfiye (aritma).’
Iste bu ‘7T’nin ‘ani’sini Dersim cografyasi insaninin zihninde ve kalbinde her daim adeta bir sürekli iskence gibi taptaze tutan bir baska ‘T’ de Tunceli’nin T’sidir.
Ve bu yüzden de öyle, ‘Dersim dense ne olur, Tunceli dense ne olur’ diye ‘cik cik’leyerek (malûm, ‘tweet’, kus ötüsü demek) geçistirmek mümkün degil bu mevzuyu.
Bir ‘etnikkirim’ nisanesi olarak ‘Tunceli’
‘1925 Sark Islahat Plani’na kadar geri giden bir sürecin uygulama safhasi oldugu söylenebilecek ‘1935 Tunceli Kanunu’ ile birlikte Tunceli adi, Dersim’i de içine alacak sekilde, yeni bir il düzenlemesine oturtulmus bu cografyaya verildi. Dersim’in bunun içinde ‘eritilmesi’ eregiyle
Tunceli’nin ‘Tunç Eli’nden geldigi, ‘Tunç gibi saglam insanlarin diyari’ anlaminda kullanima sokuldugu söylenmekte. Her halükârda söz konusu beserî-kültürel cografyanin bir parçasi olmayan bu ad, onunla birlikte Dersim’i olusturan pek çok yer isminin de degistirilmesiyle birlikte ortaya çikmistir. Böylece cografyanin etno-kültürel dokusu tahrip ve tahris edilmistir (bakin, ‘T’lerin sonu gelmiyor!).
Bizim antropolojide çok sik kullandigimiz ama gündelik dilde soykirim (genocide) kadar yayginlasmamis tabirle, bir ‘etnikkirim’ (ethnocide) uygulamasidir bu Yani, bir insan toplulugunun beserî varligini degil (o, soykirim) ama kültürel varligini imha etme girisimi.
Etnikkirimin yolu, insanlarin zihnine ve gönlüne ‘memleket’ olarak islemis yer adlarini degistirmekle baslar.
Dersim’de ‘soykirim’ demeye varacak katliamlar da yapildi, ‘etnikkirim’ denmeyi hak edecek tasarruflar da gerçeklestirildi.
Ve Tunceli adi, bu ikincisinin ‘timsali’ (iste yine bir ‘T’ daha!).
Katilin adini, maktulün çocuguna vermek!
Üstelik bu ad, esas olarak, 1935 Tunceli Kanunu’nun ihdasi ile birlikte bölgeye bir tür olaganüstü hâl komutan-valisi olarak atanmis General Abdullah Alpdogan’in 37-38 olaylarinda agzindan çiktigi söylenen’Devletin ‘Tunç eli’ Dersim’in üzerine inecek’ sözü ile yerlesip köklesmistir insanlarin zihinlerinde.
Demek ki tablo su: Bir cografyada, o cografyanin tarihsel/kültürel bir parçasi olarak yasiyorsunuz ve parçasi oldugunuz bu cografyanin adi, sizin varliginiza reva görülmüs korkunç bir resmi ‘ameliye’nin pratisyenlerinin dilinden dökülenlerle irtibatlaniyor.
Yani, katilin adinin maktulün çocuguna verilmesi gibi bir sey!..
Ifadem çok mu agir?..
Atilan ‘Sirasi mi simdi; Dersim denilse ne, Tunceli denilse ne?’ tweet’leri ne kadar ‘hafif’se bu da o kadar agir!..
‘Parantez’ açildi, kapatildi!
Fatih Baskan’in yaptigi dogrudur.
O, memleketinin evlerinde, sokaklarinda, meydanlarinda, insanlarin tarihsel belleginde ve kültürel ruhunda yerinden edilememis olani ‘Sehremini’ olarak taniyor, benimsiyor, öne çikariyor.
Bunu yaparken Türkiye’nin ‘resmi’ gerçekliginin disinda uzaginda bir romantik ve ‘hülyali’ tavir içinde de degil. Söyle diyor:
‘Yaptigimiz belediye meclisi toplantisi sirasinda önergeyle bu yönde basvuru yapildi, arkadaslarimizin çogunun oylariyla bu karar alindi ama hepimiz biliyoruz ki belediye meclislerinin aldigi kararlarin tamami valilik makamina gidiyor.Valilik onaylamazsa zaten karar uygulanamaz.Bizim verdigimiz, uyguladigimiz bir karar yok.Alinan belediye meclisi karari il makamina gönderildi.’
Sonuçta da zaten an itibariyla Valiligin yildirim hiziyla yaptigi basvuru üzerine Erzincan Idare Mahkemesi karari uygulanamadan durdurdu.
Dersim, yine paranteze alindi!..
Kimligi ‘yüzmek’!
Baskan Maçoglu’nun bir diger ifadesi aslinda ‘resmi-siyaset’le ‘özgül-kültür’ arasindaki gerilimi çok güzel yansitmakta. O, yaptiklarinin, Dersim adini politiklestirmek degil, halkin talepleri dogrultusunda hareket etmek oldugunu söylemis.
Hasili kelam, bizim söyleyecegimiz de su:
Siz istediginiz kadar ‘Sen su degil busun; burasi da su degil bu’ deyin insanlara
Kimlik, ‘Homo sapiens’in kültürel derisidir. O ‘deri’yi yüzüp bir baska ‘deri’ yapistiramazsiniz insanin üzerine
Bunu yapmaya çalismaktir soykirim, etnikkirim, taktil, tehcir… Tekrar siralamayalim ‘7T’yi!..
‘Deri’yi yüzüp onun yerine baska deri yapistirmaya kalkmayin!
Dersim adina ferasetle, vicdanla, olgunlukla yaklasin; onu engellemeyin, geçit verin!
Bir siyasal-tarihsel yanlisla, ayipla, günahla yüzlesin, hesaplasin, hallesin!
Ve birakin su ‘Sirasi mi simdi’ diye tweet olup sakimayi
Sosyo-tarihsel ve kültürel olarak geçerli yerde durun: Dersim, Dersim’dir.
‘Devletin Tunç-Eli’ni, firsat bulup tekrar Dersim’in üzerine indirmek isteyenlerle ayni safta yer almayin!..
T 24
Tayfur Atay